Son Haberler

Yapay zekâ, hangi sektörü nasıl etkileyecek?

-Günlük hayatımızdaki yeri her geçen gün daha da artan yapay zeka, hemen her alanı derin bir şekilde etkiliyor. İşte bu nedenle yapay zekâ (YZ), günümüz teknoloji dünyasının en çok tartışılan konulardan biri haline geldi. Google ve Microsoft arasındaki rekabet iyice artarken, arama motorlarını geliştirmek için YZ entegre etme planlarını açıklamaları, bu teknolojinin çeşitli ekonomik sektörlerdeki kilit rolünü vurguluyor. Bu da YZ hakimiyeti için yarışı kızıştırdı.

-Yapay zekanın etkileyeceği sektörlerden biri sağlık. McKinsey Global Enstitüsü (MGI), otomasyonun ve YZ’nin sektördeki geleceği üzerindeki bulguları, sağlık alanını, nispeten düşük otomasyon potansiyeline sahip olarak tanımlıyor: Sağlık faaliyetlerinde geçirilen zamanın sadece %35’i otomatikleştirilebilir durumda. MGI’nin orta nokta senaryosuna dayalı analizi, 2030 yılına kadar mevcut çalışma saatlerinin %15’inin otomatikleştirileceğini öngörüyor.

-Yapay zekanın uygulandığı alanlardan biri de tarım sektörü. Birçok tarım profesyoneli, verimliliği ve kârlılığı artırmayı hedefleyerek, geniş veri dizilerini toplamak ve analiz etmek için YZ’den yararlanabiliyor. YZ’nin büyük veri setlerini sentezleme ve yorumlama yeteneği, çiftçilere mahsul sağlığını optimize etmek ve verimleri maksimize etmek için gerçek zamanlı içgörüler sunarak tarımı dönüştürebiliyor.

-Enerji sektörünün her yönü, enerji santrallerinde potansiyel arızaları tahmin etmekten hava durumu tahminlerini kullanarak açık deniz rüzgar çiftliği projelerini stratejikleştirmeye kadar, YZ yeniliklerinden fayda sağlıyor. Zorlu ortam göz önüne alındığında, perakende enerji sağlayıcıları, müşteri soruşturmalarını insan müdahalesinden önce yönetmek için chatbotları devreye almak gibi operasyonları basitleştirmek için YZ çözümlerine başvuruluyor.

-Otonom araçlar ve akıllı trafik yönetim sistemleri, ulaşımın daha güvenli, daha verimli ve daha sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Otonom araçlar, sürücüsüz araçların geliştirilmesine yönelik yatırımların yapıldığı bir alanı temsil ediyor. Bu araçlar, sensörler, kameralar ve YZ’yi kullanarak çevresel koşulları algılayabilir ve trafikte güvenli bir şekilde hareket edebilir. Otonom araçlar trafik kazalarını azaltabilir, yakıt verimliliğini artırabilir ve ulaşım maliyetlerini düşürebilir.

-Bankalar ve varlık yönetimi firmalarının, arka plan kontrol işlemlerini giderek daha fazla otomatikleştirdikçe, müşteri onboarding (müşteriyi sisteme dahil etme) işlemleri için daha az personele ihtiyaç duymaları bekleniyor. YZ, potansiyel dolandırıcılık ve kara para aklama risklerinin tespit edilmesinde kritik bir rol oynayacak. Ayrıca, bu sistemler potansiyel düzenleyici ihlalleri otomatik olarak tanımlayarak uyumluluğu kolaylaştıracak.

