2014-2015 yılı sezonu öncesinde kaleme aldığım yazıda Türkiye’de profesyonel futbolun karşı karşıya olduğu ciddi iktisadi sorunların varlığına işaret etmeye çalışmıştım. Bu sorunları şu başlıklarda tartışmak mümkün:
1) Bütçe açıkları,
2) Borçlar,
3) Dış açıklar,
4) Yayın politikası.
2015-2016 yılı sezonu başlarken söz konusu sorunların çözümüne yönelik ciddi girişimlerin ortaya konulmadığınıvurgulamak kaçınılmaz. Son bir yılda, iktisadi açıdan profesyonel futbol kulüplerinin bütçe açıklarını kapatılamadı. Dolayısıyla yüksek borçluluk oranları düşürülemedi, dış açık verilmeye devam edildi. Sonuçtarekabetten uzak yayın politikasında ısrar edildi. üstelik yabancı futbolcu sayısının artırılması gibi gelişmelerle gündem oluşturularak zaman kaybedildi.
Yabancı futbolcu transferi, bütçe açıklarını daha da artıracak
Yabancı futbolcu sayısının artırılması futbol kamuoyunun iktisadi sorunlara ve futbolun yapısal dönüşümüne odaklanmasını engelledi. Bu durum, taraftarların gösterişli transferlere ilgi göstermesine neden olacak. Bu kararın iktisadi açıdan olumlu sayılabilecek önemli bir sonucu var. Yerlistatüsündeki futbolcuların yüksek bonservis bedelleri ve ücretleri düşecek. Ancak, bu durum orta-uzun vadede bütçe açıklarını ve dış açıkları daha da artırması olasılığı yüksek.
Bu çerçevede geçen yıl yayımlanan yazıda tartışmaya değer gördüğüm önerileri tekrarlamakta yarar olduğunu düşünyorum. Bunlar şu başlıklarda ifade edilmişti:
“1) ücret tavanı politikası:
özellikle ABD’de profesyonel kulüplerin giderlerini kontrol etmek ve rekabeti korumak için uygulanan ücret tavanı (salary cap) politikasının Türk futbolu açısından tartışılmasında fayda olabilir. Bu uygulama, yüksek bedellerle çok sayıda futbolcu transferine odaklanan yanlış yönetim politikalarının sınırlandırılmasında önemli bir araç olabilir.
2) Finansal borçlanmanın sınırlandırılması:
Kulüplerin yöneticilerinden ve finansal kurumlardan borç bulmalarını bir başarı olarak sunmaları futbol kamuoyunun alışkın olduğu garip bir durumdur. Koşullarının neredeyse hiç tartışılmadığı bu borçlanma yöntemlerinin üstelik de transfer için harcanması büyük bir risk yaratıyor. Bu bağlamda, kulüplerin sadece faaliyetlerinden doğan ticari borçlanma yapabilmeleri kuralı getirilmeli; kişilerden ve kurumlardan finansal borç almaları engellenmelidir.
3) Finansal fair play uygulaması:
UEFA tarafından zaten Avrupa kupalarına katılma şartı olarak uygulamaya konulan finansal fair playuygulamasının benzeri ulusal düzeyde de uygulanmalıdır. Gelir ve giderlerin ayrıntılı biçimde kurallara bağlanması, bütçe açıklarının engellenmesi vb. sınırlamalar kulüplerin orta-uzun vadede istikrarlı bir ekonomik yapıya kavuşmalarına yardımcı olacaktır.
4) Rekabetçi yayın politikası:
TFF’nun da desteğiyle kurulan rekabetten uzak yayın politikası yerine birden fazla yayıncıya imkan veren ve yayın yasaklarını minimuma indiren bir düzenlemeye ihtiyaç var. Hazırlık maçlarını dahi şifreleyerekyayınlayan mevcut anlayış terk edilirse, uzun vadede Türk futbolunun sürdürülebilir ekonomik başarısının temelleri daha kolay atılabilecek.
Son bir yılda futbolun iktisadi-yapısal sorunlarını rasyonel bir perspektifte tartışmaya yönelik gelişmelerin işaretlerini görmemekle birlikte, umarım futbol kamuoyu önümüzdeki dönemde bu tarz bir yaklaşıma yönelecek. Aksi takdirde yukarıda bahsi geçen sorunların futbolumuzda uzun vadeli bir çöküş sürecini yaratması kaçınılmaz olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.