-TBMM Başkanlığı’na “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” iktidar partisinden çok sayıda milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Aynı hızla Komisyondan geçti, Şubat ayı içinde yasalaşarak yürürlüğe girmesi bekleniyor.
-Ben bu yazıda daha çok vergi affına ya da yapılandırmaya yönelik kamuoyunda oluşan tepkilere kulak kabartmaya çalışacağım. Bu paket vergi affı sayılır mı? Vergisini ödemekte güçlük çekenler ne yapsın, onlara bir şans daha verilmesin mi? gibi sorulardan çok “Peki ya her daim vergisini ödeyen yükümlülüklerini vaktinde yerine getirenlerin durumu ne olacak? sorusuna eğilmek istiyorum. Af teklifinin kapsamı oldukça geniş. Bu ayrı bir yazı konusu.
-Son 15 yılda matrah artımı getiren yasaları bir tabloda dikkatlerinize sunuyorum. Hiç beyanname vermeden, sadece çıkarılan matrah aflarından yararlanarak ve oldukça makul tutarlar ödeyerek sıfır vergi riski ile 2006’dan bugüne gelebilirdiniz. Geçen 15 yıl boyunca sadece 2010 yılına bir vergi affı denk gelememiş. 2013’ten beri ise hemen hemen her yıla iki kere af imkânı getirilmiş.
-Beyannamelerini günü gününe verip vergilerini ödeyen, tüm vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükelleflerin serzenişine hak vermemek imkânsız. Böyle vergi mükelleflerine “uyumlu mükellef” diyoruz. Her yeni vergi affında sayıları azalan uyumlu mükellefler için vergi sistemimizin artık esaslı bir avantaj sunması gerekiyor. Zira, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat oranlarında 2006’dan beri kararlı bir düşüş gözleniyor.
-Uyumlu mükellefler ne olacak? Böylesine yüksek bir enflasyonist ortamda, tüm varlık ve emtia fiyatlarının kat be kat değer kazandığı bir dünyada elindeki nakdi gayrimenkule, otomobile, mamul ve hammadde stokuna yatırmayıp vergi ve SGK primlerini ödemeyi tercih etmiş olan mükelleflerin ödülü nedir? Mali yönetimimiz vergiye uyumlu mükellef grubunu ödüllendirmekte öteden beri maalesef oldukça sakınımlı bir tutum sergiliyor.
-6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna 1996 yılında 4179 sayılı Kanunla eklenen Ek 1 inci maddenin başlığı “Erken Ödemede İndirim”dir. Buna göre, kamu alacağının kanuni ödeme süresinden önce ödenmesinde, her gün için aylık % 4 oranında indirim uygulanır. Cumhurbaşkanı (eskiden Bakanlar Kurulu); bu oranı yasadaki limitler çerçevesinde yeniden tespit etmeye yetkilidir.
-Kanun maddesinin ilk uygulama yılında, 1997’de, bu oran Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfırlandı ve uygulama fiilen sonlandırıldı. Ek 1’inci madde hala yürürlükte olmasına rağmen, başkaca kararname çıkarılmadığı için bu indirim uygulanamıyor. 2017 yılında yapılan bir düzenleme ile “Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi” getirildi. Düzenleme ile vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükelleflere, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlandı.
-Vergi sistemimizin bir parçası haline dönüşen kamu alacaklarının yapılandırılması ve vergi affı uygulamaları toplumun vergi rızasını bozuyor, tahakkuk eden vergilerin dahi tahsil kabiliyetini düşürüyor. Maalesef vergi afları, bağımlılığa dönüştü.. Vatandaş talep ediyor, devlet de giderek artan sıklıkta bu talebi karşılıyor. Bir mali kural getirilip uygulanamadıkça bu durum devam edecek gibi görünüyor.
-Vatandaşın vergiye gönüllü uyumunu artıracak, hatta erken ödemeyi teşvik edecek düzenlemelerin sayısını artırmak, bu teşviklerin kullanım şartlarını kolaylaştırmak, sistemi basitleştirmek ve anlaşılır kılmak, mali yönetimin mükellefe güvenini artırmak hızlı ve etkili sonuçlar verebilir. Bu bağımlılığı azaltmayı uyumlu mükellef olmayı özendirerek, daha fazla ve daha net ödüllendirerek başarabilmemiz mümkün görünüyor.
