Genç bir dehanın kurduğu Carrefour çok hızla büyüyor. Yıllar içinde devleşiyor. Cirosu çok sayıda devlet bütçesini katlıyor ve 150 milyar doları yakalıyor. Peki bu nasıl oluyor? Defforey’e soruyorum. Paris’te yemekteyiz. Defforey istiridyesini yiyor, şampanyasını yudumluyor. Bana gülümseyerek, “Profesör çocukken hiç para kazanmayı düşünmemiştim. Papaz olmak istiyordum. Zengin olmamın sırrı: hiç rekabet ortamına girmedim. Rekabetten hep kaçtım. Sıra dışı, hep farklı şeyler hayal ettim. Rekabetin hep önünde koştum.”
öğrendiklerimi okuduğum ve öğretim üyesi olduğum dünyanın en ünlü okullarına borçluyum. Ama daha fazlasını da dünyaca ünlü dolar milyarderleri iş adamı dostlarıma. 19 yıl Sakıp Sabancı ile dostluğum devam etti. Beraber sayısız televizyon programı yaptık. Sakıp Ağa neredeyse sıfırdan başladığı şirketini yıllık 10 milyar dolar ciro yapan dev bir holdinge dönüştürdü. Hikayesini beraberce 2000 yılında TGRT’de, 13 hafta boyunca “Sakıp Ağa İle Başbaşa” programında yayınladık.
Ama diğer bir dostum J. Defforey daha da büyük bir başarı yakaladı. Sıfırdan başladığı şirketinin cirosu yıllar içinde yüz elli milyar doları buldu. Defforey’in hikayesini de 2012’de Turcomoney’de yayınladım: “Sıfırdan yüz milyar dolarlık şirket nasıl kurulur?” İnternetten okuyun. İlginizi çekecektir.
(Prof. Dr. Bener Karakartal- Sıfırdan yüz milyar dolarlık şirket nasıl kurulur?- Turcomoney. Ekim 2012)
TüRKİYE HIZLA DEVLEŞEBİLİR
Fransa’nın nüfusu Türkiye’den az ama dünyanın beşinci büyük ekonomisi. Bu nasıl oluyor? Mega şirketleri sayesinde.
İkinci büyük şirketi de Carrefour. Türkiye hızla devleşebilir. Fransa’yı geçebilir. Fakat bunun için zeka ve hayal gücü lazım. Türkiye altın hazinesi üzerinde oturuyor. Bu hazinenin görülmesini engelleyenler arasında dar açıdan dünyaya bakan bir takım iktisatçıların olması elbette çok üzücü. Türkiye bazı sektörlerde birkaç sene içinde devleşebilir. Bu sektörler de Türkiye’yi dünyada ilk beşe taşıyabilir.
TüSİAD‘IN TARİHİ GöREVİ
Ege kıyılarını düşünelim. Merkeze çanakkale’yi yerleştirelim. Hayal gücünüzü çalıştırmaya hazır mısınız? Kuzey Ege’nin rüzgarlı sahillerinin dünyanın en ünlü üniversitelerinin yerleşim merkezi haline dönüştüğünü düşünebiliyor musunuz? Bu da olur mu demeyin. Olur, olur. Nasıl mı? Futbolda olduğu gibi. özal iktidara gelmeden önce kim Galatasaray’ın Avrupa’nın devlerini devirip UEFA şampiyonu olabileceğini hayal edebilirdi? Bu nasıl oldu? önce çim sahalar, güzel statlar. Sonra dünyanın en ünlü teknik direktörlerinin Türkiye’ye transferi. Dünyaca ünlü futbolcuların Türkiye’ye kiralanması. Netice Türkiye elli yılda yapamayacağını 15 yıla sığdırdı. çanakkale nasıl dünyanın en ünlü üniversite merkezlerinden birine dönüşebilir? Gayet basit: önce çok gecikmiş olan çanakkale köprüsünü bitireceksiniz. çanakkale’yi, İstanbul’a hızlı trenle bağlayacaksınız. çanakkale iki saat mesafedeki İstanbul’a, uçakla üç saat mesafedeki Avrupa’ya, otoyolla iki saat mesafedeki Türkiye’nin tatil merkezi İzmir bölgesine bağlanacak. çanakkale’de Ege sahillerinde rüya gibi beş kampüs üniversite inşa edeceksiniz. Ve bu üniversitelere parasını ödeyip dünyanın en ünlü Profesörlerini rotasyonla iki üç yıllığına transfer edeceksiniz.
Yüksek burslarla Amerika’nın, Avrupa’nın en parlak genç beyinlerini lisans, yüksek lisans, doktora için çekeceksiniz. On yıl sonra Türkiye’de akademik turizm gelirlerinin nasıl ok gibi fırladığına şahit olacaksınız. Türkiye’deki ARGE çalışmalarının Türk sanayine ve ileri teknolojisine nasıl tavan yaptırttığını hayretle izleyeceksiniz.
