*Virüse karşı geliştirilecek aşının belli bir zaman alacak olması, küresel ekonomiye olan etkilerin de fazla olmasına sebep verebilir. Ons fiyatının 1630 üzerinde kalması durumunda 1680 ve 1710 dirençleri gündeme gelebilir.
*Piyasalar için Mart ayında FED’in Korona virüsünün negatif etkileri sonrası nasıl bir tavır alacağı önemli olacak. Faiz indirimlerine ara veren FED’in piyasalardaki türbülans sonrası faizleri indirmeye devam edebileceği yönünde bir sinyal vermesi piyasalardaki çalkantının durulmasını sağlayacaktır.
*Yurtdışı piyasaların ana gündemi koronavirüs olmaya devam edecek. Yayılmaya devam eden virüse yönelik bir aşı geliştirilmedikçe ya da etkili bir ilaç bulunmadıkça piyasalardaki dalgalanma ve türbülansın Mart ayında da devam edebilir.
*Bir ilaç ya da aşı bulunması durumunda yurtdışı piyasalardaki riskten kaçışın sonlanarak piyasalarda hızlı bir toparlanma oluşması beklenmektedir. Virüsün gelişmiş ülkelere de yayılması ve ölümlerin artması durumunda piyasalarda yaşanan satışların global büyüme endişeleriyle güçlenerek devam etmesi beklenir.
*Mart ayında yurtiçinde ana gündem İdlip bölgesinde yaşanan gelişmeler ve jeopolitik riskler olmaya devam edecek. İdlip’deki gerginliğin çözümü konusunda Rusya ve taraflar ile bir anlaşma sağlanması durumunda yurtiçi piyasaların hızlı bir şekilde toparlanabilir.
*Global riskten kaçınma eğilimi devam etse de jeopolitik risklerin gündemden düşmesi durumunda başta BIST olmak üzere TL varlıkların pozitif ayrışma göstermesi bekleniyor. Aksine sorunun çözülememesi ve gerginliğin artması durumunda BIST’te satış baskısının ve TL varlıklardaki negatif ayrışmanın devam etmesi bekleniyor.
*Şubat ayı son haftasında ABD borsaları tarihi zirve seviyelerinden yüzde 10 üzerinde sert düşüş gerçekleştirirken, Mart ayında dalgalanma ve satış baskısı devam etse de sert düşüş sonrası başta ABD borsaları olmak üzere yurtdışı borsalarda beklentilerin daha da kötüleşmemesi durumunda tepki alımları oluşması bekleniyor. Ancak virüsün yayılma hızı yavaşlamadıkça borsalarda oluşan tepki yükselişlerinin tekrar satış fırsatı olarak kullanılması bekleniyor.
*TCMB Şubat toplantısında piyasa ortalama beklentisi olan 25 baz puan üzerinde 50 baz puanlık indirim yaparak haftalık repo faiz oranını yüzde 10,75’e indirdi. Bu faiz indirimiyle birlikte Temmuz 2019’dan beri TCMB toplam 1325 baz puan, yılbaşından beri ise 125 baz puana faiz indirmiş oldu. PPK toplantı özetindeki ifadeler büyük oranda korunurken, bazı değişikler göze çarpıyor.
*Koronovirüsün oldukça hızlı yayılması küresel çapta ekonomiyi etkileyebileceğinden altın ve dolara alımları artırabilir. Ayrıca TCMB’nin faiz indirimine devam etmesi de TL üzerinde negatif bir baskıya sebep olacaktır. Dolar/TL’de yükselişin devam etmesi halinde 6.22 ve 6.35 direnç bölgeleri olarak izlenebilir. Geri çekilme halinde ise 6.05 ve 5.95 alımların artabileceği destek bölgeleri olarak dikkat çekiyor.
