Türkiye’de rating pazarının yüzde 85’ini elinde bulunduran JCR Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, geçen ay notumuzu indiren Moody’s ve rating şirketleri hakkında değerlendirmelerde bulundu, Türk ekonomisi ile ilgili son gelişmeleri analiz etti.
Crowne Plaza İstanbul Florya Hotel’de gerçekleştirilen yemekli toplantıda Turcomoney yazarları sordu, Ökmen cevaplandırdı.
* Türkiye, birçok ülke ile hatta gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bile çok büyük avantajlara sahip.
*Türkiye’nin üretim çeşitliliği, birçok ülkenin üzerinde.
*Türkiye’nin nüfusu genç
*Türkiye’nin ekonomik performansı iyi
*Yapısal reform şart. Demokrasi, hukuk ve insan haklarında iyileştirmeler yapılmalı
Moody’s’in not indimi ile ilgili değerlendirmeler:
*Beklentiye dayalı rating verilmez
*Moody’s Türkiye’ye haksızlık etti
*Moody’s’in Türkiye’nin notunu düşürmesi piyasaların stresini artırır
*JCR, Türkiye’nin notunu Kasım’da açıklayacak
Türkiye’de geçen ay en çok tartışılan konulardan biri uluslararası rating kuruluşu Moody’s’in, Türkiye’nin kredi notunu düşürmesiydi. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu 24 Eylül’de yatırım yapılabilir seviyenin altına indirdi. Kuruluş, Türkiye’nin kredi notunu “Baa3” seviyesinden “Ba1” seviyesine düşürürken, not görünümünü “durağan” olarak belirledi. Moody’s’den yapılan açıklamada, not indirimine gerekçe olarak 2 sebep gösterildi. Bunlardan birincisi, Türkiye’nin yüksek boyutlu dış finansman ihtiyacına bağlı risklerdeki artış. İkincisi ise, daha önce destekleyici olan borçlanma temellerinde, özellikle de büyüme ve kurumsal sağlamlıkta zayıflama. Açıklamada, “durağan” görünümün, Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığında yaşanan yıpranma ve cari açık tarafında artan baskıdan kaynaklanan aşağı yönlü riskler ile büyük ve esnek olan ve hala pozitif büyüme kaydeden Türkiye ekonomisinin ve hükümetin bütçe konusunda kaydettiği sağlam geçmişin bir dengesi olduğu belirtildi.
Moody’s, cari dengesizliğin yüksek olmaya devam etmesi durumunda Türkiye’nin kredi notunun baskı altında kalmaya devam edeceğini, ancak, bu zayıflıklarda yapısal azalış olması veya Türkiye’nin kurumsal ortamında ya da rekabetçiliğinde somut iyileşme olması durumunda Türkiye’nin kredi notunda yukarı yönlü baskı oluşacağını vurguladı. Aynı şekilde açıklamada, “Jeopolitik ya da yurtiçindeki siyasi ortamdan kaynaklanan siyasi risklerin azalması, ne kadar kredi pozitif olsa da, diğer iyileşmeler gerçekleşmeden kredi notunda bir artışa neden olmayacak” değerlendirmelerine yer verildi.
Moody’s’in açıklamasında; 1) Kamu maliyesindeki trendin somut biçimde tersine dönmesi, 2) Yabancı fon akımının ani ve kalıcı biçimde terse dönmesi, 3) Kurumsal sağlamlığın beklenenin ötesinde yıpranması ya da siyasi risklerde beklenenin ötesinde artış görülmesi, durumunda Türkiye’nin kredi notunun aşağı yönlü baskı altında kalacağı belirtildi.
Moody’s’in bu bu kararı, Türkiye’de başta Hükümet çevreleri olmak üzere birçok kesimden büyük tepki gördü. Mooys’in siyasi gerekçelerle bu kararı aldığı belirtildi. Zira, aynı Moody’s, 21 Eylül’de “başarısız darbe girişiminin yarattığı şokun etkileri büyük ölçüde kayboldu” şeklinde açıklama yapmıştı.