Ocak ayındaki yazımın başlığı “Vergi affı çıkarılır mı, yeni vergiler gelir mi?” idi. Henüz ay bitmeden, TBMM Başkanlığı’na “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” iktidar partisinden çok sayıda milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Aynı hızla Komisyondan geçti, Şubat ayı içinde yasalaşarak yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Af teklifinin kapsamı oldukça geniş. Bu ayrı bir yazı konusu. Ben bu yazıda daha çok vergi affına ya da yapılandırmaya yönelik kamuoyunda oluşan tepkilere kulak kabartmaya çalışacağım. Bu paket vergi affı sayılır mı? Vergisini ödemekte güçlük çekenler ne yapsın, onlara bir şans daha verilmesin mi? gibi sorulardan çok “Peki ya her daim vergisini ödeyen yükümlülüklerini vaktinde yerine getirenlerin durumu ne olacak? sorusuna eğilmek istiyorum.
2013’TEN BERİ HER YILA İKİ KERE AF İMKANI GETİRİLMİŞ
Artık hepimizin malumu olduğu gibi son yıllarda vergi aflarının sayısı ivmelenerek artıyor. Her yeni af ya da ödeme kolaylığı düzenlemesi ile bir sonra çıkarılan düzenleme arasındaki zaman giderek kısalıyor. Üstelik sıkça çıkarılan düzenlemelerin vergi tahsilatına etkisi de giderek azalıyor. Bu konuyu bir önceki yazımda rakamlarla irdelemiştim[i]
Bu defa, 15 yılda matrah artımı getiren yasaları bir tabloda dikkatlerinize sunuyorum. Hiç beyanname vermeden, sadece çıkarılan matrah aflarından yararlanarak ve oldukça makul tutarlar ödeyerek sıfır vergi riski ile 2006’dan bugüne gelebilirdiniz. Geçen 15 yıl boyunca sadece 2010 yılına bir vergi affı denk gelememiş. 2013’ten beri ise hemen hemen her yıla iki kere af imkânı getirilmiş.
UYUMLU MÜKELLEFLER İÇİN VERGİ SİSTEMİNİN ESASLI BİR AVANTAJ SUNMASI GEREKİYOR
Böyle bir tabloda, beyannamelerini günü gününe verip vergilerini ödeyen, tüm vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükelleflerin serzenişine hak vermemek imkânsız. Böyle vergi mükelleflerine “uyumlu mükellef” diyoruz. Her yeni vergi affında sayıları azalan uyumlu mükellefler için vergi sistemimizin artık esaslı bir avantaj sunması gerekiyor. Zira, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat oranlarında 2006’dan beri kararlı bir düşüş gözleniyor[ii]. Vergi dairelerinin en önemli performans ölçütü olarak kabul edilen bu oran toplam vergi tahsilat rakamının toplam vergi tahakkuk rakamına bölünmesiyle elde ediliyor.
Grafikte görüldüğü gibi, vergi tahsilat oranı 2006’da %92 iken 2021’de %80 seviyesine kadar gerilemiş durumda. Bu tablonun çok sayıda finansal, ekonomik ve vergi yönetiminden kaynaklanan nedenleri olabilir. Ancak artık sistemin bir parçası haline gelmiş olan borç yapılandırmaları ve vergi aflarının mükellefler üzerindeki psikolojik etkilerini de göz ardı edemeyiz.
Bu durumda, yazımızın başlığına dönelim. Peki ya uyumlu mükellefler ne olacak? Böylesine yüksek bir enflasyonist ortamda, tüm varlık ve emtia fiyatlarının kat be kat değer kazandığı bir dünyada elindeki nakdi gayrimenkule, otomobile, mamul ve hammadde stokuna yatırmayıp vergi ve SGK primlerini ödemeyi tercih etmiş olan mükelleflerin ödülü nedir?