Çin’de ortaya çıkan koronavirüsü birçok ülkeye hızla yayılırken global riskten kaçış yaşanmaya başladı. Virüs tehdidinin başta Çin olmak üzere global büyümeye sekte vuracağı beklentileriyle piyasalarda sert satışlar yaşanırken, güvenli liman olarak görülen altın ve ABD tahvil faizlerine olan talep güçlendi.
Riskten kaçışla birlikte güvenli liman olarak görülen ABD 10 yıllık tahvil faizleri 1960’lı yıllardan beri en düşük seviyesi olan 1,30’lara kadar gerilerken, Altın fiyatları ise 2013’den beri en yüksek seviyesi olan 1.689 dolar seviyesini test etti.
Virüsün özellikle İtalya ile birlikte Avrupa’ya sıçraması piyasalarda satışları tetikleyen ana etken oldu. Yurtiçi piyasalar jeopolitik risklerin yükselmesiyle birlikte Şubat ayında negatif ayrıştı.
Suriye’nin İdlip bölgesinde yaşanan gerilim ve çatışma riskinin yükselmesi, BIST ve TL varlıklarda güçlü satışların yaşanmasına neden oldu. Global riskten kaçışın da etkisiyle BIST majör borsalar içinde Şubat ayında en kötü performansı gösteren borsalardan biri oldu.
BIST-100 endeksi Şubat ayında yüzde 5 üzeri değer kaybı ile ayı kapatmaya hazırlanırken, bankacılık endeksi negatif ayrışarak yüzde 10 üzeri değer kaybına uğradı. Bankaların aldığı komisyon ve ücretlere ilişkin yapılan düzenleme sonrası bankaların karlılıklarında düşüş yaşanacağı beklentisi bankacılık endeksi hisselerinin negatif ayrışmasında ve BIST’in kötü performans göstermesinde etkili oldu.
DXY dolar endeksi riskten kaçışla birlikte 100 seviyelerine yaklaşırken, TL hem EM para birimlerindeki değer kaybı hem de jeopolitik risklerin etkisiyle Şubat ayında yüzde 2’ye yaklaşan değer kaybı yaşadı.
TL ŞUBAT AYINDA EM PARA BİRİMLERİ İÇİNDE SINIRLI NEGATİF AYRIŞTI
TL şubat ayında EM para birimleri içinde sınırlı negatif ayrışırken, TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesi de değer kayıplarında etkili oldu. Ancak virüs tehdidiyle birlikte petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşler, artan jeopolitik risklere rağmen TL’nin daha güçlü değer kaybetmesinin önünde emniyet supabı oldu.
Türkiye CDS’leri Ocak ayında 240 seviyesi altını görmesine karşın jeopolitik risklerle birlikte tekrar 300 seviyesi üzerine yükseldi. CDS’lerdeki hızlı yükseliş TL varlıklara yönelik risk algısının tekrar güçlendiğine işaret ediyor.
Zaten yabancıların Şubat ayında BIST’te ve yurtiçi tahvillerde güçlü satış yaptıklarını gördük. TCMB verilerine göre yabancılar 21 Şubat itibarıyla BIST’te son bir ayda 869 mn dolar net satış yaparken, Tahvil tarafında 1,606 milyar dolarlık satış yaptı.
FİTCH TÜRKİYE’NİN KREDİ NOTUNU VE GÖRÜNÜMÜNÜ TEYİT ETTİ
Fitch Şubat ayındaki gözden geçirmesinde Türkiye’nin “BB-“olan ve görünümünü “durağan” olan kredi notunu teyit etti: Fitch ekonomik büyümenin güçlü bir şekilde toparlandığı, enflasyonun geçen yılın başında gördüğü yüzde 20 seviyelerinden düştüğü, cari açığın iyileşme gösterdiği ve dış risklerin hala yüksek seviyelerde olmasına rağmen azaldığı yorumunu yaptı.
FED’in toplantı tutanakları mevcut para politikası duruşunun bir süre daha devam edeceğine işaret ederken, ikinci çeyrekten itibaren tahvil alımlarının azaltılmasının beklendiğine işaret etti. Tutanaklarda Korona virüsün yol açtığı belirsizliklerin izlendiği belirtildi.
