Almanya başta olmak üzere, Belçika, Hollanda, İngiltere ve Fransa hallerindeki Türkiye kökenli toptancı ve dağıtıcılar son 2 yıl içinde işlerini bıraktılar ve bu hallerdeki Türk ürünlerine talep azaldı.
Bu durum başta Türkler olmak üzere, Balkanlar’dan, Ortadoğu ve Asya’dan gelmiş kişileri ve Türkiye lezzetlerine alışmış, onları sevmiş Alman ve diğer Avrupalı vatandaşları etkiliyor.
Bu potansiyeli canlandırmaya yönelik, projeler geliştirme, teşvikler uygulama, bu ülkelerde etkinlikler düzenleme ve yayınlar yapıp, sivil toplum kuruluşları mı oluşturma zamanıdır.
Değerli okurlarım, Lezzet Dernekleri Federasyonu oluşumundaki çalışmalarım dolayısıyla, sizlerden bir müddet ayrı kaldım. Bu arada, Türkiye’nin artık lezzette bir dünya markası olması için, yıllardır sürdürdüğümüz çalışmalar ve kat ettiğimiz mesafelerin kaybedilmesi tehlikesi ile karşı karşıya olduğumuzu teşhis ettim. Yurt içinde ve dışında bazı araştırmalar ve çalışmalar yaptım.
Avrupa genelinde, 2016 yılı ile bu günkü durum arasındaki fark: Gıda sektörümüz ve lojistik sektörümüzün kayıpları ile dikkat çekmekte.
Maalesef konuyla ilgili kişi ve kuruluşlardan aldığım bilgiler: Almanya başta olmak üzere, Belçika, Hollanda, İngiltere ve Fransa hallerinde yoğunlaşan Türkiye kökenli toptancı ve dağıtıcıların son 2 yıl içinde işlerini bıraktığı ve bu hallerdeki ülkemiz sebze, meyve, kuruyemiş ve atıştırmalık ürünlere talebin de azaldığı yönünde.
TÜRKİYE’NİN LEZZET ELÇİLERİ DERNEĞİ KURULAMADI
Konuyu geçen yılbaşında, Antalya’da ANFAŞ’ın yaptığı Food Product ve Hotel Product fuarlarında ve Antalya Expo Center Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Ali Bıdı’nın da katkılarıyla, LDF’nin Avrupa’daki Türk ithalatçı, dağıtıcı, market ve restoran işletmecileri ile endüstriyel mutfakçılarla birlikte düzenlediği seminerde tartışılmıştı. Ancak burada alınan kararlar arasında yer alan; Frankfurt’ta bu kuruluşların liderleri ve Türkiye’deki tedarikçileriyle birlikte kurulması gereken; Türkiye’nin Lezzet Elçileri Derneği (Delikatessen Missionar) bir türlü gerçekleşemedi. Talepler azalmaya, toptancı hallerindeki tüccarlar işlerini kapatmaya veya devretmeye devam etti. Yeni Türk marketleri açılmadı, zincirleşme arzuları yarım kaldı.
Ülkemizde hızla artan, inovasyonun gücüyle yaratılan ürün ve lezzet çeşitliliği Avrupa’daki market ve lokantalara iyi yansıtılamadı. Ürün yetersizliği restorancı esnafı kadar, bu ülkelerde yaşayan başta Türkler olmak üzere, Balkanlar’dan, Ortadoğu ve Asya’dan gelmiş kişileri ve Türkiye lezzetlerine alışmış, onları sevmiş Alman ve diğer Avrupalı vatandaşlarını da etkilemeye başladı.
Türkiye’deki lojistik ve gıda sektörleri, bu arada gelişen ve talepleri hızla artan Ortadoğu, Körfez ve Arap ülkeleri ile Doğu Bloku, Rusya, Orta Asya, Uzakdoğu ve Afrika ülkelerine yöneldiler. Hatta Avrupa’daki bu hususu hiç önemsemediler.
DAHA YAKIN LEZZETLERE YÖNELDİLER
Dolaylı olarak etkileneceğini umduğumuz turizm ve gastronomi sektörleri ise; lezzetlerimizin, ülkemize taşıdığı Avrupalı turistler yerine, yukarıda belirttiğim ülkelerden, sayıca daha da yoğun gelen turistlere kolay, niteliksiz ve ucuz hizmetleri tercih ettiler. Yani, eksiler artıları götürdü. Peki, genel ekonomide bu nasıl hissedildi? Avrupa’daki Türklerin ve Türkiye lezzetlerine aşık olan, aralarında: “Helaldir, temizdir, sağlıklıdır, fiyatı uygundur” diyerek Türk marketlerinin, lokanta, fastfood ve fırınlarının müdavimi olan Alman ve diğer milletlerden insanların tercihlerini alternatif olabilecek ülkelerin (İtalyan, Yunan, İspanyol, Rus, Meksika, Arap ve Afrika) mekanlarına yöneldiklerini gördük. Üstelik bu kişiler lezzetlerimizin aşkına, tatil tercihlerinde Türkiye’ye gelen insanlardı.
HAREKETE GEÇME ZAMANIDIR
Peki, bizler ne yapalım? Avrupa’ya, orada yaşayan vatandaşlarımızın ve Türkiye sevdalısı insanların arzularına kulak mı tıkayalım? Yoksa bu potansiyeli canlandırmaya dönük: Projeler mi geliştirelim? Teşvikler mi uygulayalım? Bu ülkelerde etkinlikler mi düzenleyelim? Yayınlar yapıp, sivil toplum kuruluşları mı oluşturalım?
Öncelikle, böylesine önemli bir amaç uğruna bir araya gelen “Avrupalı Türk Gıdacılar ve Perakendeciler Platformunu” ve bu girişimi maddi ve manevi fedakarlıklarla oluşturan sevgili Volkan Aydın kardeşimi kutluyorum.
Ancak, ne yapacaksak birlikte yapalım. Oradaki vatandaşlarımızın ve ülkemizdeki yatırımcıların, tedarikçi ve nakliyatçıların hatta kalkınma ajansları ve STK’larımızın güçlerini mutlaka, birleştirerek yapalım.
SON SÖZ:
Her şeyin ve herkesin mutlaka bir alternatifi vardır ve bulunması zor değildir.
Kaybetmeye değil kazanmaya oynayalım.
Hadi buyurun gelin, bu konuda bir etkinlik buluşmasını, bu bilinç ve duygularla yine aynı yerde Antalya’da düzenleyelim, ilgili bütün tarafları birleştirme yollarını bulmayı, Türkiye’ye kazandırmayı deneyelim.
Vasfi Pakman
Lezzet Dernekleri Federasyonu Başkanı
pakman@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.