Icon Şirketler Grubu Başkanı ve TFF Başkanı adayı Erdal Alkış, “TFF Fonu kuracağız, iki yıl içinde 2 milyar dolar kazandıracağız. Türk futbolunu iflastan kurtarmaya geliyorum” diyor.
-Turcomoney CEO Sohbetleri Toplantısı’nın Mayıs ayındaki konuğu Icon Şirketler Grubu Başkanı Erdal Alkış’tı. …. WOW İstanbul Hotel’de düzenlenen toplantının moderatörlüğünü K Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kazım Kılınç yaptı. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı için adaylığını koyan Alkış, iş dünyası ve ekonomiyle ilgili değerlendirmeler yaptı…
-Erdal Alkış, Icon Şirketler Grubu’nun çalışmalarını anlattı, Türk ekonomisi ve iş dünyası ile ilgili değerlendirmeler yaptı. Turcomoney yazarlarının ve konuklarının sorularını yanıtlayan Alkış, TFF Başkanı seçilmesi halinde Türk sporu ve TFF için hayata geçirmeyi planladığı projelerini anlattı…
HAYREDDİN TURAN
Turcomoney Dergisi’nin CEO Sohbetleri Toplantısı’nın Mart ayındaki konuğu Icon Şirket Grubu Başkanı Erdal Alkış’tı… Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı için aday olan Alkış, şirketinin çalışmaları hakkında bilgi verdi, iş dünyası ile ilgili değerlendirmeler yaptı…
WOW İstanbul Hotel’de düzenlenen toplantının moderatörlüğünü K Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Kazım Kılınç yaptı. Toplantıda Turcomoney yazarları ve konuklar sordu, Alkış cevaplandırdı, çarpıcı değerlendirmeler yaptı.
Futbol Federasyonu Başkanı seçilmesi halinde neler yapacağını anlatan Alkış, iddialı projeleri hayata geçireceğini belirtti, “Türk futbolu ve yönetimi iflas etmiş durumda. TFF Fonu kuracağız, iki yıl içinde 2 milyar dolar kazandıracağız. Ben Türk futbolunu iflastan kurtarmaya geliyorum.” edi.
İşte Turcomoney yazarları ve katılımcı konukların soruları, işte Icon Şirket Grubu Başkanı ve TFF Başkan adayı Erdal Alkış’ın yanıtları…
DR. KAZIM KILINÇ – Değerli Turcomoney yazarları, sevgili dostlar ve konuklar hepiniz hoş geldiniz. Turcomoney CEO Sohbetleri Toplantısı’nın bu ayki değerli konuğumuz, Icon Şirketler Grubu Başkanı ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkan ayadı Sayın Erdal Alkış… Erdal Bey, hoş geldiniz. İsterseniz önce biraz kendinizi anlatın… İş dünyasına nasıl atıldınız? Sonra şirketinizle ilgili bilgileri rica edelim. Sonra soru-cevap kısmına geçelim. Buyurun, sizi dinleyelim.
ERDAL ALKIŞ – Turcomoney’nin değerli yöneticileri Kazım Bey’in ve Hayrettin Bey’in şahsında hepinize bu davet için çok teşekkür ediyorum. Benim için çok değerli bir davet. Önce kısaca kendimi anlatayım. Ben, Kahramanmaraş Göksun’un Yantepe köyünde doğdum. 57 yaşındayım. Liseyi bitirdiğim sene Kayseri’de ticari hayata fayda başladım. Sigorta acentesinde çalışırken, hem üniversitede okudum hem de futbol oynadım. O şirkette 6 ay sonra çalıştım. Sonra çalıştığım yere ortak ettiler beni. Hayatımın en büyük dezavantajıdır aslında. Keşke ortak olmasaydım. O gündür bugündür irili, ufaklı, düşe kalka kendi işletmemi idare etmeye çalışıyorum
İşletme tahsili yaptım. Uzun yıllar yurt dışında çalıştım, Kazakistan’da da çalıştım, faaliyet gösterdim. Yüksek lisans ve doktoramı Kazakistan Devlet Üniversitesi’nde yaptım. Benim birinci yabancı dilim Rusça, ikinci dilim Kazaça. Kazak kadar da Kazakçayı biliyorum. Türk dil grubunun içerisindeki Türk diline en uzak dil Kazakçadır.
İNŞAAT İŞİNDEN ANLAMAM, AMA İLK İŞİM DEVLET KÜTÜPHANESİ’NİN RESTORASYONU OLDU
2000 yılına kadar dünyanın farklı yerlerinde çalıştım. 2000 yılında İstanbul’a geldiğimizde İstanbul Üniversitesi’nin hemen yanında bulunan Devlet Kütüphanesi’nde Kültür Bakanlığında müsteşar bir arkadaşım vardı. Çok tevafuk oldu. Dedi ki, “Ben İstanbul’a gideceğim, bizim böyle bir işimiz var, bu işi sana verelim. Hem o işi yap hem de bir işin olsun.” Tabii ben inşaat işinden anlamam, bilmem. Ama özellikle bu restorasyon, enstitüsyon işlerini bilen çok iyi bir asker arkadaşım vardı. İlk işi orada yaptım. Buradan para kazanmak için değil. İlk defa gelir gelmez oranın restorasyon işini yaptım. Tabiri caizse gece gündüz başında durup kazandırdım. İlk defa böyle bir tecrübe kazandım. Ama hayatta o işi bir daha yapmadım. O şekilde İstanbullu oldum. O zaman Belçikalı bir arkadaşımla ortaktık. Benim kafam organizasyon işlerinde çok iyi çalışırdı. Sonra bu sayede siyasete de bulaştım. Çünkü rahmetli babam Özal’ın eğitim danışmanlığını yapmıştı. Babam, Kayseri’de uzun yıllar Milli Eğitim Müdürlüğü yaptı , oradan emekli oldu. Dönemin Doğruyol Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı, eski Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam, bizim köylüdür. Ben ona, “Siz siyaset bilmiyorsunuz, siyaseti cahilce yapıyorsunuz. Türkiye’de iktidara gelmenin farklı yolları var, ama siz bunu bilmiyorsunuz” diye ukalaca davranmıştım. O da, bunun üzerine “O zaman bir program hazırlayın” dedi. 2001 yılı öncesiydi. Belçikalı arkadaşımla dünyada seçimler nasıl yapılıyor diye araştırma yapmaya başladık. Seçim propagandaları nasıl yapılıyor? Bir siyasi parti, hangi argümanları öne çıkartıyor, seçim dönemlerinde neleri kullanıyor? 90 sayfalık bir rapor hazırlamıştım. Fakat o dönemde DYP’nin kendi içindeki dinamikler darma dağınıktı. Liderin kim olacağı tartışılıyordu.