FED’in faiz indirimlerine ara vermesi ve toplantı sonrası 2020 yılı için faiz indirimleri beklentileri ortadan kalkmıştı. Ancak, Çin’deki virüsün birçok ülkeye yayılması ve piyasalarda yaşanan riskten kaçış sonrası 2020 yılı için faiz indirim beklentileri tekrar güçlendi.
FED’den bu beklentileri destekleyecek açıklamalar gelmesi piyasalarda yaşanan türbülansın zayıflamasına katkı sağlayarak, toparlanmayı beraberinde getirebilir. Ancak, Mart ayı toplantısında FED’in mevcut konumunu koruması ve faiz indirimleri olabileceği yönünde bir sinyal vermemesi durumunda piyasalarda yaşanan virüs paniği ve riskten kaçış devam edebilir.
TCMB Şubat toplantısında piyasa ortalama beklentisi olan 25 baz puan üzerinde 50 baz puanlık indirim yaparak haftalık repo faiz oranını yüzde 10,75’e indirdi. Bu faiz indirimiyle birlikte Temmuz 2019’dan beri TCMB toplam 1325 baz puan, yılbaşından beri ise 125 baz puana faiz indirmiş oldu. PPK toplantı özetindeki ifadeler büyük oranda korunurken, bazı değişikler göze çarpıyor.
TCMB “ENFLASYON GÖRÜNÜMÜNDE İYİLEŞME VE BEKLENTİLERDE DÜŞÜŞ” İFADESİNİ METİNDEN ÇIKARDI
TCMB “enflasyon görünümünde iyileşmenin devam ettiği ve enflasyon beklentilerinde genele yayılan bir düşüş olduğu” yönündeki ifadeyi PPK metninden çıkarırken, enflasyondaki seyrin yıl sonu tahminiyle uyumlu ilerleyeceği görüşünü koruyor. TCMB, “kredi büyümesi ve kompozisyonundaki gelişmelerin dış denge ve enflasyon üzerindeki etkileri açısından yakından takip edildiğini” metne eklerken, cari işlemler dengesinin ılımlı bir seyir izlemesi yönündeki ifadesi “makro politika bileşimi açısından önem arz ettiği” şeklinde değiştirildi.
TCMB, metinde küresel büyümeye ilişkin artan belirsizlikleri öne çıkarırken, gelişen ülke finansal varlıklarına karşı talebin ve risk iştahının dalgalı seyrettiğini belirtiyor. TCMB’nin konjonktür uygun olması durumunda 2020 yılında tek hanelere gelene kadar faiz indirimlerine küçük adımlar ile devam etmesi bekleniyor.
Ancak global piyasalarda yaşanan türbülans, TL’deki değer kayıplarının güçlenmesi ve jeopolitik riskler nedeniyle TCMB’nin faiz indirimlerine önümüzdeki toplantıdan itibaren bir süre ara verilmesi olasılığının da yükseldiği düşünülüyor.
EUR/USD PARİTESİ 1.0777’YE KADAR GERİLEDİ
Şubat ayına 1.11 sınırından başlayan EUR/USD paritesi ayın 20’sine kadar seri bir düşüş trendine girdi. Sadece 2 gün düşüşüne arada veren parite bu süre boyunca 1.0777’ye kadar geriledi. Çin’de ortaya çıkan Korona virüsün tüm dünyaya yayılması, küresel ekonomiye dair endişeleri gündeme getirdi.
Bu sebeple borsalarda sert satışlar görülürken güvenli limanlara olan talep arttı. Emtialar dışında doların da bu şekilde talep görmesi paritedeki düşüşleri artırdı. Ayın son haftasında toparlanan fiyatlar 1.09’u görürken, alımların devam etmesi durumunda Mart ayında 1.1050 direnç olarak takip edilebilir. Bu seviye aşılırsa 1.1170 hedeflenebilir. Düşüşün tekrar başlaması durumunda 1.0780 kritik destek noktası olarak izlenebilir.