Mali yönetimimiz vergiye uyumlu mükellef grubunu ödüllendirmekte öteden beri maalesef oldukça sakınımlı bir tutum sergiliyor.
UYGULANAMAYAN “ERKEN ÖDEMEDE İNDİRİM” HÜKMÜ
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna 1996 yılında 4179 sayılı Kanunla eklenen Ek 1 inci maddenin başlığı “Erken Ödemede İndirim”dir. Buna göre, kamu alacağının kanuni ödeme süresinden önce ödenmesinde, her gün için aylık % 4 oranında indirim uygulanır. Cumhurbaşkanı (eskiden Bakanlar Kurulu); bu oranı yasadaki limitler çerçevesinde yeniden tespit etmeye yetkilidir.
Henüz kanun maddesinin ilk uygulama yılında, 1997’de, bu oran Bakanlar Kurulu Kararı ile sıfırlandı ve uygulama fiilen sonlandırıldı[iii]. Ek 1’inci madde hala yürürlükte olmasına rağmen, başkaca kararname çıkarılmadığı için bu indirim uygulanamıyor.
VERGİYE UYUMLU MÜKELLEFLERE VERGİ İNDİRİMİ
2017 yılında yapılan bir düzenleme ile[iv], “Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi” getirildi. Düzenleme ile vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükelleflere, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’i kadar bir tutarın ödenecek vergiden indirimi olanağı sağlandı. Örneğin, uyumluluk şartlarını yerine getirebilen bir kurumlar vergisi mükellefi dönem kazancı üzerinden %20 yerine-%5’lik indirimle- %19 oranında vergi ödeyecektir. Hesaplanan indirim tutarı, her şart ve takdirde, 2023 için, 4,4 milyon Türk lirasından fazla olamayacaktır.
İyi niyetle getirilen bu uygulamanın başlangıcında dahi mali yönetimin mükellefe bir hak tanırken ortaya çıkan ihtiyatlı yaklaşımı egemen oldu. Uygulamaya, 2018 takvim yılı başı itibariyle başlanmıştı. Oysa yayımı tarihinde yürürlük sağlanarak 2016 beyannamelerine de uygulanabilirdi. Yani uyumlu mükellefler bu imkândan yararlanabilmek için de fazladan bir yıl beklemiş oldular.
Vergi indiriminden ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile bazı sektörlerde faaliyet gösterenler hariç kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabiliyor. Beyanname veren tüm gelir vergisi mükellefleri yararlanamıyor. Sadece kira beyannamesi verenler, ücret, menkul kıymet geliri beyan edenler ya da gayrimenkul satışından elde ettiği geliri beyan edenler uygulamanın kapsamı dışındalar. Oysa bu uygulamanın kapsamı dışında bırakılan beyannameli mükelleflerin de gönüllü uyumunun teşvik edilmesine ihtiyacımız var.
VERGİ İNDİRİMİNDEN YARARLANABİLMEK İÇİN ARANAN KOŞULLAR
Uygulama koşulları, mükellefler açısından indirime hak kazanmayı uzun bir sürece bağlarken, bu hakkı kaybı oldukça kolay ve hızlı olabiliyor. Vergi indiriminden yararlanabilmek için şu koşulların tümünün gerçekleşmiş olması gerekiyor:
Uygulama koşullarındaki zorluk ve belirsizlikler nedeniyle, madde yayım tarihinden sonra iki kere değiştirilmesine rağmen birçok noktada tartışmalar devam ediyor. Bu durum, vergi ödevlerini örnek gösterilecek derecede titizlikle yerine getiren çok sayıda kurum ve kuruluşun bu ödülü almakta tereddüt göstermesine ya da alamamasına neden oluyor. Örneğin, indirim tutarındaki parasal üst limit birçok büyük ölçekli firma için bu teşviki devre dışı bırakıyor. Öte yandan, vergi incelemelerinde yapılacak önemsiz tutardaki bir tarhiyat dahi şirketlerin bu indirimi kazanmasına engel olabildiği gibi geçmişte kullanılan indirimin geri alınması riskini de beraberinde getiriyor. Her ne kadar yapılan ikmalen, resen ve idarece tarhiyatların indirimin hesaplanacağı gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken süreden önce kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması halinde vergi indiriminden yararlanılması mümkün gibi görünse de uygulamada bu mümkün değil. Zira bu kadar kısa süre içinde kesinleşmiş yargı kararına ulaşabilmek veya uzlaşmada tarhiyatın tamamen kaldırılabilmesini sağlamak pratikte olası görünmüyor.