AK PARTİ BENİ DAVET ETTİ, SİYASETE GİRDİM
AK Parti, yeni kurulmuştu, bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Abdullah Gül Bey’in asistanının eşi, Kayseri’de benim çocukluk arkadaşımdı. Ankara’da, büyük bir nalbur oldu sonra. İstanbul’a da bir şeyler almaya gelmiş, beni ziyaret etti. Benim siyasetle ilgili hazırladığım raporu görünce, “Bunu Ayşe’ye gönderelim, Abdullah Bey’e versin. Onlar böyle bir şey arayış içindeler.” dedi. Bu çalışmayı beğenmişler. Böylece Ak Parti’nin 2002, 2004 ve 2007 yıllarında seçim koordinasyonunun saha içindeki uygulamalarının sorumluluğunu yaptım. Bu şekilde İstanbul’da yarı devlet, yarı özel nitelikli çalışmalara başladık. 2011 yılına kadar fiili olarak sözleşmeli çalıştık. Bunu Erol Olçok’la birlikte yaptık.
Sözleşmeli profesyonel danışmanlık yaptık yani. Amerika’daki profesyonel danışmanlık mekanizmasını burada kurduk. 2003 yılının Ocak ayında, yani Amerika’nın Irak’a girdiği zaman Hürriyet Gazetesi bizim için, “Başkanın adamları” diye bir manşet atmıştı. Erol, Erdal, Mücahit diye. Ben de vardım bu ekipte yani. Uzun dönem Türkiye-Hindistan İş Konseyi Başkanlığı yaptım.
TÜRKİYE’NİN İHRACAT VE İTHALAT PAZARINI ÇEŞİTLENDİRMESİ GEREKİYORDU
Türkiye’nin iktisadi ve sosyal anlamda mutlak surette Asya’ya yönelik bir şeylerin yapması gerektiğini düşünüyordum. Türkiye, Avrupa’ya hastalık derecesinde bağımlıydı. Çünkü ihracatlarımızın yarısından azlasını Avrupa’ya yaıyorduk. Şimdi de öyle. İhracat pazarımızın çeşitlendirilmesi gerekiyordu. Yeni pazarlara Asya’dan başlanması gerektiğini söyledim. Çünkü Asya’da o dönemler çok hızlı büyüme vardı. Mesela Çin o zamanlar yüzde 10-12 büyüyordu. Sonra yüzde 8-9’lara düştü.
Ben 2001 yılında Hindistan’a, Belçikalı ortağımla (adı ne?) ilk gittiğimde havaalanından çıktım geri döndüm. Havalimanı, o kadar kötüydü ki, kokudan durulmuyordu. Ama onların turizmde kendilerini tanıtırken kullandıkları bir tabir var: ”Incredible India” diye. Yani inanılmaz Hindistan. Gerçekten öyle yani. O zaman bizi misafir eden Hintli (adı ne?), daha sonra dünyanın en zenginleri arasına gidi. Kendisi petrokimyacı. Onlar radyo kanalı kuracaklardı. Biz de onların radyo kanallarını kurmaya gitmiştik. Belçikalı arkadaşım da o işlerde çok mahirdi. Türkiye’deki özel radyoların yüzde 80’ini de o kurdurmuştur. Show Radyo’dan Power FM’e kadar bütün radyoları o arkadaşımız kurmuştu. O Hintli işadamı o zaman bize şunu söylemişti: “Çocuklar, lütfen Hindistan’ı takip edin. Geleceğin en önemli ülkelerinden birisi olacak.” Ben bunu yaşayarak öğrendim. 2004’ten itibaren de İş Konseyi’nde başkanlık yaptım. Bollywood’u Türkiye’ye getiren benim. Bütün Bollywood, Mission İstanbul’da bir film çekildi. Mission İstanbul, Hintliler ile tamamı İstanbul’a çekilmiş ilk yabancı filmdir. Türkiye’nin entelektüel anlamda gelişimine destek olmaya çalıştık. 2014’e kadar bu şekilde ülkemize farklı alanlarda hizmet etmeye çalıştık. Tabii Afrika da çok önemli bir pazar. Afrika. Asya, Afrika, Türkiye ortak bir şekilde bu süreci iyi değerlendirebilirsek müthiş bir pazar imkanı yaratılmış olur. Bence Türkiye’nin kalkınmasında bu bölgelerden ikisini iyi değerlendirebilirsek ekonomide çok büyük bir gelişme olur.
GRUBUMUZ 5 AYRI SEKTÖRDE FAALİYET GÖSTERİYOR
DR. KAZIM KILINÇ – Detaylı degerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz Erdal Bey. Şimdi yazarlarımızın ve konuklarınızın sorularına geçebiliriz. İlk soruyu ben sorayım. Kaç şirketiniz var?
ERDAL ALKIŞ – Ben orta ölçekli bir iş insanıyım. İlk şirketimi 1986 yılında kurdum. 38 yıldır iş hayatının içerisindeyim. Bizim grubumuz, 5 ayrı sektörde faaliyet gösteriyor. Birincisi yatırım danışmanlığı. Bu bizim lokomotif işimiz. Ben Kafkas kültürünü yaşamış birisiyim. Ben hep problem çözen bir insan oldum. Hayatımda hep böyle problemleri çözmeye çalıştım. İkincisi, tarım alanında çalışıyoruz. Türkiye’nin şu anda dünyada yaprak gübresi olarak nanoteknolojik üretilen belki birkaç gübrenin bir tanesini biz üretiyoruz. Bunu Türkiye’de üretiyoruz, İstanbul’da. Ama bu nanoteknolojik olduğu için çok büyük fabrikalara ihtiyaç olmayan bir şey. Aynı zamanda saplament üretiyoruz, sağlık sektöründe varız. Saplamentin iyi bir kullanıcısıdır Nusret Bey. Bunlar katma değeri çok yüksek olan bir ürün. Basit bir örnek vereyim. Zeolitin mikronize edilerek ortaya çıkarttığımız bir saplamenttir bu. Bağırsaklardaki ağır metalin detoks edilmesi için kullanılır. Negatif yüklü iyonlara sahip olduğu için bu mikronize edildikçe etki alanı büyüyen bir şey. Diyelim ki bir ton zeolitin bize maliyeti maksimum 200 dolar. Ürün haline geldiğinde zeyvetin tonunu 200 bin dolara dünyaya pazarlıyoruz. Yani katma değeri çok yüksek. Belki ülkemizin en büyük problemlerden bir tanesi de budur. Zeyvet dediğimiz şey de bildiğimiz kaya.