Yapay zekâ (YZ), günümüz teknoloji dünyasının en çok tartışılan konulardan biri haline geldi. Bu alandaki gelişim yolculuğu, erken dönem felsefi tartışmalardan günümüzün modern başarılarına kadar uzanan zengin ve çeşitli bir tarihe sahiptir. Önceki yazımda, YZ’nin evrimine, önemli dönüm noktalarına ve güncel durumuna odaklanmıştık. Alan Turing’in başlattığı ve yüzyıllar boyu süren “Makinalar düşünebilir mi?” tartışmasından, Google DeepMind ve IBM DeepBlue gibi günümüzün öncü projelerine kadar geniş bir yelpaze olduğunu incelemiştik. Ayrıca, YZ’nin insan zekâsını taklit etme yolculuğunu, bu sürecin ortaya çıkardığı zorlukları ve etkileri derinlemesine ele almıştık. YZ’nin sadece bugünkü durumunu değil, aynı zamanda da bu alandaki geleceğini, varolan gelişmeleri ve toplum üzerindeki potansiyel etkilerini tartışmıştık. Bugünkü yazımda ise, YZ’nin çeşitli sektörler üzerindeki etkilerini ve yaşamımızı nasıl dönüştürmeyi planladığını daha yakından inceleyeceğim.

  PERAKENDEDEN ULAŞIMA: ÇEŞİTLİ SEKTÖRLERDE YAPAY ZEKA ESİNTİSİ

Günümüzde, Google ve Microsoft arasındaki artan rekabet, arama motorlarını geliştirmek için YZ entegre etme planlarını açıklamaları, bu teknolojinin çeşitli ekonomik sektörlerdeki kilit rolünü vurguluyor. Her iki teknoloji devi de YZ’yi arama yeteneklerine entegre etme planlarını açıkladı. Bu da YZ hakimiyeti için yarışı kızıştırdı. YZ’nin entegrasyonundaki bu artış, perakendeden ulaşıma kadar birçok endüstrininde esintilerini gerçekleştirmeye başladı. Eğer farklı sektörlerde YZ’nin dönüştürücü potansiyeline yakından bakmak istiyorsak;

SAĞLIK SEKTÖRÜ UYANIŞTA…

McKinsey Global Enstitüsü (MGI), otomasyonun ve YZ’nin sektördeki geleceği üzerindeki bulguları, sağlık alanını, nispeten düşük otomasyon potansiyeline sahip olarak tanımlıyor: Sağlık faaliyetlerinde geçirilen zamanın sadece %35’i otomatikleştirilebilir durumda. Bu, meslek gruplarına göre değişiklik gösteriyor. Önemli olan, otomasyon potansiyelinin benimsenmesini garanti etmemesidir. MGI’nin orta nokta senaryosuna dayalı analizi, 2030 yılına kadar mevcut çalışma saatlerinin %15’inin otomatikleştirileceğini öngörüyor. Dünya Sağlık Örgütü, 2030 yılına kadar Avrupa genelinde sağlık çalışanlarına olan talebin 18.2 milyona ulaşacağını tahmin ediyor. Mevcut ve öngörülen eksiklikler, özellikle hemşirelik ve sağlık asistanlığı rollerinde, otomasyonun iş gücü açıklarını gidermede potansiyel bir çözüm olabileceğini gösteriyor. Otomasyon, sektörün 2030 yılına kadar hemşirelik profesyonellerine olan talebin %39 artacağını öngörürken, hemşirelik faaliyetlerinin yaklaşık %10’unu serbest bırakabilir. Sağlıkta YZ entegrasyonu, tıbbi uzmanlık ve veri bilimi kesişiminde yeni rollerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu evrim, YZ’yi şekillendirebilen ve klinik olarak ilgili ve erişilebilir olduğundan emin olan tıbbi profesyonelleri gerektirir. YZ destekli klinik karar verme akışları konusunda uzmanlaşmış tasarımcılar, veri mimarları ve veri yönetimi ve etik konusunda liderler kritik öneme sahip olacak. Ayrıca, genomik ve kişiselleştirilmiş tıp alanındaki gelişmeler, klinik biyoinformatikçiler ve genomik danışmanlar gibi hibrit roller yaratacaktır.

