– Eylül ayında hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki piyasa oyuncuları, risklerini azaltmaya yöneldiler. Ancak piyasaları asıl etkileyen, geleneksel yatırım araçlarından ziyade OPEC+ ülkelerinin ve Rusya’nın ortaklaşa aldıkları petrol üretiminde kesintiye gitme kararı nedeniyle hızla artan petrol fiyatlarıydı. Petrol fiyatını yükselten bir diğer neden de resesyon olasılığının azalması nedeniyle petrol talebinin azalma ihtimalinin de ortadan kalkmasıydı.
-Daha yüksek petrol fiyatları tabi ki daha yüksek enflasyon ve dolayısıyla daha yüksek faiz anlamına geliyor. Bu da doğal olarak yalnızca hisse senetleri ve tahviller üzerinde değil, aynı zamanda gelişmekte olan piyasalar ve kripto para birimleri üzerinde de aşağı yönlü baskı yarattı. Piyasadaki tedirginliği arttıran diğer bir faktör de, ABD hükümetinin 1 Ekim’de kapanma ihtimali ve görünürde bunu önleyecek bir anlaşmaya dair ufak bir emare bile olmaması.
– Global hisse senedi piyasaları, tahviller, bazı kripto para birimleri ve altın, ABD ve Avrupa’da ciddi bir resesyon yerine ekonomide yavaşlamaya işaret eden ılımlı ekonomik haberlere rağmen yükselen petrol fiyatlarının artışından dolayı oluşan olumsuz havadan etkilendi. Örneğin, Temmuz’da %3,6 ve Ağustos’ta %3,5 olan ABD işsizlik oranı Eylül’de %3,8 ile nispeten istikrarlı ve sağlıklı işgücü piyasalarına işaret etti.
-Ham petrol, global resesyon riskinin azalması ve OPEC+ Rusya’nın petrol üretimini azaltma kararının etkisiyle Ağustos ayında yükselişini sürdürdü. 27 Eylül itibarıyla ABD ham petrolü WTI ilk ay vadeli işlem sözleşmesi %12 artış kaydetti. Ancak piyasaları asıl korkutan şey, petrolün son üç ayda %30’un üzerinde artış göstererek enflasyonun yeniden hortlama ihtimalini artırmasıydı.
-Artan resesyon riskinden korkan hisse senetleri, Eylül ayında düştü. 27 Eylül itibarıyla ABD hisse senedi endeksi S&P 500 ve Avrupa hisse senedi endeksi Euro Stoxx 50, sırasıyla aylık bazda -%5,2 ve -%3,9 düşerek sene başından bugüne getirilerini %11,3 ve %8,9’a geriletti. Global hisse senedi piyasaları da bu olumsuz havadan etkilendi. Global hisse senedi endeksi MSCI All Country World Index (ACWI) ve gelişen piyasalar endeksi MSCI EEM, Ağustos ayında aynı dönemde sırasıyla -%4,6 ve -%3,5 düşüş yaşadı.
-Altın da Eylül ayında zayıf bir performans sergiledi. Altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi -%3,8 düşerken sene başındaki kazancının bir kısmını muhafaza ederek yıllık bazda %3,5 getiri sağladı. Kripto piyasaları, Eylül ayında da ivme kaybetmeye devam etti. 27 Eylül itibarıyla Bitcoin hafif artarak aylık bazda %0,9 getiri elde ederken Ethereum aynı dönemde -%3,3 düştü. Son birkaç aydır yaşadığı kayıplara rağmen, Bitcoin sene başından itibaren %58,7 getirirken Ethereum’un getirisi %32,9 oldu.
-Türkiye hisse senedi piyasası, Eylül ayında pozitif getirili çok az yatırımdan biriydi. 27 Eylül itibarıyla aylık bazda yerel para birimi cinsinden %3,7 getiri elde ederken ABD Doları bazında %1,8 yukarda kapattı. Bu da endeksin sene başından itibaren Türk Lirası cinsinden getirisini %49’a çıkartırken ABD Doları bazında getirisinin %2,6 olmasını sağladı. Bu, piyasalarda bir dönüm noktası olabilir mi? Cevap: Belki…
-“Peki, ne yapmamız gerekiyor?” diye sorabilirsiniz. Cevap aslında basit: Yatırımlarınızı ve portföyünüzdeki riskleri sepetlemek veya çeşitlendirmek. Bu da farklı piyasalara, ülkelere ve yatırım araçlarına yatırım yapmak demek. Yazımızı çok başarılı yatırımcı Warren Buffett’ın ünlü sözlerinden biriyle bitirelim: Gelgitler çekildiği zaman kesinlikle mayosuz yakalanmayın.