Bir diğer iş konumuz bizim havaalanı işletmeciliği ile alakalı. Bu konuda baya bir şeyim var. Çukurova Havaalanı Projesi’ni ben almıştım fakat kısmet olmadı, biz onu başaramadık. Enerji konusunda bazı çalışmalarımız var. Patenti bize ait olan bazı çalışmalarımız var. Bu projeler üzerinde çalışıyoruz. Bu şekilde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
7 YIL ÇEŞİTLİ KULÜPLERDE FUTBOL OYNADIM
DR. KAZIM KILINÇ – Grubunuzun cirosu ne kadar? Toplam kaç kişiçalışıyor? ERDAL ALKIŞ – Icon Şirketler Grubu, üç ayrı kıtada faaliyet gösteriyor. Grubumuzun bünyesinde yatırımanışmanlığı, tarım, sağlık, teknoloji-bilişim, geri dönüşüm, enerji liman işletmeciliği bulunuyor. Grubumuzun cirosu 800 milyon dolardır. Yan tedarik zinciri ile birlikte şirketlerimizde Türkiye’de ve başka ülkelerde toplam çalışan sayımız 350’nin üzerinde.
DR. KAZIM KILINÇ – Sizin bir de futbolculuk hayatınız var değil mi?
ERDAL ALKIŞ – Ben eski bir futbolcuyum. 1985 yılında profesyonel oldum. Göztepe’de oynadım, Adana Demirspor’a oynadım, Kayseri’de oynadım, Aksaray’da oynadım. 1982 yılında futbolu bıraktım. Futbol hayatım 7 yıl devam etti. Sonra zevkle bıraktım. Yani öyle sakatlık yüzühden değil. O dönemlerde futboldan para kazanmıyorduk ki. İşten daha çok para kazanıyorduk.
SUDİ AYDEMİR – Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı için aday oluyorsunuz. Bu nasıl oldu?
ERDAL ALKIŞ – 2012 yılının Şubat ayında yapılan olağanüstü genel kurulda ben o dönemin Başbakanı Sayın Erdoğan’a projemi anlatarak aday oldum. Ben o zaman futbolun sadece futbol olmadığını yaşayarak öğrendim. Futbolun derin yapısı devreye girdi. O zaman Sayın Nihat Özdemir başkanlığında Mehmet Bey falan Sayın Başbakan’a giderek Demiröre’nin federasyon başkanı yapılması için telkinde bulundular. Sayın Başbakan “Ya bizim Erdal’a bir söz verdik, ne olacak?” diyor. Bunun üzerine onlar da, “Erdal Başkan Fenerbahçe’yi küme düşürecek, böyle bir gizli gündemi var” diyorlar. O gece bizim ipimizi çektiler. Ama asla aklımızın ucundan bile geçmeyen bir projeydi. Böyle bir şey olmazdı. Ama 5 gün vardı. Yani seçimden 10 gün sonra ancak bunun böyle olmadığını anlatabildik. Ama dönem geçti. Tabii biz boş durmadık. O dönemden bugüne entelektüel anlamda bu konuyu profesyonel bir yapıya çevirmeye çalıştım. Ciddi bir birikim sağlamaya çalıştım. Bilimsel olarak çalışmalar yaptım. Nerede neler yapılıyor diye araştırdım. Bunları kitaplaştırmaya çalıştım. Şöyle de bir avantajım vardı. Spor camiası tarafından eskimiş ya bilinen kişi değilim. Bir de son günlerde en fazla merak edilen kişiler için listesindeymişim. Enteresandır, en çok da Demirören medyasında destek gördüm, yani buna rağmen. Siyaset bazen bazı şeylerin çözülmesini istemez. Türkiye için bu bir problemdir. Ben dünyayı değiştireceğim, diye bir şey söyleyeyim. Böyle absürtlük belki, ama burada da idealist olmanın verdiği bir enerjiyle bunu söylüyorum. Kendinizde bu gücü hissediyorsanız söylüyorsunuz. Böyle bir şey teklif edildi. Biz de düşündük, yapabilir miyiz? Valla yaparız dedik yani böyle. Çünkü ciddi bir birikim var. Futbolun sahada olmayan büyük problemlerinin çözülmesi gerekiyor. Mesela Türk futbolunun mali problemleri var. Bunların çözümü gerekiyor.
TÜRK FUTBOLU FİNANSAL OLARAK İFLAS ETMİŞ DURUMDA
Belki futbolun içerisinde ilk defa konuşulan konuları konuşuyoruz burada. Futbol ekonomisinin nasıl düzeltilmesi gerekir? Gelirinin nasıl arttırılması gerekir? Altyapılar nasıl geliştirilebilir? Bunun gibi ciddi bir yol haritası çıkardık. Bu şekilde talip olduk. Ocak ayının 10’unda start verdim bu işe. O gündür bu gündür bu projeyi tamamlamaya çalışıyoruz. Şunu söylemek isterim ki, Türk futbolu finansal olarak şu anda iflas etmiş durumda. Ayrıca idari olarak da bitmiş durumda.