Öte yandan küresel fonlar, en az 2 kredi derecelendirme kuruluşundan yatırım yapılabilir not istiyor. Türkiye’nin ülke notunun en az 2 büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından yatırım yapılabilir seviyede değerlendirilmesi, Türkiye tahvillerinin, görece daha muhafazakar fonlar tarafından alınabilmesi anlamına geliyor.
Moody’s’in de Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin altında değerlendiren Standard&Poor’s’a katılmasıyla, 3 büyük kredi derecelendirme kuruluşu arasında sadece Fitch Türkiye’yi “yatırım yapılabilir” seviyede değerlendiriyor.
Fitch halihazırda Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviye eşiğinde değerlendiriyor. Türkiye’nin kredi notuna ilişkin en son 19 Ağustos’ta bir değerlendirmede bulunan Fitch, Türkiye’nin ‘BBB-‘ kredi notunu teyit ederken, “durağan” görünümünü “negatif”e çekmişti.
Fitch, 19 Ağustos’taki değerlendirmesinde, politik belirsizliğin ekonomik performansa etki edebileceğini vurgulamıştı. Fitch raporunda, ekonomik büyümenin düşük yatırım sebebiyle gerilemesinin beklendiği belirtilmişti.
Moody’s, 18 Temmuz’da yaptığı açıklamada, başarısız darbe girişimi sonrasında başlatılan değerlendirmenin 90 gün içinde sonuçlanacağını duyurmuş, ardından 21 Eylül’deki açıklamada önümüzdeki ay içerisinde gözden geçirmenin sonlanacağı belirtilmişti. Bu açıklama, “işin içinde siyaset var” tartışmalarını da beraberinde getirdi. Moody’s, Türkiye’ye ilişkin 2016 takvimindeki bir sonraki değerlendirmesini muhtemelen 2 Aralık’ta yapacak.
Peki, Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu düşürürken siyasi mi davrandı? Not indirimi haksız bir şekilde mi yapıldı? Uluslararası rating şirketleri, bir ülkeye not verirken hangi kriterlere göre davranıyor? Rating şirketlerini denetleyen bir kurum ya da sistem var mı? Bu durumda Türkiye ne yapmalı?
İşte tüm bu sorulara cevap bulmak, yapılan tartışmaları masaya yatırmak üzere Turcomoney CEO Sohbetleri Eylül ayı toplantısında JCR Eurasia Başkanı Orhan Ökmen’i konuk ettik. Dünyanın en büyük rating kuruluşlarından olan JCR, Türkiye’nin notunu Kasım ayında açıklayacak.
Turcomoney yazarları Alper Nergiz, Dr. Gürman Tevfik ve Doç. Dr. Mehmet Yazıcı sordu, JCR Eurasia Başkanı Orhan Ökmen cevaplandırdı. İşte cevabı merak edilen sorular, işte Ökmen’in çarpıcı analizleri…
-Orhan Bey, uluslararası rating şirketleri, not verirken hangi kriterleri esas alıyor? Ülke rating yapılırken hangi özellikler dikkate alınıyor? ? Hangi özelliklere sahip olunca yatırım yapılabilir veya yatırım yapılamaz notu veriliyor? Rating neden yaptırılır? Borçlanmak isterseniz rating yaptırırsınız. Borcunuz yoksa rating yaptırmazsınız. Demek ki borcu ödeme kapasitesi en önemli etmen. Doğru fiyattan borçlanabilmek için rating yaptırılır. Moody’s hangi kriterleri gözönüne aldı da Türkiye’nin kredi notunu düşürdü?