Şubat ayında da faiz indirimine devam eden TCMB, indirim hızını yavaşlatarak faizleri 50 baz puan düşürdü, yüzde 10.75’e düşen faiz sonrası TL’de bir miktar değer kaybı görüldü. Geçen ay özellikle İdlib harekatı ile ilgili haberler kur üzerinde oldukça etkili oldu. Bölgede Rusya ile anlaşmazlığa düşülmesi tansiyonu yükseltirken, Mart ayı içerisinde taraflar arasında görüşmelerin yapılması ve bir anlaşılmaya varılması kuru oldukça rahatlatabilir.
Öte yandan koronavirüsün etkileri de gözlenmeye devam edilmelidir. Virüsün oldukça hızlı yayılması küresel çapta ekonomiyi etkileyebileceğinden altın ve dolara alımları artırabilir. Ayrıca TCMB’nin faiz indirimine devam etmesi de TL üzerinde negatif bir baskıya sebep olacaktır. Dolar/TL’de yükselişin devam etmesi halinde 6.22 ve 6.35 direnç bölgeleri olarak izlenebilir. Geri çekilme halinde ise 6.05 ve 5.95 alımların artabileceği destek bölgeleri olarak dikkat çekiyor.
ALTIN ONS FİYATI 1550 DOLARDAN 1690’A DOĞRU SERT BİR YÜKSELİŞ KAYDETTİ
Şubat ayında hızla değer kazanan altın ons fiyatı 1550 dolardan 1690’a doğru sert bir yükseliş kaydetti. Özellikle koronavirüsün Çin’den sonra diğer ülkelere de sıçraması ve ölümlü vakaların artması, altına yüklü alım getirdi. ABD 10 yıllıkların rekor düşük seviyeye gerilemesi, borsalarda sert satışların yaşanmasıyla piyasada riskten kaçış ve değerli metallere yöneliş görüldü.
Virüse karşı geliştirilecek aşının belli bir zaman alacak olması, küresel ekonomiye olan etkilerin de fazla olmasına sebep verebilir. Ons fiyatının 1630 üzerinde kalması durumunda 1680 ve 1710 dirençleri gündeme gelebilir. Aksi halde ise 1590 ve 1550 destek bölgeleri alımların artabileceği noktalar olarak belirlenebilir.
Yurtdışı piyasaların ana gündemi koronavirüs olmaya devam edecek. Yayılmaya devam eden virüse yönelik bir aşı geliştirilmedikçe ya da etkili bir ilaç bulunmadıkça piyasalardaki dalgalanma ve türbülansın Mart ayında da devam etmesi beklenir.
Bir ilaç ya da aşı bulunması durumunda yurtdışı piyasalardaki riskten kaçışın sonlanarak piyasalarda hızlı bir toparlanma oluşması beklenmektedir. Virüsün gelişmiş ülkelere de yayılması ve ölümlerin artması durumunda piyasalarda yaşanan satışların global büyüme endişeleriyle güçlenerek devam etmesi beklenir.
FED’İN KORONAVİRÜSÜNÜN NEGATİF ETKİLERİ SONRASI NASIL BİR TAVIR ALACAĞI ÖNEMLİ OLACAK
Piyasaların için Mart ayında FED’in koronavirüsünün negatif etkileri sonrası nasıl bir tavır alacağı önemli olacak. Faiz indirimlerine ara veren FED’in piyasalardaki türbülans sonrası faizleri indirmeye devam edebileceği yönünde bir sinyal vermesi piyasalardaki çalkantının durulmasını sağlayacak.
Piyasalar son FED toplantısı sonrası 2020 için faiz indirimi beklemezken, virüs paniği sonrası faiz indirim beklentileri tekrar güçlendi. Haziran’a kadar FED’den 25 baz puanlık bir faiz indirimi yüzde 85 olasılıkla fiyatlanırken, yıl sonuna kadar iki faiz indirimi yüzde 80 üzeri olasılıkla fiyatlanıyor. Mart toplantısında FED’in mevcut duruşunu koruyarak faiz indirimlerine yönelik bir sinyal vermemesi durumunda ise piyasaların morali bozabilir.