SADECE FENERBAHÇE BORÇLARINI ÖDÜYOR
Altını çizerek söylüyorum. Sorumluluk taşıyanlar, şahsi menfaatlerinden dolayı kulüplerini iyi yönetemeyen kulüp başkanları var. Bunların şahsi zaaflarından kaynaklı spor kulüplerinin borçlar var. Devlet bu borçları uhdesine aldı, borçları temizledi. Bugün bankalara borcunu ödeyen tek bir takım var, o da Fenerbahçe. Yani kredi taksidini ödeyen bir tek Fenerbahçe. Kısacası devlet böyle bir şeyi yaparak bütün takımlarımızın önünü açtı. Bugün Avrupa’da mücadele eden takımlarımızın sebebi devletimizdir. Sayın Ali Koç açıklama yaptı, “600 küsur milyon dolarlık borcumuz 300 küsur milyon dolara indi” dedi. Doğru söylüyor. Orada o parayı indiren de aslında futbolu iyi yönetmekten değil, çok iyi sponsorluklar bulduğu için. Fenerbahçe’nin 10 sponsorundan 8’i Koç Holding’e ait sponsorlar. Kendi sponsorluklarıyla yani. Dolayısıyla bu sürdürülebilir bir hale gelmiş durumda. Şunu demek istiyorum. Türk futbolu finansal olarak şu anda batık durumda. İkinci konu İstanbul takımları, Bizim dört kulübümüz de halka açık, hisse senetleri borsada ilem görüyor. Bunların bir de sportif A.Ş.’leri var. Hepsi batık durumda.
FUTBOL EKONOMİSİNİN YARISI KAYIT DIŞI
SUDİ AYDEMİR – Aslında sorun ekonomi değil. Orada bir de nakit akışları var. Genelde o nakit akışları hep sportif A.Ş.’ye gidiyor. Halka açık olanlar da hep giderlerle karşılaşıyor. Futbolda kayıt dışı ekonomi var değil mi?
ERDAL ALKIŞ – Futbol ekonomisinin minimum yarısı kayıt dışı. Açık söyleyeyim yani. Galatasaray’da şöyle bir tecrübem vardı. Adnan Polat başkanken üç ay süreyle çok iyi bir inceleme yapmıştık. O dönem Galatasaray’daki kaçağı resmi tespit etmiştik. Kaçak miktarı 50 milyon dolara yakındı. Türkiye ekonomisinin de şu anda yarısından fazlası kayıt dışı.
DR. KAZIM KILINÇ – Futbol, tamamen ticarileşmiş durumda. Spor olmaktan çıkmış durumda. Bu durum çok rahatsız edici.
ERDAL ALKIŞ – Ben bunu izah etmeye çalışacağım. Önce bir teşhisi yapalım. Ekonomik olarak, yönetim anlamında. Üçüncüsü de sürdürülebilirlikleilgili. Maalesef futbolu bitirdiler. Bu üç ana unsur öldüğü zaman futbolun içindeki mekanizmanın dördüncü üretkeni terör olur. Fanatizm oradan çıkıyor. Ben bunu 2012’de ilk defa bir başkan adayı olarak dilekçeyi Futbol Federasyonu’na verdiğim zaman şunu söylemiştim. Tabii o zaman medya biraz daha özgürdü. “Futbolun problemi paradır. Eğer belirli bir prensipler içerisinde düzenlenerek kontrol edilemezse futbol biter. Sizin bayrağını sallayacağınız, marşlarını söyleyeceğiniz takımlar kalmaz” demiştim. Akhisarspor Türkiye Kupası kazandı, amatöre düştü. Bursaspor, şampiyon oldu. İşte düştüğü yere bakın. Bu durum sürdürülemez. Bir de Fenerbahçe-Galatasaray rekabetini bilerek yaratırsanız ayrı bir terör olur. Bunların sayılarını çoğaltabiliriz. Bu sıkıntılara bir reçete yapmamız lazım. Bu problemlerin altından kalkabilmek için futbola ne katacağınızı da ispat etmek zorundasınız. Çok iyi bir ekiple yola çıktık. Türk futbolunda birinci problem, en büyük problemlerden biri güven problemi değil mi? Kimse kimseye güvenmiyor. Kimse federasyon başkanına güvenmiyor. Güvenin olmadığı hiçbir yerde hiçbir şeyi sağlayamazsınız. Hayatın da felsefesi burada yatıyor. Birincisi bu. Problem taşıyan hiç kimseyi içimize almayacağız. İdealist, futbolun içerisinde, iyi iş insanı, hali vakti yerinde olan insanlarla yola çıktık. Dolayısıyla bizim birinci konumuz güveni sağlamak. Futbolda güveni mutlak surete ihdas etmek istiyoruz. Birinci hedefimiz bu. İkinci hedefimiz hakkı hukuku sağlayacağız. Asla adaletsizlik yapmayacağız. Üçüncü konu da şu: Herkese eşit olacağız. Futbol kulüpleri neden oluşur? Futbolculardan oluşur. Futbolcuları çekerseniz orada bir şey olmaz ki. Haksızlık yapmayacağız, eşit davranacağız. Çalışmalarımızda şeffaf olacağız. Kararları alırken şeffaf olursak, bunu taraflara gösterirsek, nasıl tartıştığımızı ve hangi kriterlere göre karar aldığımızı gösterebilirsek ve bunu onların menfaati için yaptığımızı anlatabilirsek sorun çözülür. Son olarak bütün projelerimizin de günübirlik değil, sürdürülebilir olması gerekiyor. Biz bu niyetle yola çıktık. Biz futbolun emanetini almak için yola çıktık ve büyük mesafe katettik.
DR. KAZIM KILINÇ – Selin Hanım’ın bir sorusu var.
SELİN YILDIRIM – Bu kadar içten ve açık konuşumanızdan çok büyük keyif aldım. Sporda hem ticaret hem ekonomi hem sosyoloji var. Ve elbette halk var. Spor, halkı yönlendirebileceğiniz bir güçtür. Dolayısıyla Futbol Federasyonu’nda ve kulüplerin başında şirketler üstü vasıfta insanların olması gerekir. Sadece şirketi değil, ülkenin yönünü belirleyebilecek insanlar olmalı. En önemlisi de dünyaya baktığımda benim profesyonelce yönetilen, stratejisi olan profesyoneller tarafından yönetilen kulüpler, sürdürülebilir, büyüyen ve kitlesel olarak ülkesine de katkı sağlayan, dünyada belli bir yere ülkesinin adını taşıyan kulüpler oluyor. Doğru kişilerin yönettiği şirketler batmaz, stratejisi olan kurumlar çökmez. Türkiye’nin spor dünyasına yön verecek, örnek olacak bir duruşa sahip bir federasyon başkanı görüyorum ben şahsen, seyirci olarak. Umarım alkışlıyor oluruz.
