Türkiye bölgesindeki jeopolitik risklere ve küresel piyasalardaki yavaşlamaya rağmen dünyada geçen yıl Çin ve Hindistan’dan sonra en büyük büyüme rakamlarından birini yakaladı.
Türkiye’de 15 Temmuz’ da yaşanan başarısız darbe girişimi sonrası başta milletimiz olmak üzere tüm partiler, sivil toplum kuruluşları, basınımız, iş dünyası, emniyet güçleri ve darbeciler dışında ki ordu mensupları, demokrasiye güçlü şekilde sahip çıktı. Yaşanan olayın uluslararası yatırımcılar üzerinde oluşturabileceği yanlış algının etkisini en aza indirebilmek için, başta Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakanımız Binali Yıldırım, Başbakan yardımcılarımız ve ekonomi bakanlarımız, yerli ve uluslararası yatırımcılarla yapılan toplantılarda sürece ilişkin bilgilendirmeler yaptı, verdikleri mesajlar ile ülkenin büyümesi ve yeni yatırımların önünü açmak için yapısal reformlara kesintisiz devam edileceği ayrıca mali disiplinden taviz verilmeyeceğini belirtti. Yine gerek Merkez Bankası’nın gerekli likiditeyi limitsiz sağlayacağını duyurması gerekse düzenleyici kurum ve kuruluşların kriz yönetimleri piyasalarda güveni hızla telkin etti. Başarısız kalkışma hareketi, milletimizin tüm katmanlarının ülkesine ve demokrasisine sahip çıkması ile kısa sürede bertaraf edildi.
Ülkemizin aldığı yaraların kısa sürede sarılmasında başta Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile devlet mekanizmasındaki tüm kurum ve kuruluşların etkin, proaktif ve özverili kriz yönetimleri büyük rol oynadı. Uluslararası yatırımcılarla toplantılar düzenlenerek sürece ilişkin bilgilendirme yapılması pozitif anlamda kırılma noktası oldu. Kriz yönetiminde, olaya hızlı reaksiyon verilmesi ve ekonomiye ait tüm mekanizmaların etkin bir şekilde çalışacağına ilişkin net mesajların verilmesi güvenin tesis edilmesinde çok önemli oldu.
ULUSLARARASI DERECELENDİRME KURULUŞU SİYASİ DAVRANDI
Normalleşme sürecinde adımlar atılırken ve makro açıdan ekonomik göstergeler pozitif seyrini korurken, ülke olarak anlaşmamız bulunmayan kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s ülke notunu, makroekonomik verileri dikkate almadan, alelacele, gerçeklikten uzak, objektif davranmadan sadece siyasi bir karar ile düşürdü. S&P kararı sonrasında ülke notuna ilişkin çeşitli spekülasyonlar yapılarak Moody’s kararının da benzer gelebileceği şeklinde yorumları yapılmıştır. Fakat Moody’s ile yapılan toplantı ve sürece ilişkin bilgilendirme sonuçlarını vererek ülke notunda herhangi bir değişikliğe gitmedi. Bu noktada olayın olası etkilerini izlemek isteyerek beklemeyi tercih eden kurum S&P ile kıyaslandığında daha tutarlı bir karar verdi. Türkiye’nin kredi notu Fitch ve Moody’s tarafından yatırım yapılabilir seviyede değerlendirilmeye devam ediyor.
EKONOMİK GÖSTERGELER OLUMLU
Makroekonomik dinamikler dikkate alındığında petrol fiyatlarındaki ciddi gerileme ve alınan yapısal tedbirlerin etkisiyle cari açık turizm gelirlerin deki azalmaya rağmen 2015 yılından bu yana son 6 yılın en düşük seviyesine geriledi. Bütçe ilk altı ayda 1.1 milyar TL fazla verdi. İhracatta yeni pazarlar ile çeşitlilik artırılmaya devam ediliyor. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 120 milyar doları aşarak güçlü seyrini koruyor. Türkiye bölgesindeki jeopolitik risklere ve küresel piyasalardaki yavaşlamaya rağmen dünyada geçen yıl Çin ve Hindistan’dan sonra en büyük büyüme rakamlarından birini yakaladı. Bu yılın İlk altı ayında da büyüme rakamları pozitif seyrini sürdürüyor. Son gelişmelerden sonra kötümser tahminlerde bile 3.5 ile 4 aralığında bir büyüme bekleniyor. Ekonomik göstergelerdeki bu olumlu tablo ve 15 Temmuz başarısız darbe girişimi öncesinden başlayan ve devam eden reform süreci uluslararası yatırımcıların ülkeye yatırım yapması açısından pozitif yansımaya devam ediyor.