TOPRAK UYANIYOR…

Tarım, yapay zekanın uygulanması için umut verici bir alan olarak giderek daha fazla görülüyor. Birçok tarım profesyoneli, verimliliği ve kârlılığı artırmayı hedefleyerek, geniş veri dizilerini toplamak ve analiz etmek için YZ’den yararlanabiliyor. YZ’nin büyük veri setlerini sentezleme ve yorumlama yeteneği, çiftçilere mahsul sağlığını optimize etmek ve verimleri maksimize etmek için gerçek zamanlı içgörüler sunarak tarımı dönüştürebiliyor. Bu dönüşüme, geniş arazilerde mahsul ve toprak koşullarını kapsamlı bir şekilde izlemeye olanak tanıyan dronelar ve yer altı sensörleri gibi teknolojiler entegre edilebiliyor. Bu araçlar; ek su ve gübre ihtiyacını belirleyebilir, hastalıkları veya mahsullere ve diğer tehditlere zarar verebilecek zararlıları tespit edebilir. Ulusal Çiftçiler Birliği, 2022 yılında yalnızca işgücü eksikliği nedeniyle 60 milyon Sterlin değerinde gıda israfı olduğunu bildirdi. Yumuşak meyveleri toplayabilen robotlar geliştiriliyor. Bu gelişmeler devam etmekle birlikte, meyveleri zarar vermeden toplayabilecek insan eli kadar hassas robotlara sahip olmamız gerektiği vurgulandı. Yenilikler; tohum ekimi, mahsul püskürtme ve sulama gibi faaliyetleri kapsıyor. Bu da tarım operasyonlarının nasıl yürütüldüğünde önemli bir değişikliği işaret ediyor. Tarım sektöründeki bu devrim, gelişmekte olan ülkelerde verimliliği artırabilir ve gıda güvenliğini sağlamlaştırabilir. Ancak bu sürecin, yerel ekosistemleri, kültürel uygulamaları ve küçük ölçekli çiftçileri nasıl etkileyeceği konusunda dikkatli bir değerlendirme gerektiriyor.

2030 YILI, ENERJİ SEKTÖRÜ İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI…

2030 yılı, birçok global kurumun faaliyet ve üretim süreçlerinde fosil yakıtları, karbon ayak izlerini ve yeniden değerlendirilemeyen atık yaratımını sıfır seviyesine indireceğini taahhüt ettiği bir dönüm noktasıdır. Bu taahhüt, geleceğe dair iç rahatlatıcı sinyaller veriyor. Enerji sektörünün her yönü, enerji santrallerinde potansiyel arızaları tahmin etmekten hava durumu tahminlerini kullanarak açık deniz rüzgar çiftliği projelerini stratejikleştirmeye kadar, YZ yeniliklerinden fayda sağlıyor. Son yıllarda enerji krizi oldukça şiddetli yaşandı ve birçok şirketin çöküşüne neden oldu. Zorlu ortam göz önüne alındığında, perakende enerji sağlayıcıları, müşteri soruşturmalarını insan müdahalesinden önce yönetmek için chatbotları devreye almak gibi operasyonları basitleştirmek için YZ çözümlerine başvuruluyor.

YAPAY ZEKA, ENERJİDE VERİMLİLİĞİ ARTIRMADA KİLİT ROL OYNAYACAK…

Gelecek için vizyon, arz ve talep arasındaki dengeyi optimize etmede YZ’nin kritik olacağı “akıllı şebekeler” etrafında şekilleniyor. Akıllı cihazların entegrasyonu, sayaçlar, elektrikli arabalar, güneş panelleri ve ısı pompaları dahil olmak üzere, verimliliği artırmada kilit bir rol oynayacaktır. Ancak bu, sayaç okuma ve tedarik analizi gibi bazı işlerin gereksiz hale gelebileceği anlamına geliyor.

Ayrıca, karbon salınımlarını izlemedeki YZ’nin rolü giderek belirginleşiyor. Boston Consulting Group, YZ’nin çok uluslu sürdürülebilirlik girişimlerine entegre edilmesinin, ek gelirler ve maliyet tasarrufları nedeniyle 2030’a kadar 1.3 trilyon dolardan 2.6 trilyon dolara kadar mali fayda sağlayabileceğini tahmin ediyor.