Uygulamada pek çok soru işaretini beraberinde getiren ve fiili imkansızlıklar sebebiyle neredeyse uygulanamaz hale gelen vergiye uyumlu mükellef indiriminden, aftan yararlanılması veya yararlanılacak olması halinde de yararlanılamıyor.
UYUMLU MÜKELLEFLERE MATRAH ARTIRIMI TEŞVİKİ
27.1.2023 tarihinde TBMM’ne getirilen teklifin “Matrah ve Vergi Artırımı” başlıklı 5. Maddesinin (ç) bendi uyarınca, madde hükmüne göre artırılan matrahlar, %20 oranında vergilendirilir. Ancak belli koşulları taşıyan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin artırılan matrahları %15 oranında vergilendirilir. Bu koşullar şunlardır:
Dikkat edilirse yukarıda yapılan tanımlama GVK Mükerrer 121’inci maddede yazılı olandan daha basit ve pratik bir uyumlu mükellef profili sunuyor. Aynı zamanda, ödenecek vergide sağlanacak indirim de %5 yerine %25’lik bir oranı ifade ediyor.
İronik olan taraf ise, vergi ödevlerine dikkat eden uyumlu mükelleflerin de vergi ödevlerini ihmal eden diğer mükellefler gibi vergi incelemelerine karşı koruma kalkanı edinmeye teşvik edilmesidir.
SONUÇ…
Ülkemizde beyan esasında doğrudan vergileme yoluyla toplanan gelirler, OECD ortalamalarının oldukça altındadır. ÖTV ve KDV gibi harcama vergileri ile stopaj yoluyla toplanan vergiler, kamu gelirlerinin omurgasını oluşturuyor. Artık vergi sistemimizin bir parçası haline dönüşen kamu alacaklarının yapılandırılması ve vergi affı uygulamaları toplumun vergi rızasını bozuyor, tahakkuk eden vergilerin dahi tahsil kabiliyetini düşürüyor. Maalesef vergi afları, bağımlılığa dönüştü.. Vatandaş talep ediyor, devlet de giderek artan sıklıkta bu talebi karşılıyor. Bir mali kural getirilip uygulanamadıkça bu durum devam edecek gibi görünüyor.
Alternatif olarak, vatandaşın vergiye gönüllü uyumunu artıracak, hatta erken ödemeyi teşvik edecek düzenlemelerin sayısını artırmak, bu teşviklerin kullanım şartlarını kolaylaştırmak, sistemi basitleştirmek ve anlaşılır kılmak, mali yönetimin mükellefe güvenini artırmak hızlı ve etkili sonuçlar verebilir. Bu bağımlılığı azaltmayı uyumlu mükellef olmayı özendirerek, daha fazla ve daha net ödüllendirerek başarabilmemiz mümkün görünüyor.
[i] “Vergi affı çıkarılır mı, yeni vergiler gelir mi?” Ahmet Cangöz, https://www.turcomoney.com/vergi-affi-cikarilir-mi-yeni-vergiler-gelir-mi.html
[ii] Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilat Oranları (1970-2021) https://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/user_upload/VI/GBG/Tablo_17.xls.htm
[iii] Kanuni Ödeme Süresinden Önce Ödenen Amme Alacağı için Uygulanan Erken Ödeme İndirimi Oranları Hakkında Karar (97/9942)
[iv] 08.03.2017 tarih ve 30001 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanan 6824 sayılı Kanun ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (“GVK”)’nun mülga mükerrer 121. Maddesinin yeniden düzenlenmesi
Ahmet Cangöz
Grant Thornton Türkiye Ortağı
cangoz@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.