ERDAL ALKIŞ – Futbol Federasyonu, tüzük gereği bir başkan ve yönetim kurulu üyeleri tarafından idare ediliyor. Ancak Türkiye gibi ülkelerde orada görev alanlar, bir dolgu malzemesi gibi kullanılıyorlar. Çünkü hatır için oradalar. İlk defa bir federasyon başkanı adayı bir programla, tabiri caizse bir beyannameyle bunu anlatıyor. Biz profesyonel bir ekip kuruyoruz. Bizim 11 kişiden oluşan profesyonel bir kurulumuz var. Bu kurulun adı Profesyonel Futbol İcra Kurulu olacak. Bu kurulun doğal başkan olduğu için 10 üyenin 5’ini federasyon atıyor, 5’ini ise kulüpler atıyor. Kulüpler Birliği de var. Biz sadece işin standartını ortaya koyuyoruz. Yani şu kıstaslara sahip kişiler bu kurula atanabilir. Torpille iş yapılamaz. O zaman hedefe ulaşılmaz. Burada bizim atayacağımız 5 kişi, kulüplerin atayacağı 5 kişiden oluşan yönetim kurulu üyeleri, bütün konuları tartışacak. Araştırma yapılması gerekiyorsa ayrı bir profesyonel ekip tarafından araştırma yapacak. Yani alınacak kararı birlikte alacağız. Mesela yabancı futbolcularla ilgili kuralları birlikte kararlaştıracağız. Böyle olunca da kapalı kapılar ardında ne konuşuldu? Kim kime ne söyledi? Böyle bir şey olmayacak. Her yönüyle şeffaflık olacak yani. Biz kendimize güveniyoruz. Biz TFF’yi profesyonelce yöneteceğiz. Dört büyük kulübümüz 20 yıl önce halka açıldı. Kulüplerimizde finansal konulara hakim idarecilerimiz yok. 2-3 sene çalışıyorlar, ondan sonra işten çıkıyor ya da işten çıkartılıyor. Niye? Kulüp başkanlarının menfaatleri uğruna çalışıyor çünkü. 2023 yılında 53 şirket halka açıldı ve 80 milyar liranın üzerinde para topladı. Hiçbir kulübümüz yok burada. Sadece Trabzonspor bedelsiz sermaye artışı yaparak kısmi bir para topladı. O da devletin bir tarafını kullanarak, hile iyi yaparak. Halbuki biz bu kulüpleri dürüstçe yönettiğimiz zaman bir-iki sene sonra bütün finansal problemlerini çözebilecek imkanı borsadan sağlayabiliriz. Bu sistemi kurduğunuz zaman başarı kaçınılmaz. SPK ile görüyüyoruz. Kuracağımız profesyonel ekiple kulüplerimizin önünü açarak açacağız.
DR. KAZIM KILINÇ – Şimdi Sudi Aydemir’den bir soru alalım.
SUDİ AYDEMİR – Halka açılmalarda kaynak reel sektörü gidiyor. Halka açılan 4 büyük futbol kulübülüz var ya, ama bunların taahhütü yasal. Diğerlerinin çok fazla önemsemediği, hatta dahil olmadığı. Fakat halka açılmalarının sorumluluğu bu. Yani bu arada haksız rekabet oluşturuyorlar.
ERDAL ALKIŞ – Kulüp başkanları basiretli bir tüccar gibi olmalı. Bizim yaptığımız hesaplara göre bu sorunları çözeceğimize inanıyoruz.
DR. KAZIM KILINÇ: Ahmet Tekten Bey bir soru soracak.
AHMET TEKTEN – Spor camiasının bir ekranda gözüken yüzü var, bir de imajı var. O futbolcu transfer etmek için görüşmelere gittiğimiz zaman çok farklı yüzlerle karşılaşmış ve şok olmuştuk. Bir futbol kulübunu yönetmek, devasa bir organizasyonu yönetmekten daha zor geldi bize. Çok zorlandık. İnanılmaz bütçede harcadık. İnanılmaz işler yaptık. Ama orada çok farklı bir şey var. Siz çok güzel, açık bir şekilde sorunları sıraladınız. finansal sorunları tamamladınız. Sanki en önemli sorun, ahlak sorunu var gibi. Yani futbolda bir etik sorunu, bir ahlak sorunu var. En tepesinden, en aşırısına kadar. Ekonomik olarak, siyasi olarak güçlü insanlar kulüp başkanı oluyor. Ve bunlar da toplumu ya da o taraftarlarını çok yönlendirebiliyor ve siyasi güç elde ediyor. Ben hep federasyonla, hukukla çatışma halinde olmuştum. Şimdi siz seçime gireceksiniz, üyelerder oy alacaksınız. Ve bir süre sonra belki menfaat çatışmaları olacak. Şimdi güven sağlayacaksınız, eşit olacaksınız, şeffaf olacaksınız. Sizin şeffaf olmanız, bu sorunları çözmek için yeterli olacak mı?