YAPAY ZEKA, TRAFİKTE GÜVENLİĞİ SAĞLAYABİLİR

Ulaşım sektöründe, YZ’nin potansiyeli önemlidir. Otonom araçlar ve akıllı trafik yönetim sistemleri, ulaşımın daha güvenli, daha verimli ve daha sürdürülebilir olmasını sağlıyor. Otonom araçlar, sürücüsüz araçların geliştirilmesine yönelik önemli yatırımların yapıldığı bir alanı temsil ediyor. Bu araçlar, sensörler, kameralar ve YZ’yi kullanarak çevresel koşulları algılayabilir ve trafikte güvenli bir şekilde hareket edebilir. Otonom araçların benimsenmesi, trafik kazalarını azaltabilir, yakıt verimliliğini artırabilir ve ulaşım maliyetlerini düşürebilir. Akıllı trafik yönetim sistemleri, trafik akışını optimize etmek ve trafik sıkışıklığını azaltmak için YZ’den yararlanılıyor. Bu sistemler, trafik ışıklarını ve diğer trafik kontrol cihazlarını gerçek zamanlı verilere dayanarak ayarlayabilir, böylece trafik akışını düzeltir ve ekosistem emisyonlarını azaltır. Ancak YZ’nin ulaşım ve lojistik sektöründeki entegrasyonu, işgücü üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Otomasyon, özellikle sürücü ve depo işçisi gibi düşük nitelikli işgücü için iş kaybı riskini artırıyor. Bu değişiklikler, işgücü piyasasında dengesizliklere neden olabilir ve yeniden eğitim ve beceri geliştirme programlarının önemini artırabilir.

YAPAY ZEKA, ULAŞIM SEKTÖRÜNDE İŞ KAYIPLARINA NEDEN OLACAK

Bununla birlikte, 2021’de iş bölümü için PwC tarafından yapılan bir rapor, ulaşım sektörünün gelecek iki on yıl boyunca iş kayıplarına en çok maruz kalacak sektör olduğunu öngördü. Yine de, ağırlıklı mal taşıyan araçlar, otobüsler veya trenlerin direksiyonunda olan sürücüler için talep ve ücret yüksek kalıyor. Bu, İskoçya ve Milton Keynes gibi bölgelerde otonom otobüslerin test edildiği bir durumda görüldü. Kendi kendine sürüş yapan taksilerin konsepti popüler olmasına rağmen, bu durum henüz yaygın bir gerçeklik haline gelmedi. Örneğin, Uber, Londra’daki sürücülerinin saat başına 34 Sterlin kazanabileceğini bildiriyor. Pilot olmadan uçabilen uçak teknolojilerin mevcut olmasına rağmen, Boeing 737 Max olaylarını takiben, halkın bu uçaklara olan güveni düşük olabilir.

Tren şirketleri, tren rotalarını, istasyon platformlarını ve tarifelerini doğrulamak için dijital ikizler ve simülatörler kullanıyor. Demiryolu Güvenlik ve Standartlar Kurulu, raylar üzerindeki sorunları ele almak için yüksek çözünürlüklü video görüntülerine makine öğrenimi uygulamak üzere akademik kurumlarla işbirliği yapıyor. Avustralya’da, benzer YZ ve video girişimleri, otonom trenlerin sinyalleri tanımasını ve raylardaki insanlar ile hayvanları ayırt etmesini öğretiyor.

YAPAY ZEKA, DOLANDIRICILIK VE KARA PARA AKYAMA RİSKLERİNİ TESPİT EDECEK

Hükümet projeksiyonları, finansal hizmetler sektörünün YZ nedeniyle iş/yer değiştirmeye özellikle hassas olduğunu öne sürüyor, ancak uzmanlar bunun gerekli bir ayarlama olduğuna inanıyor. Örneğin, bankalar ve varlık yönetimi firmalarının, arka plan kontrol işlemlerini giderek daha fazla otomatikleştirdikçe, müşteri onboarding (müşteriyi sisteme dahil etme) işlemleri için daha az personele ihtiyaç duymaları bekleniyor. YZ, potansiyel dolandırıcılık ve kara para aklama risklerinin tespit edilmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Ayrıca, bu sistemler potansiyel düzenleyici ihlalleri otomatik olarak tanımlayarak uyumluluğu kolaylaştıracaktır.

