Avrupa’da artan işsizlik ve kriz ortamı göz önüne alındığında Türkiye’deki işsizliğin çok korkunç olmadığı söylenebilir. Ama gerekli tedbirler alınmaz ve doğru makro ekonomik politikalar uygulanmazsa işsizlik ordusu sosyal ve toplumsal gerilime dönüşebilir.
İşsizlik sorunu ülkemizin en önemli ekonomik gündem maddesi olmayı sürdürüyor. İşsizlik sorunu aslında dünyada da önemli bir kronik sorun. ülkemizde yıllarca ard arda yaşanan ekonomik krizler sonunda büyüyen işsizlik, ekonomik politikalarla çözülmeye çalışıldı. Ekonominin temel sorunları arasında görülen işsizlik, günümüzde sadece ekonomik açıdan değerlendirilebilecek bir sorun olmaktan çıktı. Gençlerimizin önemli bir çoğunluğunun işsiz olduğu bir ülke olarak sık sık önemli sosyal, psikolojik ve ekonomik gerilimler yaşıyoruz.
İşsizlik hem makro açıdan ülkemizin üretken yapısının önünde bir engel teşkil ediyor, hem de umutsuz bir genç nüfusun oluşmasına sebep oluyor.
Elbette Avrupa’da hat safhalarda seyreden işsizlik oranları ve krizlere baktığımızda Türkiye’nin hala rahat bir süreçten geçtiğini söylemek mümkün. Ancak gerekli tedbirler alınmazsa ve doğru makro ekonomik politikalar uygulanmazsa Türkiye’de, işsizlik konusu daha da önemli bir gerilim alanı oluşturmaya başlayabilir. Aslında Türkiye, genç nüfusu dolayısıyla önemli bir demografik fırsat penceresinin içerisinde olan bir ülke. Doğu Asya’da 1970 ve 80’lerde yaşanan ekonomik mucizenin genç nüfusun, iyi bir şekilde değerlendirmekle gerçekleştiğini hepimiz biliyoruz. Elbette her genç nüfus potansiyeli olan ülke bir mucize gerçekleştirecek değil.
örneğin Latin Amerika ülkelerinde süreç böyle işlemedi. Türkiye, bu açıdan yapması gereken bazı ekonomik ve sosyal tedbirleri devreye sokarak hızla büyüyen nüfusunu avantaja dönüştürmeli ve böylelikle son yıllarda yaşadığı ekonomik ivmeyi sürdürülebilir kılmalı.
Türkiye, genç nüfusunun sunduğu potansiyel faydalardan yararlanabilmek için gençlere yatırım yapmak zorunda. Her yıl 800.000’in üzerinde artmaya devam eden nüfusu üretken bir hale getirme çabası içerisinde olmalıyız. çünkü potansiyel faydaları yüksek olmasına rağmen genç nüfus, işgücü piyasasında ve toplumsal yapıda yerini bulamazsa, riskler de oldukça büyük olur. Bu demografik profilin potansiyel dezavantajı da oldukça önemli.
Eğer Türkiye’nin gençleri çalışma hayatına iyi hazırlanmazsa ve işgücü piyasası da bu gençler için daha fazla ve daha iyi iş imkanları yaratmazsa, büyük genç nüfus grubu sosyal ve ekonomik baskı ve gerilim kaynağı haline gelir. Dolayısıyla sanayicisinden hükümete, tüm iş dünyasına, sivil toplum kurumlarına, eğitim kurumlarına büyük görevler düşüyor. Gençliğimizi avantaja dönüştürmek için hala geç kalmış değiliz. Elimizi çabuk tutarsak Avrupa’nın ve dünyanın yaşadığı krizleri fırsata çevirebilir ve bu sıkıntılı süreci sağlıklı bir şekilde atlatabiliriz.
Tarkan KADOĞLU
kadoglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.