200 SEMT OKULU AÇACAĞIZ
ERDAL ALKIŞ – Biz bu konuyla alakalı altyapı projesi hazırladık. Altyapı projesi sadece altyapıdan futbolcuyu yetiştirmek değil. Altyapıda evrensel insani değerler diye bir değer var değil mi? Evrensel, insani değerlerin tamamı aynı. Hırsızlık, yalan söylemek, haksızlık yapmak, başkasının malını yemek, tecavüz her yerde suç. Etik değerleri dediğimiz şey, işte burada. Türkiye’de sistem, ahlaksızlık üzerine kurulu. Futbolun kuralları içerisinde bir silsile var. Siz bunu bilirseniz itiraz etmezsiniz. Kulüp başkanı, etik değerlerine uyarak seçildiğinde o kulübü iyi yönetmek zorunda. Bunu çok kolay bir şekilde aşacağız. Nasıl aşacağız? Profesyonel yapı var ya, biz bu yapıyı tüzük değişikliğiyle kulüpleri, etik değerlere bağlı federasyonun kontrolünü alacağız. Çünkü parayı biz kazandırıyoruz. Dolayısıyla buradaki hukuku da biz sağlayacağız. Ama burada ifrat ve tefrikten kaçınacağız. Altyapıyla alakalı iki yıllık bir projemiz var. Bunların tamamı planlanmış durumda. 200 semt spor okulu açacağız. Bu semt spor okullarını 20 akademiye bağlayacağız. Biz federasyon olarak bütçemizi adam gibi yöneterek bu 20 akademiyi açacağız. 20 akademiden biri kadın futboluyla alakalı olacak. Bir tanesi de ampute sporcular için. Çünkü ampute sporcularımız büyük bir çoğunluğu gazilerden oluşuyor. Sahip çıkılmıyor. Onlara sahip çıkacağız. Onları ampute sporcular kulübüne kazandıracağız. Akademide yetişecekler, orada öğretecekler. Bu akademilerin büyük bir çoğunluğunu Doğu ve Günedoğu Bölgesi’nde açacağız. Neden? Çünkü futbolcu zenginden çıkmaz. Fakirlik ayıp değil. Futbolcu, fakirden çıkar. Dünyada bunun istisnası bir tek Kaka Leita diye Brezilya’nın eski futbolcusu. O, Brezilya’da milyoner bir ailenin çocuğu. Biz bu akademileri yaparken hem sağlık hem eğitim, hem malzeme, hem aklınıza gelen her şeyin tamamını düşünerek yapacağız. Ama orada en önemli gündemimiz, ahlak kuralları olacak. Büyük Atatürk, “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim” diyor ya, biz de sporcularımızın zeki, çevik, etik değerlere sahip olmasını arzu ediyoruz. Biz bunu sağlayacağız. Biz iki yıl içerisinde etik değerleri kazandıracağız ve o ahlak sorununu çözeceğiz. İşte sporcu öyle olursa, o sporcu o yöneticiyi getirecek. Neden? O yöneticinin oraya gelmesi için bazı zorlamalar var. Bizim kıstaslarımız var. Orada yöneticinin ahlaksızlık yapabilecek bütün argümanlarını elinden alıyoruz biz. Neden? Ahlaksızlığın temel kaynağı, transferden başlar. Transfer politikasını öyle güzel bir şekilde disipline ediyoruz ki, hata yaptığı an bütün sermayesi gidebilecek. Bu tehlike var.
MURAT SUNGUR BURSA- Yönetimde kaç kadın olacak?
ERDAL ALKIŞ – 14 kişilik yönetimde iki kadın düşünüyoruz. Fakat bulamadık henüz.
SELİN YILDIRIM – Yarı yarıya yapmak gerekir. Finlandiya’yı örnek vereyim. Ülkenin yüzde 60’ı kadın, yüzde 40’ı erkek. Ülkenin 20 bakanı var. Bakanların 12’si kadın, 8’ı erkek. Sayın başkan yönetimde daha fazla kadının olması gerekir diye düşünüyorum.
MURAT SUNGUR BURSA – Rahmetli Özal döneminde halı saha olayları açıldı. Türk futbolu patlama gösterdi. Yabancı teknik direktörler Türk sporuna ciddi bir deneyim kazandırdı. Muazzam başarılar elde edildi. Bulgaristan’dan antrenör getirdik. Güreşçilerimiz olimpiyatlarda altı madalya kazandı. Ben ortadan yanayım. Tamam, yabancı teknik direktör gelebilir, onlar moral verir. Bizde tek eksiklik ne biliyor musun? İnanç. Onu kazandığımız takdirde bütün spor dallarında en büyük başarı gösteririz. Yabancı sporcu sayısını düşürdüğümüz takdirde o paralar da boşa gitmez. Afrika’dan, Güney Amerika’dan, Avrupa’dan futbolcu geliyor. Niye? Çünkü biz icra etmiyoruz. Bizde eksik olan altyapı. Türk futbolunun yükselilmesi istiyorsanız, yabancı oyuncuları biraz azaltmamız gerekir diye düşünüyorum. Sorum şu: Oyun futbolu mu, yoksa takımların performans üstünlüğü mü? Siz hangisini düşünüyorsunuz?
FEDERASYON OLARAK 1000’İN ÜZERİNDE ANTRENÖRÜ İSTİHDAM EDECEĞİZ
ERDAL ALKIŞ – Ben bir istatistik vereyim. Türk futbolunun en büyük problemlerinden biri yabancı transferleri. Diyelim ki transfere 1000 lira harcanıyor futbolda. Bu 1000 liranın 800 lirasını yabancıya veriyoruz. 200 lirasını da bütün Türk futbolcularına dağıtıyoruz. Biz iki ayrı kıstas planı hazırladık. Birincisi, süper kulüplerimiz var. Ülkemizi temsil ediyorlar. Biz başlangıçta, yabancı futbolcu transfer yasası, yabancılarla ilgili teknik şartları, altyapının hızlı bir şekilde yaygınlaştırılması ve futbolcuların yetiştirilmesi gibi konuları detaylı olarak ele alacağız. Biz federasyon olarak binin üzerinde antrenörü istihdam edeceğiz. Bu bin arkadaşımız zaten antrenörlük sertifikasına sahip, ama işsizler. Bunlar iş verilmeyen antrenörler. Biz bunları yeniden hızla üçer aylık dilimler halinde eğiterek bahsettiğimiz semt okulların ve akademilerin başına getireceğiz. Burada başarıyı yapay zeka ile ölçeceğiz. Yetiştirme payından elde edilen gelirin üçte biri onu yetiştiren o arkadaşa verilecek. Yani ömür boyu futbol oynadığı sürece transferden pay alacak. Dolayısıyla bu sistemde başarı sağlanacak. Burada yetişenleri futbola kazandıracağı. Bizim amacımız, 1. ve 2. ligdeki yabancı futbolcu sayısını sıfırlamak. O futbolcuların oynayabilecekleri alanları hızlandırarak süper lige çıkartmak. Biz o çocukları yabancıların kalitesinin üzerine çıkartabilirsek o zaman otomatik olarak buradaki yabancı sayısı aşağı düşecek. Hedefimiz, bu dengeyi 5 yıl içerisinde kurmak.