Ökmen-Rating metodolojisi nedir ülke derecelendirmesinde? Bu metodolojide esas alınacak kriterler nelerdir? Bu kriterleri rating şirketleri yapar, düzenler Amerika’da oranın SPK’sına tekabül eden SEC dediğimiz kuruluşa verir. Amerika’nın SEC’i şu anada kadar 10 rating kuruluşunun metodolojisini kabul ettiği için şu anda dünyada tahvil piyasasının yüzde 80’inden fazlası Amerika’da New York’ta geçtiği için Amerika yetki vermişse ona uluslararası rating kuruluşu diyorlar. Dünyada 10 uluslararası rating kuruluşu var. Bu 10 kuruluşun hepsi ülke notu vermiyor. Kimisi sadece sigortacılıkta uzmanlaşmış. Kimisi yerel anlamda şirketlere not vermekte uzmanlaşmış. Bunların içinde 6’sı ülkelere not veriyor. Yaklaşık 90 ülkeye bunların hepsi not veriyor. Bunların başlıcaları S&P, Fitch, Moody’s, JCR, DBRS, Morning Star (yatırım fonlarına not veriyor)
Türkiye’de 1985 yılında dönemin başbakanı Turgut Özal, Samurai Bond piyasasından borç alabilmek için Japonya’ya JCR’a gidiyor. JCR, diyor ki, “Senin bir rating alman gerekiyor” O tarihte Türkiye’ye ilk defa JCR not veriyor. Ve yatırım yapılabilir notu çıkıyor. JCR’dan 7-8 ay sonra Türkiye’ye Moody’s ve S&P giriyor. Fitch o tarihlerde hiç yok. Fitch, 90’lardan sonra bazı şirketlerle Türkiye’ye giriyor. Fakat JCR, o tarihlerden 2008’e kadar sadece Türk hazinesi ile ilgili not vermekle meşgul. Ülke notu veriyor sadece. Kurumlarla, kuruluşlarla hiç ilgisi olmuyor. Fakat S&P, Moody’s ve Fitch mesela Türk hazinesine hem de bankalara, holdinglere not veriyor. Birinci tespit şu. Türk halkı 3 rating kuruluşunu daha çok biliyor. Fitch, Moody’s ve S&P. Şöyle bir söz dile getirilmiyor ya. Bu üç tanesinden en az ikisinden olumlu not alırsa yatırım yapılabilir. Birinci tespit bu. Moody’s’in eğilimini anlayabilmek için şu anki metodolojisini anlamak gerekir. Bu 10 rating kuruluşunun SEC’e sunduğu metodolojiler, istatistiki olarak, akademik olarak baktığınız zaman hemen hemen birbirinin aynısı. Aralarında hiçbir fark yok. Aralarında sadece tek bir açıdan fark var. Tolerans seviyeleri, birbirinden farklı. Sözgelimi kriterlerden herhangi birinde bozulma varsa bazıları bunu tolere etmiyor. Hemen aksiyona geçiyor. Mesela S&P, bu faktörlerden birini bozulma işareti aldı ve notumuzu hemen indirdi. Türkiye çıktı dedi ki, “Bu siyasi bir karardır.”
Ülke metodolojilerinde iki ana unsur var. Bir tanesi yapısal istikrar. Bir tanesi de esneklik. Esneklik unsurunun alt kümeleri var. Bir tanesi finansal esneklik veya finansal istikrar. Parasal istikrar, dış istikrar var. Modele dayalı olmayan tesadüfi durumlar var. Bir de yatırımcıların ve büyük uluslararası kuruluşların ülkeye yönelik algıları var. Bu da çok önemli bir şeydir. Yapısal kısmın da alt başlığı var. Bir tanesi politika dediğimiz alan. Bir tanesi de ekonominin büyüme ile ilgili ana gövdesi var. Yani esneklik kısmında daha çok parasal, finansal esneklik var. Bu tarafta ekonomik kısım var. Ana başlıklar bunlar.
TÜRKİYE, ESNEKLİK AÇISINDAN ULUSLARARASI YATIRIM YAPILABİLİR ŞARTLARA SAHİP
Bize göre şu an esneklik kısmında bir yatırım yapılabilir seviye için ne gerekiyorsa Türkiye şu anda ona haiz. Dün de haizdi, şu anda da haiz. İnşallah yarın da haiz olur. Bunun altında ne var? Bir ülkenin para politikası aktif midir? Ülkenin büyümesinde sorun var mıdır, yok mudur? Dış ilişkilerinde durum nasıldır? Tam yapılabilir seviyenin ucuna tekabül ediyor. Yani 22 not kategorisi var. 3A’dan başlıyor, altta D’de kadar gidiyor. Orta kısımda 3B- var. Onun üstü yatırım yapılabilir kabul ediliyor. Altı, spekülatif kabul ediliyor. Yatırım yapılamaz değil de spekülatif kabul ediliyor. Çünkü onun altındaki not seviyesinde de yatırım yapılabilir. Yani şu an Moody’s açısından söylüyorum, Türkiye şu an yatırım yapılamaz durumda değil. Moody’s şunu dedi: Esneklik kısmında Türkiye’nin büyüme ivmesinde düşüş var. İkincisi dış risklerde artış var. Üçüncüsü kurumsal güç, kurumlardaki güç zayıfladı. Kurumsal kısım, biraz önce belirttiğim üzere yapısal kısma tekabül ediyor. Diğer ikisi esneklik kısmına tekabül ediyor. Bunları analiz edersek, “Aslında doğru. Türkiye’nin dış risklerinde bir yükseklik, artış söz konusu. Ama rating, bir seridir. Seriye bakarsınız. Seriye baktığınız zaman, geçen yılki dış risklerle bu yılki dış riskler arasında bir seviye farkı yok.