İHRACAT VE TURİZM İÇİN OLUMLU ADIMLAR
Rusya ile ilişkilerin tekrar normalleşmesi için atılan adımlar; enerji, ihracat ve turizm sektörleri için olumludur. Aynı zamanda jeopolitik ve terör riskinin yüksek olduğu bölgemizdeki istikrar açısından önemli gelişmeleri beraberinde getirmesini bekliyoruz. Hem batı hem doğu hem de komşularımızla ticari ilişkilerin geliştirilmesi olumludur.
Küresel ekonomilerde özellikle gelişmiş ülke ekonomilerinde majör sorun düşük büyüme ve düşük enflasyon sarmalı olmaya devam ediyor. Sorunu çözmek için 2008 yılından itibaren devam eden parasal genişlemeye bağlı ucuz ve bol likidite politikası sürdürüldü. Buna bağlı olarak önde gelen merkez bankaları farklı araçları kullanarak ekonomik yavaşlamanın önüne geçmeye çalışıyor. Son dönemde popüler olarak negatif faiz yaklaşımı benimseniyor ve uygulanıyor. Bu durum getiri arayışında olan küresel paranın rotayı gelişmekte olan ülkelere ve tahvillere çevirmesine neden oldu. Bu gelişmelerden ülkemiz de olumlu etkileniyor.
FED FAİZLERİ ARTIRIR MI?
ABD Merkez Bankası’nın (FED) 2016 yılında 3 ile 4 adet faiz artırım beklentisi ciddi anlamda geriledi. Hatta bazı piyasa katılımcıları FED’in 2016 yılında faiz artırımı yapmasını beklemiyor. ABD ekonomisinde toparlanma sinyalleri özellikle istihdam piyasası tarafında sürmekle birlikte büyüme ve enflasyon konularında hedeflerden geri kalmaya devam ediyor. Bu bağlamda FED’in silsile halinde agresif faiz artırımı yapmasını gerektirecek bir durum bulunmuyor. 2016 yılında bir adet 25 baz puanı geçmeyecek faiz artırımı ihtimali masada bulunuyor. Olası faiz artırım durumunda kısa dönemli olarak küresel piyasalarda türbülans yaratsa da genel trend olan gelişmekte olan ülkelere devam eden fon akışı rüzgarını terse çevirmesini beklemiyor.
Parasal genişlemeye devam eden ve Euro’yu desteklemek için elinden geleni yapan Avrupa Merkez Bankası ve başkan Draghi, yavaş tüketimi benimseyen hane halkı, gerileyen petrol fiyatları ve enflasyon yaratamama sorunu nedeniyle ekonomik aktiviteyi canlandırmada yeterli olmadığını değerlendirirse bu bağlamda Eylül toplantısında ilave parasal genişleme yönünde aksiyonlar alması beklenebilir.
TÜRKİYE YOLUNA DEVAM EDİYOR.
Tüm bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye 2023 hedeflerine doğru hızla ilerliyor. Yapısal reformlar hız kesmeden sürüyor. Mega projeler bir biri ardına açılıyor. Haziran ayında İzmit Körfez Geçişi için açılan dünyanın en büyük orta açıklığa sahip dördüncü asma köprüsü Osman Gazi’den sonra, İstanbul Boğazı’nın üzerinde raylı sistem ile 10 şeride sahip bulunan dünyanın en uzun asma köprüsü Yavuz Sultan Selim Köprüsü Ağustos ayı sonunda açılmış olacak. Türkiye yoluna devam ediyor. Ülkemize hayırlı olsun. Dünyada başta petrol olmak üzere enerji fiyatlarının düşük seyrettiği, FED’ in faiz artışlarının sınırlı kaldığı ve gelişmekte olan ülkelere para akışlarının sürdüğü bir ortamda jeopolitik ve terör riskine rağmen Türkiye’nin yapısal reformlara devam ederek genç ve dinamik nüfusu ile beraber güçlü büyümesini sürdürmesini bekliyoruz. Kurban Bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım.
nergiz@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.