İNSAN UZMANLIĞI, KARMAŞIK SORUNLARI ELE ALMASI İÇİN TEMEL KALACAK

Otomasyona doğru bu kaymaya rağmen, insan uzmanlığı sistem geliştirmesi, gözetim ve karmaşık sorunları ele alması için temel kalacaktır. Sonuç olarak, sürdürülebilirliğe dair kaygılar edinen kurumların ve endüstrilerin her biriyle yakın ilişkilere sahip hem B2B (İşletmeden İşletmeye) hem B2C (İşletmeden Müşteriye) alanda insana dokunabilen finans sektörünün detaylı incelemeler yapabilen ve özel müşteri desteği sağlayabilen yetenekli profesyonellere olan talepleri artacaktır.

PERAKENDE SEKTÖRÜ, YAPAY ZEKAYI BENİMSEYEN ÖNCÜ SEKTÖRLER ARASINDA YER ALIYOR

Perakende sektörü, müşteri deneyimini kişiselleştirmek ve operasyonları optimize etmek amacıyla YZ’yi benimseyen öncü sektörler arasında yer alıyor. YZ’nin bu sektördeki kullanımı, müşteri hizmetlerinden envanter yönetimine kadar bir dizi alanda önemli avantajlar sağlıyor.

Envanter yönetimi, YZ’nin perakende sektöründeki bir kritik uygulama alanıdır. Tahmin algoritmaları ve otomatik sipariş sistemleri, stok seviyelerini optimize eder ve aşırı stok veya stok eksikliği riskini azaltır. Bu sistemler, talep tahminlerini daha doğru bir şekilde yapmak, fiyatlandırmayı optimize etmek ve promosyon stratejilerini geliştirmek için büyük veri setlerini analiz edebiliyor.

YAPAY ZEKA, YENİ ZORLUKLARI DA BERABERİNDE GETİRECEK

Ancak, YZ’nin entegrasyonu, yeni zorluklar ve etik meseleleri de beraberinde getirir. Özellikle müşteri verilerinin kullanımı ve gizliliği konusunda endişeler bulunuyor. Şirketlerin, müşteri verilerini güvende tutmak ve müşteri güvenini korumak için şeffaflık ve sorumluluk ilkelerini benimsemesi zorundadır.

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, 2030 yılına kadar perakende işlerinin neredeyse üçte biri teknoloji tarafından yerinden edilebilir; bu 2017 seviyelerine kıyasla önemli bir değişim olabilir. Bu dönüşüm, özellikle dünya genelinde önemli bir iş gücü istihdam eden bu sektörde, otomatik ödeme sistemlerinin benimsenmesi, depolarda robot kullanımı ve YZ tabanlı planlama araçları sayesinde mümkün oluyor…

Müşteriler, süpermarketlerde kendi kendine ödeme ve kendi kendine tarama sistemleriyle giderek daha fazla karşılaşıyor. Bu eğilim, COVID-19 pandemisiyle birlikte hız kazandı. McKinsey analistleri, bu teknolojiler daha yaygın hale geldikçe, 2017 ile 2030 yılları arasında kasiyer işlerinin sayısının neredeyse yarı yarıya azaltılabileceğini öngörüyor.

İŞÇİLİK MALİYETLERİNİN ARTMASI, PERAKENDECİLERİ DE TEKNOLOJİ ÇÖZÜMLERİNİ KEŞFETMEYE İTTİ

İşçilik maliyetlerinin artması, gıda dışı perakendecileri de teknoloji çözümlerini keşfetmeye itti. Örneğin, Amazon Fresh, kasasız mağazalar konusunda öncü bir rol üstleniyor. Burada kameralar ve raf sensörleri, müşterinin aldığı ürünleri otomatik olarak kaydediyor ve müşteriler alışverişlerini yaptıktan sonra sadece mağazadan çıkabiliyorlar.