Avrupa’nın Dünya Gözlem Ajansı Copernicus’a göre, aşırı sıcak hava dalgalarının Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya’yı etkilemesiyle rekor sıcaklıkta bir yaz yaşandı. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayındaki sıcaklar, 1991 ile 2020 arasındaki ortalamanın 0,66 derece üzerindeydi. Hatta öyle ki bu Ağustos, tarihte bilinen en sıcak Ağustos ayı ve en sıcak ikinci ay olarak tarihe geçti (ilk sıradaki ay Temmuz’du). Uzmanlar, gelecekte daha sık ve yoğun ekstrem hava olaylarını görmeye devam edeceğimizi düşünüyor. İklim değişikliğinden şüphe duyanlar, verileri detaylı olarak incelemeyi düşünebilirler.
Bu dönemde ısınan tek şey hava değildi. Piyasalar da oldukça hararetli bir ay geçirdi. Eylül ayında hisse senedi ve tahvil piyasalarındaki piyasa oyuncuları risklerini azaltmaya yöneldiler. Ancak piyasaları asıl etkileyen, geleneksel yatırım araçlarından ziyade OPEC+ ülkelerinin ve Rusya’nın ortaklaşa aldıkları petrol üretiminde kesintiye gitme kararı nedeniyle hızla artan petrol fiyatlarıydı. Petrol fiyatını yükselten bir diğer neden de resesyon olasılığının azalması nedeniyle petrol talebinin azalma ihtimalinin de ortadan kalkmasıydı.
Daha yüksek petrol fiyatları tabi ki daha yüksek enflasyon ve dolayısıyla daha yüksek faiz anlamına geliyor. Bu da doğal olarak yalnızca hisse senetleri ve tahviller üzerinde değil, aynı zamanda gelişmekte olan piyasalar ve kripto para birimleri üzerinde de aşağı yönlü baskı yarattı. Piyasadaki tedirginliği arttıran diğer bir faktör de, ABD hükümetinin 1 Ekim’de kapanma ihtimali ve görünürde bunu önleyecek bir anlaşmaya dair ufak bir emare bile olmaması.
PİYASALARIN ÇOĞU OLUMSUZ HAVADAN ETKİLENDİ
Global hisse senedi piyasaları, tahviller, bazı kripto para birimleri ve altın, ABD ve Avrupa’da ciddi bir resesyon yerine ekonomide yavaşlamaya işaret eden ılımlı ekonomik haberlere rağmen yükselen petrol fiyatlarının artışından dolayı oluşan olumsuz havadan etkilendi. Örneğin, 31 Ağustos’ta %6,4 olarak açıklanan Avrupa Birliği’nin (AB) işsizlik oranı Haziran sonu ve Ağustos başıyla aynı seviyede kalırken, Temmuz’da %3,6 ve Ağustos’ta %3,5 olan ABD işsizlik oranı Eylül’de %3,8 ile nispeten istikrarlı ve sağlıklı işgücü piyasalarına işaret etti. ABD hizmet sektörü satın alma endeksi olan ISM Purchasing Manager Index (PMI), Ağustos ayındaki 52,7 seviyesinden 54,5’e yükselerek ekonomik beklentilerin iyileştiğinin sinyalini verdi.
Öte yandan, Ağustos ayına benzer şekilde büyük ekonomilerin bazı kısımlarında yumuşama işaretleri de yok değildi. Enerji ve gıda fiyatlarını içeren enflasyonun hala yüksek seyretmesi piyasaları endişelendirmeye devam etti. Nitekim Eylül ayında enflasyon AB‘de %5,2 (31 Ağustos’ta %5,3) ve ABD’ %3,7 (Ağustos’ta %3,2) olarak gerçekleşti.
Piyasanın enflasyon verilerine verdiği tepki zayıftı, ancak West Texas Intermediate (WTI) ham petrolünün 15 Eylül’de 90 doların üzerine çıkmasıyla birlikte piyasalardaki hava gözle görülür şekilde kötüleşti.
Kaynak: Nymex, Bloomberg
Sonuç olarak ham petrol, global resesyon riskinin azalması ve OPEC+ Rusya’nın petrol üretimini azaltma kararının etkisiyle Ağustos ayında yükselişini sürdürdü. 27 Eylül itibarıyla ABD ham petrolü WTI ilk ay vadeli işlem sözleşmesi %12 artış kaydetti. Ancak piyasaları asıl korkutan şey, petrolün son üç ayda %30’un üzerinde artış göstererek enflasyonun yeniden hortlama ihtimalini artırmasıydı.
HİSSE SENETLERİ VE TAHVİLLER, DEĞER KAYBETTİ
Artan resesyon riskinden korkan hisse senetleri, Eylül ayında düştü. 27 Eylül itibarıyla ABD hisse senedi endeksi S&P 500 ve Avrupa hisse senedi endeksi Euro Stoxx 50, sırasıyla aylık bazda -%5,2 ve -%3,9 düşerek sene başından bugüne getirilerini %11,3 ve %8,9’a geriletti. Global hisse senedi piyasaları da bu olumsuz havadan etkilendi. Global hisse senedi endeksi MSCI All Country World Index (ACWI) ve gelişen piyasalar endeksi MSCI EEM, Ağustos ayında aynı dönemde sırasıyla -%4,6 ve -%3,5 düşüş yaşadı.