DIŞ RİSKLERDE İLAVE BOZULMA YOK, MOODY’S BU BAŞLIKTA TÜRKİYE’YE HAKSIZLIK ETTİ
Gürman Tevfik-Bir de Dünya Ticaret Örgütü yeni açıkladı. Dünyada ticaretinin bir zayıflama içinde olduğunu açıkladı.
Ökmen –Doğru. Şimdi not indirimine gelince. Dış risklerde ilave bir bozulma yok. Moody’s, burada tam anlamı ile haksızlık etmiş durumda. Burada siyasi bir gerekçe ile değil, orada tercih ettiği istatistiki bir yöntem var. Büyüme kısmına gelince evet doğru yüzde 5’in altında bir büyüme, Türkiye’nin istihdam sorununu çözmüyor. Ama birkaç yıldır da Türkiye, yüzde 5’in altında büyüyor. Hatta bu sene biraz daha da düştü. Fakat Türkiye’de iki şey var ki bunu dengeliyor. Buradan çıkacak tahribatı azaltıyor. Bunlardan bir tanesi Türkiye’nin üretim çeşitliliği, birçok ülkenin üzerinde. Gelişmiş ülkeler kıyaslanacak kadar Türkiye’nin üretim çeşitliliği var. Bir de Türkiye’nin demografik yapısı, her halükarda düşük büyümenin getirdiği zafiyetleri azaltıyor. Bir de Türkiye, küresel ticaretin düşüklüğünden etkileniyor. Oradan bir pay alıyor. Dünyada ticaret hacmi düşerken, Türkiye’nin büyümesi çok zor. Yani büyüyememesi normal olan bir şeydir. Dolayısıyla oradaki büyüme tespiti doğrudur, ama biz büyüyememekten dolayı niçin korkuyoruz. Büyüyemediği için borçlarını ödeme konusunda nakit birikimi yapamayacak diye korkuyoruz. Ama Türkiye’nin üretim çeşitliliği bu sorunu zaten yok edecek.
TÜRKİYE’NİN DÖVİZ KAZANMA KAPASİTESİNDE BOZULMA YOK
Esneklik kısmında da şöyle diyebiliriz. Biz ülkeye niye not veriyoruz? Ülkelerin döviz kazanma kapasitesini ölçüyoruz esasında. Yani bir ülkenin kapasitesinde döviz kazanma kapasitesinde bozulma yoksa o ülke, yabancı yatırımcılar o ülkede yatırım yapar. Türkiye’nin döviz kazanma kapasitesinde bir bozulma yok. Geçen yıla göre de yok. Geçen yıl yatırım yapılabiliyor diyebiliyorsak eğer bu sene de yatırım yapılabilir dememiz lazım.