YABANCI FUTBOL TRANSFERE İÇİN ÖDENEN PARANIN YÜZDE 25’İNİ FONA AKTARACAĞIZ
Benim absürt bir planım var. Süper ligde yabancı transferini serbest bırakmak ve yabancıya verilen paranın %20-25’ini bir fona almak. Bunu yaparken cebir uygulamak. Çünkü onun oynayabilmesi için lisans çıkması istiyor. Lisansı kim veriyor lisansı? Federasyon veriyor. O zaman o sözleşmeye, isterseniz siz bunu sponsorluklarla yapın, isterseniz hile-i şerieyle başka
DR. KAZIM KILINÇ – Kenan Hocamızın sorusunu alalım…
PROF. DR. KENAN AYDIN – Bizim kültürümüzde bir sorun var. Bunu değiştirebilmemiz lazım. Dediğiniz gibi 8-10 yabancı futbolcuyu transfer ediyorlar. Yerli futbolcular seçemiyorlar. O çocuklar yitip gidiyorlar. Dolayısıyla futbolun sorunları çok. Ama esas sorun, siyasette.
ERDAL AŞIK – Futbol Federasyonu gerçekten önemli bir kurum. Burada görev yapmak şerefli bir görev. Burada zihniyeti değiştirmek lazım. Bu zihniyeti değiştireceğiz.
DR. KAZIM KILINÇ – Murat Bey’in değerlendirmeleri, sorusu var…
MURAT SUNGUR BURSA – Türkiye’de spor, futbol dediğimiz zaman en kritik birkaç alan var. Birincisi sporcunun fiziksel mekanı… Burada öncelikle altyapı konusunu halletmek gerekiyor. Çok ciddi programlar yapılması lazım. Ve bu eğitim de sadece sporcunun eğitimi ile sıhırlı kalmamalı. Sporcunun ahlaklı olması, aynı zamanda sebatkar olması lazım. İkinci alan kulüp. Amatör kulüpler var, profesyonel kulüpler var. Bunların yönetimleriyle ilgili kuralların doğru konulması lazım. Önemli bir konuya işaret ettiniz: Şeffaflık. Ben bir yönetim bilimci olarak şunu söyleyebilirim. Şeffaflığı tamamlayan en önemli özellik, kurallı olmak. Kurallı toplum, kurallı kuruluş ve kurumsallaşma. Dolayısıyla sizin o şeffaflıktan beklediğiniz sonuçların büyük çoğunluğu kurallı olmakla size geri dönebilir. Sadece şeffaflık bazen kaos da yaratabilir. Üçüncü alan federasyon ve bakanlık. Bunların kendi içerisinde doğru hedefleri olması lazım. Çünkü federasyonun koyacağı ilkelerin aynı zamanda bakanlığın imkanlarıyla bütünleştiği zaman Türkiye için olumlu sonuçluarı olacak. Son bir şey daha söyleyeyim. Şu ana kadar gördüğüm hem klüp yöneticilerinde hem de federasyon yöneticilerinde onların yegane amacı orada bulunmak. O koltuğu işgal edebiliyor olmak ve o koltuğu kullanmak. Sizde gördüğüm futbolu, sporu Türkiye’ye bir şey getirmenin aracı olarak görüyorsunuz. Bu önemli bir ayrımdır. Nötr bir tarafım var. Seçilirseniz takipçiniz olacağım.
ERDAL ALKIŞ – Teşekkür ederim.
DR. KAZIM KILINÇ – Erdal Bey, Ramazan Başak’I, bizim değerli yazarımızı, yönetime almayı planlıyor. Ramazan Bey’in sorusunu da alalım.
DR. RAMAZAN BAŞAK – Türk futbolunun çok büyük problemleri var. Özellikle son dönemlerde bu sıkıntılar, Problemleri daha net olarak ortaya çıktı. Yıllarını kamuda ve özel sektörde yöneticilik yaparak geçirmiş birisi olarak çok net olarak söyleyebilirim. Erdal Bey’in son derece güzel projeleri var. Futbolun en önemli problemlerinden biri finansman sıkıntısı. Erdal Bey’in finansman sıkıntısını çözecek çok önemli bir projesi var. Ben o projeyi anlatmasını istiyorum.
TFF FONU’NU KURACAĞIZ, TÜRK FUTBOLUNA İKİ YIL İÇİNDE 2 MİLYAR DOLAR KAZANDIRACAĞIZ
DR. KAZIM KILINÇ – Peki o zaman Erdal Bey’e soralım. Finansman meselesini nasıl çözeceksiniz?
ERDAL ALKIŞ – Finans meselesini şöyle çözeceğiz. Dünyada futbola para yatıran kuruluşlar var. Bizim yatırım danışmanlığı işimizden kaynaklı iletişim kurduğumuz mekanizmalarla bu sorunu çözeceğiz. Biz dedik ki, Türk futbolunu 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl, 4 yıl, 5 yıl, 10 yıl içerisinde buradan alıp yukarıya taşıyacağız. Buraya yatırım yaparsanız para da kazanırsınız. Neticede dünyadaki para projeye gider. Türkiye’de krediler hep hatıra gider de ama bizde bu sistemde projeye gider. Biz TFF Fonu’nu kuracağız. Adını belki değiştirebiliriz, yasal olarak bir şeylere bakacağız. O fona para sağlayabilecek bir mekanizmayı hazırladık. Türk Futbolu’na iki yıl içerisinde 2 milyar dolar civarında kazandıracağız. Fonu biz onu yöneteceğiz. Yani kulüplerin borçlarını, paraları dağıtacağız. Kulüplerimizin halka açık olmasının kaynakları bu. Bu konuyu disipline edeceğiz. Kulüplerin imkanları paraya dönüştürülebilir olabilir, ama ne yazık ki paraya dönüştürülemiyor. Tahvillerini çok iyi bir sistem içerisinde o havuza atarak onu paraya çevirelim. Fonlar, banka olmadığı için kredi veremiyorlar yasa gereği. O fon karşılığı 3 yıl ödemezsiz 7 yıl ödemeli çok uygun şartlarda kulüplerimize bu kaynağı sağlayacağız. Ama hiçbir kulübümüze sen şu parayı al, böyle harca, öyle bir şey yok. Birinci hedefimiz, borcun döndürülebilir hale getirilmesini sağlamak.
