Özellikle offshore ülkelerde kağıt üzerinde kurulan paravan şirketler, büyük vergi kaybına neden oluyor. Ülkeler, bu duruma artık son vermek için çözüm yolları arıyor. OECD tarafından 2014 yılında oluşturulan “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Otomatik Bilgi Değişimi Standardı (CRS)”, bu konuda atılan çok önemli bir adım niteliğinde.
Özellikle 2008 finansal krizinin yarattığı tahribatı gidermeye çalışan ülkelerin dikkatinin yoğunlaştığı önemli alanlardan birisi vatandaşlarının kendi ülkeleri dışında bulunan varlıkları oldu. Ekonomisi küçülen, kemer sıkma politikaları uygulayan, işsizlik oranları yükselen bir çok ülke bu olumsuzlukların önüne geçmek için vatandaşlarının yurt dışında bulunan varlıklarını ülkelerine çekmenin veya bunu yapamadıkları durumlarda bu varlıklar üzerinden vergi almanın yollarını aramaya başladı.
Bu çabaların ilk ve en önemli adımlarından birisi ABD tarafından 2009 yılında yapılan FATCA düzenlemesi oldu. Bu düzenleme temel olarak ABD dışındaki finansal kuruluşlara, müşterileri arasında bulunan ABD kökenli kişiler ile bunların hesaplarını ABD’nin gelir idaresi kurumu olan IRS’e bildirme zorunluluğu getiriyor. Bu düzenlemenin ABD vatandaşları, ABD şirketleri, ABD’lilerin ortağı oldukları şirketleri, yeşil kart sahipleri gibi ABD kökenli gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışındaki bankalardaki hesapları aracılığıyla elde ettikleri gelirlerini saklamalarının ve bu yolla vergi kaçakçılığının önlenmesi amacıyla yapıldığı ifade ediliyor. Daha sonra yine benzer amaçlarla dünya ülkelerinin gözü bu kez vergi cennetleri olarak da bilinen offshore ülkelere veya merkezlere yöneldi. Vergilerin hiç olmadığı veya çok düşük olduğu ülke ya da bölgeler olarak ifade edilen offshore merkezlerin vergi kaçırmak ve kara para aklama gibi amaçlar için sıkça kullanıldığı geçmiş dönemlerden beri biliniyordu. Bu bağlamda kişi veya şirketler, offshore ülkelerde kağıt üzerinde paravan şirketler kuruyorlar. Gerçekte ise bu şirketleri kendi ülkelerinden yönetiyorlar. Fakat bu şirketleri offshore merkezlerde gösterdikleri için asıl faaliyet gösterdikleri ülkelerde vergi ödemekten kurtulmuş oluyorlar.
VERGİ ALMANIN YENİ YOLLARI ARANIYOR
Fakat WikiLeaks, Panama Papers gibi skandallar ile bir çok siyasinin ve iş adamının buralardaki servetlerinin ortaya dökülmesi, dikkatleri bu alana daha güçlü bir şekilde yöneltti. Bir çok ülke bu merkezlerde bulunan vatandaşlarının varlıklarından vergi almanın yollarını aramaya ve yeni düzenlemeler yaparak ek vergiler koymaya başladı. Bunun yanı sıra geçmişten beri uygulanan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları giderek arttı. Bir çok vergi cenneti ülke, diğer ülkelerle çifte vergilendirme ve tam bilgi değişimini içeren anlaşmalar imzalamak durumunda kaldı.
Bu konuda görülen gelişmelerden birisi de son yıllarda artan “varlık barışı” düzenlemeleri. Bu düzenlemelerde ülkeler vatandaşlarının yurtdışında bulunan fonlarını ülkelerine getirmeleri durumunda ya çok düşük vergi almak, ya hiç almamak ve bu paraların kaynağına ilişkin araştırma-soruşturma yapmamak taahhüdünde bulunuyor. Bu şekilde bu paraları ülkelerine çekerek üretim ve istihdama katkı sağlamak, cari açığın düşürülmesi ve milli gelirde artış hedefleniyor. Ülkemizde de son dönemlerde çeşitli varlık barışı düzenlemeleri yapıldı.