YAPISAL İSTİKRAR KONUSUNDA MOODY’S’İN DEĞERLENDİRMELERİ, HARİ HARFİNE DOĞRU
Yapısal istikrar kısmına gelirsek, orada Moody’sin söylediklerinin tamamı, harfi harfine doğru. İster kızalım, isterse ne yaparsak yapalım. Orada hangi alt başlıklar var? Mesela hükümetin bütünlüğü denen bir kısım var. Hükümetin bütünlüğünü Moody’s de övmüş. Herkes de övüyor. Hükümet’in bütünlüğü devam ediyor. Hükümet’in etkinliği devam ediyor. Yasa yapma gücü devam ediyor. Ama Dünya Bankası’nın ölçtüğü bir ifade endeksi özgürlüğü var. Son derece objektif bir endekstir. O endekse baktığınız zaman 2000 yılından beri endeks, giderek düşüyor. Onun bir alt limiti var. -2.5’a yaklaşırsa kötü bir şey. +2.5’a yaklaşırsa işi bir şey var demektir. Sıfırın altına düştü. 2’lere yakın bir seviyedeydi. Şimdi eksi 1’ler seviyesinde. Rating kuruluşlarının ölçtüğü bir şey değil bu. Direkt Dünya Bankası ölçüyor. Ve Türkiye de Dünya Bankası’na data veriyor. Çıkan sonuca da razı. Burada yoruma da gerek yok. Bu endeksin düşmesi demek şu anlama gelir. Bir, Türkiye’de ifade özgürlüğü sıkıntıya düşmüş demektir. Demokrasi seviyesi, sıkıntıya düşmüş demektir. Hukukun bağımsızlığı sıkıntıya düşmüş demektir. Bütün bunların tersini söylemek de güç. Mesela şu an bakıyoruz Olağanüstü hal uygulamısına. Türkiye, OHAL’i niye getirdi? Türkiye’de bir paralel yapılanma var. Devlet yeniden yapılandırılırken paralel yapının temizlenmesi için getirildi. E bu süre bittiğine göre OHAL’in devam etmesinin bir anlamı yok. Ama Türkiye OHAL’i uzatmakta kararlı. Bunun anlamı şu. Bu 6 kuruluştan iki tanesi kaldı. Yatırım yapılabilir notunu veren. Geri kalan DBRS, S&P, Moody’s, bunlar düşürdü. Geriye Fitch ile JCR kaldı. Eğer OHAL uzatılırsa şöyle olur. Rating kuruluşları, OHAL’i demokrasiyi yıpratan bir unsur olarak görüyor. Çünkü Avrupa Parlamentosu’na verilen gerekçe şuydu: Ben, devleti FETÖ’den temizlemek için OHAL’i getirdim.
BEKLENTİYE DAYALI RATING VERİLMEZ
Kazım Kılınç-Peki bu noktada Fransa örneğini hatırlatmakta fayda var. İki kez uzatıldı terör saldırıları nedeniyle. Rating kuruluşlarının Fransa ile ilgili tutumu nasıl oldu?
Ökmen- Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in bir açıklaması oldu. Aslında rating şirketleri bugüne kadar FETÖ’nün ekonomi üzerindeki negatif etkisine dayanarak bir şey söylemiyor. Çünkü herkes şunu diyor, “Darbe girişiminin ekonomi üzerindeki siyaset üzerindeki emarelerinin hepsi bitti. Dolayısıyla Fransa’yı örnek alırsak, sanki bu darbe girişiminin etkisi devam ediyor algısı ortaya çıkar. Ama bu darbe girişiminin etkisi falan bitmiş durumda.
Bir de geleceğe yönelik öngörüler var. Moody’s geleceğe bakarak dış risklerde bir artış olacağını öngörüyor. Evet doğru. Biz de baktığımız zaman öyle görüyoruz. Ama beklentiye dayalı rating verilmez. Belki de SEC, bunun gerekçesini Moody’s’e soracak. Rating beklenti ile verilmez. Mevcut ne ise ona göre verilir. SEC uzmanları şimdi Mooy’s’e soracak. Sen hangi beklenti ile böyle bir not verdin?
ŞİRKETİN DÖVİZ KAZANMA GÜCÜ ÜLKEDEN YÜKSEK OLABİLİR Mİ?
Gürman Tevfik-Bir de Moody’s, bankaların notunu düşürdü, ama normal ticaret şirketlerinin notuna dokunmadı.