KARARLARI ORTAK ALACAĞIZ, İSRAFA SON VERECEĞİZ
İkinci hedefimiz, kulübün kendisini geliştirebilecek sistemi kurmak. İşte onun için o profesyonel kadroyu kuruyoruz. Tüzüğün birinci maddesinde şunlar yazılı. Federasyon tarafsız olmak zorundadır. Federasyonun görevi, kulüpleri idari ve finansal olarak yönetmek. Bizde federasyon başkanı padişah gibi. Öyle bir şey olmaz. Tamam parayı sen veriyorsun, ama buna hakkın yok. Yönetimi 10 kişiden oluşan profesyonel bir ekip gelecek. 5’i kulüplerden olacak. O 5 kişi nasıl seçilecek? Kriterleri biz belirliyoruz. Hangi kriterde insan olacak? Kulüpler Birliği diye bir vakf var. Kulüpler Birliği vakfı toplanacak. O kritere göre adayı gösterecekler onlar. Bizim de 5’i zaten topluyor. Başkan da onun başkanı olacak. Kararlar, birlikte alınacak. Genel sekreterin alt tarafında kurulu zaten profesyonel ayrı mekanizmalar da var. İkincilikten sonra, birincilikten sonra, amatörlükten sonra onları da atamıyor. Şu anda 14 tane genel sekreter yardımcısı var. Genel sekreter yardımcılarının bir o kadarlık altında personelleri var. Her birinin altında Mercedes araba var. Bütün mal yakıtlarını federasyon alıyor. Ama ne iş yaptıklarını bilmiyoruz. Bu tür israflara son vereceğiz. Bu paralar, hepimizin vergilerinden elde ettiğimiz kazançlar. Bir de reklam geliri var, yayın geliri var. Sportoto geliri, yani iddia geliri var… Yani çok gelir kaynağı var. Sen bu paraları futbolcuya, kulüplere vermen gerekirken, “Mühür bende, kankamı zengin edeceğim” dersen bu olmaz. Bunlara son vereceğiz. Bu kaynakları altyapıya harcadığımızda inanın o paraylı beş Arda yetiştiririz.
DR. KAZIM KILINÇ – Uğurcan KAZIM KILINÇ’ın bir sorusu var…
UĞURCAN KILINÇ – İngiltere’de ikinci ligdeki 2-3 takımın reklam geliri, bizim ligi takımlarını satın almaya yetiyor. Ama Türkiye Futbol Federasyonu’nun yayıncı kuruluşlardan aldığı para çok az. Bu konudaki düşünceniz nedir?
ERDAL ALKIŞ – Federasyonun neye imza attığını bilen var mı? Mesela Beintspport’la üç yıllık var. İçeriğini biliyor musunuz? Yok. Normalde kanunlara göre siz İhale Kanunu’na tabi olmayabilirsiniz, ama ihalede bir etik kural var. Siz TV kanallarında canlı yayınlanacak bir ihale süreci açarsınız. İhalede hangi kuruluşun ne kadar verdiğini herkes görmüş olur. Futbolda adaletle yöneteceğiz. Adaletin olmadığı yere fon da gelmez, yabancı para da gelmez. Ama zaten futbolda para yok değil ki. Çok para var. Benim bildiğim 600 milyar euro, Almanya’da boşta bekliyor. Para var, güvenli bilgim var artık. Sağlam. Ama güven yok.
DR. KAZIM KILINÇ – Son soruyu gazeteci arkadaşımız Ali İhsan Gülce’der alalım.
ALİ İHSAN GÜLCÜ – Altyapı konusunu, akademileri ve futbolda finansal yapının nasıl bir konuma gelmesi gerektiğini gayet güzel anlattınız. Biz Avrupa’da yarışıyoruz, Dünya’da yarışıyoruz. Siz bu sorunları çözdükten sonra Avrupa’da ve Dünya’da nasıl mücadele etmeyi düşünüyorsunuz ?
ERDAL ALKIŞ – Hepinizin söyledikleri kulağımda küpe olacak. Avrupa şampiyonluklarını hayal bile ediyorum şu anda. Allah ömür verirse başımıza bir şey gelmeden çok kısa süre içerisinde Türkiye’de aynı zamanda uluslararası başarılarımızın yanısıra dünya şampiyonluklarının festival gibi kutlayacağız. Katar bunu düzenleyebiliyorsa 85 milyon nüfusa sahip Türkiye çok rahat yapar. Biz dünya şampiyonasını da düzenlemeyi düşünüyoruz. Bunun hayalini yaşıyorum.
DİYARBAKIR’DAN TÜRKİYE’NİN BARCELONASI’NI, MERSİN’DEN MANCHESTER’İNİ ÇIKARTACAĞIZ
Türkiye’de Diyarbakır’dan Türkiye’nin Barcelona’sını çıkartacağımızı Mersin’den işte Türkiye’nin Manchester’ını çıkartacağımızı İzmir’den Real Madrid’ini Türkiye’nin Real Madrid’ini çıkaracağımızı inanıyorum. Bunu çok bütün hücrelerimle söylüyorum. Bugün Diyarbakır’dan bir Türkiye’nin Barcelona’sını çıkması demek Diyarbakır, Urfa, Mardin Batman, Şırnak, Van’a kadar o bölgede istihdamın, ekonominin, turizmin, ticaretin, sanatın, kültürün eş zamanlı canlanması, büyümesi demektir. Bu işin sosyolojisini araştırıp inceleme fırsatı buldum. Düşünün siz Diyarbakır’dan 10 Arda kazandırdığınız zaman dünyaya Türkiye’nin spordaki gücünü düşünün. Biz Allah’ın izniyle her yıl onlarca, yirmilerce, otuzlarca Arda çıkartabileceğiz bu sistemden. Buna inanıyorum. Bu da bizi Avrupa şampiyonluklarına götürecek. Bundan zerre kadar şüphem yok. Bunu hem de çok kısa süre içerisinde yapacağız. Çantalarla para taşıyarak, hakem satın alarak değil. İnşallah siz de görürsünüz bunu.
DR. KAZIM KILINÇ – Değerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz Erdal Bey. Başarılar dileriz.
ERDAL ALKIŞ – Beni davet ettiğiniz için ben Turcomoney yöneticilerine ve ekibine, değerli katılımcılara teşekkür ederim.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.