Çin’de ortaya çıkan virüs sonrası özellikle Çin’den gelecek ekonomik veriler yakından izlenecek. Virüsün global büyüme üzerinde ne kadar tahribat yapacağı piyasalar için önemli olacak. Şubat ayında gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülke borsaları birbirine paralel bir eğilim sergilerken, bu eğilimin Mart ayında da devam etmesi bekleniyor.
Korku ya da endişe endeksi olarak adlandırılan VIX endeksi Şubat’ın son haftasında 30 seviyelerini test etti. Endeksin önemli kabul edilen 20 seviyesi üzerinde seyretmesi ABD borsalarındaki volatilite ve satış baskısının kısa vadede devam edeceğine işaret ediyor. O nedenle başta ABD borsaları olmak üzere borsalardaki satış baskısı ve dalgalanmanın sona ermesi için endeksin 20 seviyesi altına geldiğini görmemiz gerekiyor.
Şubat ayı son haftasında ABD borsaları tarihi zirve seviyelerinden yüzde 10 üzerinde sert düşüş gerçekleştirirken, Mart ayında dalgalanma ve satış baskısı devam etse de sert düşüş sonrası başta ABD borsaları olmak üzere yurtdışı borsalarda beklentilerin daha da kötüleşmemesi durumunda tepki alımları oluşması bekleniyor. Ancak virüsün yayılma hızı yavaşlamadıkça borsalarda oluşan tepki yükselişlerinin tekrar satış fırsatı olarak kullanılması beklenir.
YURTİÇİNDE ANA GÜNDEM İDLİP BÖLGESİNDE YAŞANAN GELİŞMELER VE JEOPOLİTİK RİSKLER OLACAK
Mart ayında yurtiçinde ana gündem Suriye’nin İdlip bölgesinde yaşanan gelişmeler ve jeopolitik riskler olmaya devam edecek. İdlip’deki gerginliğin çözümü konusunda Rusya ve taraflar ile bir anlaşma sağlanması durumunda yurtiçi piyasaların hızlı bir şekilde toparlanması bekleniyor.
Global riskten kaçınma eğilimi devam etse de jeopolitik risklerin gündemden düşmesi durumunda başta BIST olmak üzere TL varlıkların pozitif ayrışma göstermesi bekleniyor. Aksine sorunun çözülememesi ve gerginliğin artması durumunda BIST’te satış baskısının ve TL varlıklardaki negatif ayrışmanın devam etmesi bekleniyor.
Ekonomi tarafında ise TCMB faiz kararı takip edilecektir. Kurda yaşanan son yükseliş ve global riskten kaçış nedeniyle TCMB’nin faiz indirimlerine ara verebilir. TCMB’nin faiz indirimlerine devam etmesi durumunda ise TL’de değer kayıplarının güçlenerek devamı beklenir.
BIST’in Mart ayında jeopolitik riskler ve yurtdışı piyasalardaki oynaklığın da etkisiyle dalgalı seyrini devam ettirmesi bekleniyor. Yurtdışı piyasalardaki riskten kaçınma eğiliminin son bulması ve jeopolitik risklerin zayıflaması durumunda Mart ayında BIST’in tepki alımlarıyla kayıplarının bir kısmını geri alabilir.
Aksine ilgili koşullarda bozulmaların devam etmesi durumunda satış baskısının ve kısa vadeli dip yapma çabalarının devamı beklenir. Bu beklentiler ışığında BIST-100 endeksinin Mart ayında 105.000-118.000 aralığında geniş bir bantta dalgalı bir seyir izlemesi bekleniyor.
Osman Göktan
Şeker Yatırım Genel Müdürü
goktan@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.