Ökmen– Orada da teknik bir hata var. Orada da metodolojik olarak bir hata var. Yani ülke notunu firmalar aşamaz. Aşsa da çok özel gerekçesi olmalı. Ülke notu düştüğü için bankaların notu da düşürüldü. Ülke notu düştü, şirketler kaldı. Şimdi hep birlikte düşünelim. Ülke notunun amacı neydi? Döviz kazanma gücüydü. Bu şu demektir. Bir Koç Grubu’nun, bir Coca Cola Grubu’nun döviz kazanma gücü hangi gerekçe ile Türk Hazinesi’nden daha yüksek olabilir? Böyle bir şey olabilir mi? Ama şu anki durum, bu. Eğer siyaset diyorsak bu. Orada niye indirmedi? Çünkü indirirse o pazarı kaybedecek.
-Bir de Moody’s’in en büyük ortağı var. Yani Warren Buffet. Ve onun da bir fonu var. Dünyanın en büyük fonlarından. Türk şirketlerindeki yatırımından çıksaydı acaba zarar mı edecekti? Onlara bu yüzden mi şu an dokunmuyor? Belki 15 gün sonra satacak ve düşürecek.
Ökmen-Bu komplo teorisi. Ben buna katılmıyorum. Ben böyle bir değerlendirme yapmıyorum. Biz böyle komplo teorileri ile konuşursak işin içinden çıkamayız.
Gürman Tevfik-Peki istatistiki tarafta neye bakıyor rating şirketleri?
Ökmen-Esneklik dediğimiz zaman, mesela parasal verilere bakıyor, ödemeler bilançosuna bakıyor, İşçi transferlerine bakıyor, ihracata, ithalata bakıyor. Onun finansman kısmına bakıyor. Gelen yatırımların portföy mi, direkt yatırım olup olmadığına bakıyor. Politika, yani yapısal istikrar kısmında da Hükümet’in bütünlüğüne bakıyor, teröre bakıyor, iç savaş olasılığına bakıyor, dışarıdaki sınır savaşlarının durumuna bakıyor, bürokrasinin kalitesine bakıyor. Mesela şu anda bürokrasinin kalitesinde bir aşağı düşüş var. Özerk kurumların kalitesinde aşağıya düşüş var. Etkinliğinde düşüş var. Devletin insan kaynağında da azalma var. Ama bir tarafta da toplumsal mutabakatta da bir artış var. Bunu da görmek lazım. Orada pozitif bir gelişme var. Birbirini dengeleyen şeyler bunlar.
HAZİNE MOODY’S’E GİDİP SORMALI
-Moody’s’infirmalara verdiği not ile ülkeye verdiği not arasında da bir çelişki var. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?
Ökmen-Hazine’nin gidip onlara sorması lazım. Mesela BDDK’ya gittiğimde onlara söyledim. Nitekim Moody’s’e sorduğumuzda şöyle bir şey demişti. Bir de default geçmişine bakıyorlar. Tansu Çiller döneminde, borcun yüzde 10’unu ödemeyeceğim demişti. Bunu gerekçe olarak öne sürüyor. Ama bizim temerrüt tanımı olarak ele aldığımız konu bu değil. Tam default şudur. Finansal olarak kilitlenme halidir. Halbuki o bir tercihli default idi. Yani anaparayı zamanında ödeyememe halidir. O zaman Türkiye ödememeyi tercih etti. Hala da var. Bunu tercihli default diyoruz. Ama temerrüt finansal gücün zayıflayıp borcun ödenememesi halidir. Bunun örnekleri var. Latin Amerika ülkelerinde oldu. Ama Türkiye’de hiç böyle bir şey olmadı.
MOODY’S’İN TÜRKİYE’NİN NOTUNU DÜŞÜRMESİ PİYASALARIN STRESİNİ ARTIRIR
Alper Nergiz-Bankalar, mesela Akbank yöneticileri, “ borçlanma maliyetlerinde de cüzi bir artış olur. 0.25 baz puan gibi sınırlı bir artış beklenebilir” dedi. Bu not düşürmeleri sizce nasıl etkileyecek fonlama maliyetlerini?
Söyleşinin devamını okumak için;
D&R’ın internet sitesinden
http://www.dr.com.tr/Dergi/Turcomoney/Kolektif/Ekonomi-Haber/Ekonomi-is-Dunyasi/urunno=0000000370911
Dijimecmua’dan (http://www.dijimecmua.com/turco-money/) okuyabilir, satın alabilir, abone olabilirsiniz
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.