1980’li yıllara kadar Türkiye ekonomisi, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda büyük holdinglerin hâkimiyetindeydi. Daha sonra 24 Ocak Kararları ile piyasa ekonomisine geçildi, Türk ekonomisi dışa açıldı. Bu yeni bir dönemin de başlangıcıydı. Anadolu’daki irili ufaklı işletmeler, dış dünyaya açıldı, ihracat yapmayı öğrendi.
Bu trend 1990’lı yıllarda hız kazandı, 2000’li yıllarda ise yükselen bir seyir izledi. Sonuçta Türkiye, Anadolu’daki bu şahlanma ile birlikte kabuk değiştirdi, ihracat patlaması yaptı. Yani bugün 150 milyar dolara doğru giden ihracatımızda, KOBİ’ler, yani Küçük ve Orta Boy İşletmeler büyük rol oynadı. Anadolu Kaplanları olarak da adlandırılan KOBİ’ler, bugün Türk ekonomisine adeta damgasını vurmuş durumda.
Avrupa KOBİ Haftası nedeniyle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TüİK) açıkladığı veriler, bu gerçeği gözler önüne seriyor.
KOBİ farklı bakış açılarıyla birçok farklı şekilde tanımlanıyor. Literatüre göre en yaygın tanım şöyle: İşçi sayısı 250’den az olan işletmeler, KOBİ olarak kabul ediliyor. İşte bu ölçekteki işletmeler, Türk ekonomisinin adeta belkemiğini oluşturuyor. Nitekim TüİK’e göre Türkiye’de faaliyet gösteren yaklaşık 2.5 milyon işletmenin yüzde 99.9’u KOBİ’lerden oluşuyor.
Ancak ilginç olan, büyük işletmelerin toplam işletme sayısının binde 1’ini oluşturmasına rağmen, katma değer açısından toplam üretimin yüzde 44.5’ini, yani neredeyse yarısına yakınını gerçekleştiriyor. Bu da katma eğer bakımından KOBİ’lerin önünde bir hayli yol olduğunu gösteriyor.
İstihdamın yüzde 77,8’nin KOBİ’ler sağlıyor TüİK’in verilerine göre, KOBi’ler, Türk ekonomisinde başka açılardan da çok ağırlıklı bir konuma sahip. Nitekim Türkiye’de istihdamın çok büyük bir bölümünü KOBİ’ler sağlıyor. TüİK’e göre toplam istihdamın yüzde 77.8’ini KOBİ’ler gerçekleştiriyor. Son yıllarda dış dünyaya iyice açılmaya başlayan KOBİ’ler üretimlerinin büyük bölümünü ihraç etmeyi öğrendi. Bankaların da yoğun desteğiyle KOBİ’ler, dünyanın dört bir tarafına ihracat gerçekleştirmeyi başardı. Nitekim TüİK’e göre 130 milyar doları aşan ihracatın yüzde 59.6’sını KOBİ’ler gerçekleştiriyor. 200 milyar doları aşan toplam ithalat içindeki KOBİ payı ise yüzde 39.9 oranında.
Türk ekonomisi için böylesine hayati öneme sahip olan KOBİ’ler, bazı alanlarda ise yeterince pay sahibi değil. Kredi pastasından yeterince pay alamayan KOBİ’lerin AR-GE harcamaları da aşağı seviyelerde seyrediyor. TüİK’e göre KOBİ’lerin AR-GE harcamalarındaki toplam payı, yüzde 14,9 oranında.
Tüm bu veriler, KOBİ’lerin daha fazla desteklenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. KOBİ’lerin bankası olarak tanımlanan Halkbank, bu gerçekten hareketle küçük ve orta boy işletmelere en fazla destek veren bankaların başını çekiyor. Anadolu’nun dört bir yanına yayılmış bulunan yüz binlerce KOBİ’nin en büyük destekçisi ve iş ortağı olarak kredi mekanizmasından yararlanmaları için bir dizi kolaylık getiren Halkbank, bu işletmelerin dışa açılmaları da dâhil her türlü desteği veriyor.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.