Önceki sayımızda da belirttiğimiz gibi, Kansas City Federal Rezerv Bankası’nın önde gelen merkez bankası başkanlarını ağırladığı yıllık Jackson Hole Ekonomi Sempozyumu Ağustos ayında piyasalardaki havayı negatife çevirmişti. Bunun nedeni, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jeremy Powell ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde gibi ağır topların “enflasyonu yenme” amacını ve bunun için de faiz oranlarını gerektiği kadar uzun ve yüksek seviyede tutacağını vurgulamasıydı. Eylül ayında piyasaların endişesi ise petrol fiyatlarının 100 dolara yaklaşması yüzünden faizlerin başlangıçta öngörülenden çok daha uzun süre yüksek seyretmesi ihtimaliydi.
Bu durum, hem nominal faizlerin hem de enflasyonun orta ve uzun vadede yüksek seviyelerde kalmasını bekleyen tahvil piyasaları için pek sürpriz olmadı. Global devlet tahvili getiri faizleri, piyasaların “daha uzun süre yüksek faiz” temasına bağlı olarak bir artış yaşadı (tahvil getiri faizleri ile tahvil fiyatları ters orantılı olduğu için getiri faizi yükseldikçe tahvil fiyatları düşer). 27 Eylül itibarıyla, global devlet tahvillerinin gösterge endeksi Bloomberg Global Tahvil Endeksi, ay içinde -%1,8 düşüş yaşadı. Benzer şekilde, Bloomberg Global Şirket Tahvili ve Yüksek Getirili Tahvil Endeksleri de ay içinde sırasıyla -%1,9 ve -%1,1 değer kaybetti. Bu da endekslerin, sene başından bu yana sırasıyla %1,4 ve %5,5 getiri elde etmelerine neden oldu.
EYLÜL’DE ALTIN DA ZAYIF BİR PERFORMANS SERGİLEDİ
Altın da Eylül ayında zayıf bir performans sergiledi. Aynı zaman diliminde, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi -%3,8 düşerken sene başındaki kazancının bir kısmını muhafaza ederek yıllık bazda %3,5 getiri sağladı. Altın fiyatlarının yüksek seyretmesinin bir nedeni yükselen faiz oranlarının ABD Hazine bonosu getirilerinde kayıp yaratması nedeniyle merkez bankalarının altına olan talebinin artması.
KRİPTO PİYASALARI DÜŞMEYE DEVAM ETTİ
Kripto piyasaları, Ağustos ayında olduğu gibi, Eylül ayında da ivme kaybetmeye devam etti. 27 Eylül itibarıyla Bitcoin hafif artarak aylık bazda %0,9 getiri elde ederken Ethereum aynı dönemde -%3,3 düştü. Son birkaç aydır yaşadığı kayıplara rağmen, Bitcoin sene başından itibaren %58,7 getirirken Ethereum’un getirisi %32,9 oldu.
TÜRKİYE PİYASALARI YATIRIMCILARINI SEVİNDİRMEYE DEVAM ETTİ
Türkiye hisse senedi piyasası, Eylül ayında pozitif getirili çok az yatırımdan biriydi. 27 Eylül itibarıyla aylık bazda yerel para birimi cinsinden %3,7 getiri elde ederken ABD Doları bazında %1,8 yukarda kapattı. Bu da endeksin sene başından itibaren Türk Lirası cinsinden getirisini %49’a çıkartırken ABD Doları bazında getirisinin %2,6 olmasını sağladı. Hisse senetlerinin Eylül ayında ABD Doları bazındaki getirisinin Türk Lirası cinsinden getirisinden daha aşağıda olmasının ana nedenlerinden biri, ABD Doları’nın Türk Lirası karşısında aylık bazda %1,9 artış yaşamış olması.
BU PİYASALARDA BİR DÖNÜM NOKTASI MI?
Bu piyasalarda bir dönüm noktası olabilir mi?
Cevap: Belki…
Petrol fiyatları artmaya devam ettikçe global piyasalar için resesyon kaçınılmaz olabilir. FED ve diğer büyük merkez bankalarının enflasyonla savaşmaya yemin etmiş olması da göz önüne alındığında, faizler birçok piyasa oyuncusunun beklediğinden çok daha uzun süre yüksek seyredebilir.
“Peki, ne yapmamız gerekiyor?” diye sorabilirsiniz. Cevap aslında basit: Yatırımlarınızı ve portföyünüzdeki riskleri sepetlemek veya çeşitlendirmek. Bu da farklı piyasalara, ülkelere ve yatırım araçlarına yatırım yapmak demek.
Yazımızı çok başarılı yatırımcı Warren Buffett’ın ünlü sözlerinden biriyle bitirelim: Gelgitler çekildiği zaman kesinlikle mayosuz yakalanmayın.
ELA KARAHASANOĞLU, MBA, CFA, CAIA
Uluslararası Yatırım Uzmanı
karahasanoglu@turcomoney.com
ela.karahasanoglu@ekrportfolioadvisory.com
https://www.linkedin.com/in/elakarahasanoglu/
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.