Perakende sektörü aynı zamanda, stok seviyelerini takip etmek için robotik ve YZ sistemleri konusunda denemeler yapmaya başladı. Bu, Marks & Spencer gibi şirketlerin yürüttüğü pilot projelerle kendini gösteriyor. Elektronik raf etiketlerinin kullanımı, merkezi bir konumdan yapılan dinamik fiyat ayarlamalarını mümkün kılıyor. YZ destekli araçlar, müşterilerin satın alma kararlarını etkilerken, robotlar depolarda ürün sıralama ve paketleme işlemlerinde giderek daha fazla rol alıyor. Tüm bu gelişmeler, sektördeki işgücü ihtiyacını ve istihdam yapısını etkileyen önemli değişikliklere yol açıyor.

Bu yazımda, yapay zekânın (YZ) çeşitli sektörler üzerindeki etkilerini ve yaşamımızı nasıl dönüştürmeyi planladığını detaylı bir şekilde inceledik. Sağlık sektöründen, tarıma, enerjiden, ulaşıma ve perakendeye kadar geniş bir yelpazede, YZ’nin nasıl bir dönüşüm yarattığını ve bu dönüşümün gelecekte nasıl şekillenebileceği hakkında konuştuk. Önümüzdeki yazımda, bu dönüşümün sosyal ve etik boyutlarına daha yakından inceleyeğiz. YZ’nin insan iş gücüne etkileri, veri gizliliği ve güvenliği konuları gibi önemli meseleler üzerinde durarak, bu teknolojinin toplum üzerindeki geniş çaplı etkilerini ve karşılaşabileceğimiz zorlukları tartışacağız. Ayrıca, YZ’nin etik kullanımı ve düzenlenmesi konusunda nasıl bir yol izlememiz gerektiği üzerine düşüncelerimizi paylaşacağım.

YZ’nin getirdiği bu devrimsel etki, sadece teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk da taşıyor. Geleceğimizi şekillendiren bu teknolojinin, insanlık için en iyi nasıl kullanılabileceğini anlamak, hepimizin üzerine düşen bir görevdir…

Yazar Hakkında…

Dr. Polat Göktaş, gerçek dünya problemlerini çözmeye yönelik yenilikçi yapay zekâ modellerini geliştirme konusunda uzmanlaşmış bir veri bilimcidir. Göktaş, şu an University Dublin Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Okulu ve İrlanda Uygulamalı Yapay Zekâ Merkezi’nde (CeADAR) Marie-Curie Araştırmacı Bilim İnsanı olarak görev yapıyor. Aynı zamanda, Futuristler Derneği’nde Fütürist Akademi Eğitmeni ve “Yapay Zekâ Çalışma Ekibi”nin Sorumlusu olarak da faaliyet gösteriyor. Ankara ve Bilkent Üniversiteleri’nden Elektrik-Elektronik Mühendisliği alanında dereceye sahip olan Göktaş, araştırmalarını Fulbright Bursu desteğiyle Harvard Tıp Okulu’nda sürdürdü. Dr. Göktaş, IEEE AP-S Doktora Araştırma Bursu, Lindau Nobel Laureate Toplantısı’ndaki Genç Bilim İnsanı Ödülü ve ODTÜ Serhat Özyar Yılın Genç Bilim İnsanı Ödülü gibi çeşitli prestijli ödüllere layık görüldü. Göktaş, dünya çapında önemli başarılara sahip.

Dr. Polat Göktaş

Fütüristler Derneği Yapay Zeka Çalışma Grup Lideri

goktas@turcomoney.com

polat.goktas@ucd.ie

 

Yorum yok

Yorum Yazın

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

*

*

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Site Haritası