Türkiye’de dünya ölçeğinde mega şirketler kurulabilir mi? Türkiye’deki yabancı sermaye ve yabancı yatırımlar devleşebilir mi? Türk ihracatı iki trilyon doları yakalayabilir mi? Türkiye’de turizm, süper lüks üretim, uzay ve havacılık sanayi dünya liderleri ile rekabete girişebilir mi? Bunların hepsi olur. Nüfusu Türkiye’den daha az olan Fransa yaptı. Peki Türkiye nasıl yapar? Bu işin büyüsü nerede saklı? Lütfen Turcomoney’de yayınlanan ve internet sitesinde bulabileceğiniz “sıfırdan yüz milyar dolarlık şirket nasıl kurulur?” yazımı okuyunuz. Ve bunu dostum J. Defforey’nin adeta eğlenerek gerçekleştirdiğini görünüz. Carrefour bugün yüz milyar doları çoktan geride bıraktı. Yüz elli milyar dolarlara koşuyor. Yine internet sitesinden “Sakıp Ağa İle Başbaşa” programıma bakınız. (Sakıp Sabancı kişisel web sitesi, video albüm, “Zirvedeki Rüzgarlar”). Defforey’in Fransa’da, Sakıp Sabancı’nın Türkiye’de yaptıkları hayal gücümüzü kamçılıyor.
TüSİAD :MİSYONUNUN NE KADAR YAKININDA NE KADAR UZAĞINDA?
Gönül isterdiki Sakıp Sabancı ve Defforey örneklerini TüSİAD versin. Eğer bu örnekler TüSİAD’ın gündemini oluştursaydı Türkiye bugün çok farklı bir noktada olurdu. En azından son günlerde yaşadığımız Hükümet-TüSİAD gerginlikleri ortaya çıkmazdı. Ama böyle olmuyor. TüSİAD ne zaman konuşsa bir fırtına kopuyor. Peki bu neden böyle oluyor?
GEçMİŞE TUTSAK OLMAK
Her kurum kendi geçmişine biraz tutsaktır. Ama bu durum acaba TüSİAD için fazlasıyla mı geçerli? TüSİAD’ın asli görevi siyasi bir baskı grubu olmak mı? Sol partiler, yeşiller, çevreciler türü bir eylem grubu mu? Böyle olması mı gerekiyor?
On iki yıl Fransa’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye döndüm. önce öğrenci sonra öğretim üyesi olarak gençliğim Paris’te geçti. Bu köklü batı demokrasisinden fazlasıyla etkilenmiş olabilirim. Siyasi partilerin ,sendikaların, patron kuruluşlarının ne olduklarını, nasıl çalıştıklarını, köklü demokrasilerde bu kurumların hangi misyonlara sahip çıktıklarını görerek ve yaşayarak öğrendim.
Türkiye’ye dönünce TüSİAD’ın iki kurucu ‘’babası’’, Nejat F.Eczacıbaşı ve Sakıp Sabancı cömertçe sponsorum oldular ve dostça evlerini bana açtılar. Batılı devlet adamı misafirlerimi onların parasıyla davet edip, onların evlerinde ağırladım. Gerek Nejat Bey’in, gerek Sakıp Bey’in ortak iki özellikleri vardı: Birincisi Türkiye’de milli bir ekonominin kurulması. İkincisi: Girişimci aşkı. İkisi de birer dahi işadamı ve dahi girişimcilerdi. Onların çizdiği bu yol olmasaydı Türk ekonomisi belki de bugün imrenilen noktaya gelmeyecekti.
Bugün artık bu kurucu liderlerin çocukları işbaşında: TüSİAD’ın patronları artık onlar. Bu yeni nesil için TüSİAD’ın misyonu ne olmalı? Ben babalarının çok yakınında bulunduğum için çok iyi biliyorum. Hedef artık sıfırdan on milyar dolarlık şirketlere gelmek değil, yüz milyar dolarlık şirketlere gelmek. Nüfusu bizden az olan Fransa’da lider iş adamı sıfırdan başlayıp bugün yüz elli milyar dolar ciro yapan bir büyüklüğe ulaştı. Türkiye’de bu neden olmasın?
Ben bir şeyden eminim: Bugünkü TüSİAD vizyonunda mega şirketler, mega projeler, mega işbirlikleri olsaydı Türkiye’yi peşine takardı. Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın TüSİAD eleştirisi hiç olmayacağı gibi, belki eleştiri yerini alkışa bırakırdı.
Yorum
Prof. Dr. Bener
Karakarta
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.