OECD ÜLKELERİ, KARŞILIKLI BİLGİ PAYLAŞMAYA BAŞLIYOR
Bu yöndeki son ve önemli adımlardan birisi de Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından 2014 yılında oluşturulan “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Otomatik Bilgi Değişimi Standardı (CRS)”dır. Ülkemizin de üye olduğu OECD’nin bu global düzenlemesi vergiye tabi gelirleri kayıt altına almak ve vergi kaçakçılığı ile mücadele etmek amacıyla finansal hesap bilgilerinin ülkeler arasında karşılıklı paylaşımını öngörüyor. Düzenleme, finansal kuruluşlara müşterilerinin vergi mukimi oldukları ülkeleri tespit etme ve raporlama yükümlülükleri getiriyor. 100’den fazla ülke bu kapsamda karşılıklı bilgi değişimi yapacağını taahhüt etmiş durumda. CRS’ye uyumlu olduğunu taahhüt eden ülkelerden bir kısmı ilk raporlamalarını 2017 yılında yapacaklar.
TÜRKİYE, UYUM SÜRECİ 2017’DE BAŞLIYOR
Türkiye ise standartlara uyumluluk sürecine 2017 yılında başlayacağını ve 2018 yılında da raporlama yapacağını tahahhüt etmişti. Bu bağlamda Maliye Bakanlığı tarafından Haziran sonunda gönderilen bir yazıyla tüm finansal kurumların CRS raporlaması kapsamında yabancı ülke mukimi müşterilerini Temmuz ayından itibaren tespit etmeye başlayabileceklerini belirtildi. Bu kapsamdaki müşterilerin tespiti ve raporlama için yayınladığı bir klavuzu da tüm finansal kurumların kullanımına açtı. Bu kılavuza göre yabancı ülke mukimi müşteriler tespit edilecek ve Maliye Bakanlığı’na raporlanacak. Maliye Bakanlığı tarafından da ilgili ülkelerle bu bilgiler paylaşılacak. Bakanlık yabancı ülke mukimi müşterilerin bilgilerini ilgili ülkelere gönderirken, diğer ülkeler de o ülkedeki Türk vatandaşlarına ve işlemlerine ilişkin bilgileri Türkiye’ye raporlayacaklar.
CRS kapsamında yapılacak raporlamalarda yer alacak müşterilerin tespitlerine 1 Temmuz 2017 itibarıyla başlanması gerekiyor. Bununla birlikte yazı yeni yayınlandığı ve finansal kurumlar henüz gerekli hazırlıkları yapamadığı için düzenlemeye uyum için zaman gerekiyor. Finansal kurumlar tarafından Maliye Bakanlığı’na ilk raporlama ise 30 Haziran 2018 tarihinde olacak. Sonraki yıllarda ise bildirimi zorunlu hesaplara ilişkin bilgiler her yıl Mayıs ayı sonuna kadar elektronik ortamda Maliye Bakanlığı’na gönderilecek.
DÜNYA ŞEFFAFLAŞIYOR MU?
Görüldüğü gibi özellikle vergi alanında ülkeler arasında bilgi değişimini artırmayı ve böylece vergi kaçırmanın önüne geçmeyi hedefleyen global düzenlemeler artıyor. Kişiler, kurumlar ve finansal kuruluşlar kendi ülkelerindeki yasalar ve düzenlemelere uymanın yanı sıra bu global düzenlemelere de uygun hareket etmek durumunda kalıyor. Başta bankalar olmak üzere finansal kuruluşlara bu süreçte önemli yükümlülükleri geliyor.
Bütün bu düzenlemeler ve gelişmeler dünyanın daha şeffaf hale gelmesine katkı sağlıyor. Dünya ekonomisinin geçmiş dönemlerindeki en önemli yapı taşlarından olan gizlilik yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Gizlilikleriyle meşhur İsviçre gibi ülkeler ve bazı offshore merkezler giderek bu özelliklerini kaybediyor. Bu şekilde gizlilik esasının yerini şeffaflık alıyor. Tabii ki bu alanda daha yolun başındayız ve alınacak çok mesafe var. Fakat bu düzenlemeler ile önemli adımlar atıldığını da ifade etmek yanlış olmayacak.
DENGELİ GELİR DAĞILIMI İÇİN ŞEFFAFLIK ŞART
Dünyadaki gelir adaletsizliğinin azalması, elde edilen gelirlerin daha dengeli dağılımı, refahın artması ve şiddetin azalması için şeffaflık büyük önem taşıyor. Bunun yolu da ülkelerin işbirliği içinde ve birlikte hareket etmesinden geçiyor. FATCA, CRS gibi düzenlemeler de bu süreçte önemli bir rol oynuyor. Gelecek dönemlerde daha da artması beklenen bu tür düzenlemelere uyum sağlamak için başta bankalar olmak üzere tüm finansal kurumların geniş katılımlı bir uyum programı hazırlamaları ve uygulamaları gerekiyor.
Gürdoğan Yurtsever
yurtsever@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.