-12 Temmuz’da açıklanan ABD çekirdek tüketici fiyat endeksi, %5,3 seviyesinden %4,8’e geriledi. ABD işsizlik oranı ise %3,6’ya düştü. Rakamlar beklenenden biraz daha yüksekti, ancak yine de Haziran ayında açıklanan %3,7 seviyesinin altındaydı. Ancak ABD ekonomisinde bazı yumuşama işaretleri de yok değildi. Örneğin tarım sektörü harici bordrolar, mevcut konut satışları ve ABD üretim sektörü satın alma endeksi olan ISM Purchasing Manager Index (PMI) gibi bazı ekonomik göstergeler, marjinal de olsa, Haziran ayına göre düştü.
–FED beklendiği gibi Temmuz ayında yeniden faiz artırma kararı aldı. Ancak enflasyonun %2 hedefinin üzerinde seyretmesi nedeniyle FED faiz artırımlarına son vereceğinin sinyalini de vermedi. FED Başkanı Jeremy Powell, enflasyonla mücadeledeki kararlılıklarını tekrarlarken bir süredir gerileyen enflasyonun seviyesini ince bir dengede tutacaklarının altını çizdi. Oybirliğiyle alınan faiz arttırma kararı FED’in gösterge faizini %5,25’ten %5,5’e yükselterek 2001’den bu yana en yüksek seviyesine çıkartmış oldu. Bu da faizin sıfıra yakın olduğu 2022 Mart ayından bu yana 11’inci artış oldu.
–Enflasyonla mücadele sadece ABD’yle sınırlı kalmadı. Kanada ve Avrupa Merkez Bankaları, Temmuz ayında tıpkı FED gibi gösterge faiz oranlarını %0,25 artırarak sırasıyla %5 ve %4,25’e yükseltti. Faiz artışlarına rağmen yatırımcıların şirket karlılıklarının artacağı ve ekonominin toparlanacağı yönündeki beklentileri nedeniyle hisse senedi piyasaları yukarı yönlü seyrini sürdürdü. Kuzey Amerika’da bir süredir yüksek seyreden enflasyonun yavaş da olsa gerilemesi, hisse senedi yatırımcılarının piyasa beklentilerini olumlu yönde etkiledi.
–Hisse senetleri yükselirken, Temmuz ayında tahvil piyasaları farklı bir ritimde dans etmeye devam etti. Bu kopukluk, yatırımcıların ekonomik büyüme ve enflasyona ilgili farklı beklentileri olduğunu bir kez daha gösterdi. Temmuz ayının başlarında, 10 ve 30 yıllık ABD Hazine tahvil getiri faizleri düştü. Bu tahvillerin fiyatları hisse senetleri gibi yükseldi (zira tahvil getirileri ile tahvil fiyatları ters orantılı). Ancak ayın son 10 gününde tahvil getiri faizleri tersine dönerek yükselmeye başladı (yani tahvil fiyatları düştü). Tahviller, FED faiz oranlarının uzun bir süre daha yüksek seyretmesini bekliyor.
–Türkiye hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalar, Tayyip Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte nispeten azaldı. 28 Temmuz itibariyle Türk hisse senetleri Türk Lirası bazında aylık %22,7 (ABD doları bazında %18,6) artarak önemli bir getiri elde etti. Bu da, piyasanın yıl başından bu yana getirisinin Türk Lirası bazında %28,3 (ABD doları bazında -%1,8) olmasına neden oldu. ABD Doları bazındaki kaybının ana nedeni, 2022’nin sonundan bu yana Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında -%30 değer kaybetmesi oldu.
–Haziran ayına benzer şekilde, Temmuz ayında da kripto piyasaları, hisse senetleri piyasalarındaki güçlü performans nedeniyle bir miktar ivme kaybetti. 28 Temmuz itibariyle Bitcoin ve Ethereum sırasıyla aylık bazda -%4,3 ve -%2,5 düştü. Kriptoda yaşanan aylık kayıplar hisse senedi ve tahvil piyasalarına kıyasla pek ufak olmasa da, kripto piyasalarındaki yüksek oynaklık göz önüne alındığında, bu kayıplar kripto getirilerinde sadece çok ufak bir etki yarattı. Nitekim Bitcoin %77 ve Ethereum %56 getiri ile bu senenin en iyi yatırımları arasında yer almaya devam etti.
–Ham petrol, enflasyonun gerilemesi ve resesyon endişelerinin azalması nedeniyle iyi bir ay yaşadı. 28 Temmuz itibarıyla ABD ham petrolü WTI ilk ay vadeli işlem sözleşmesi %14 artarak sene başından Temmuz ayına kadar oluşan kayıplarını tamamen kapattı. WTI sene başından itibaren %0,4 getiri ile tekrar pozitif getirili yatırım araçları arasına katıldı. Altın da Temmuz’da iyi bir performans gösterdi. Altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda %3,7 artarak sene başından itibaren getirisini de %9,5’e çıkarmış oldu.
–Piyasalar; ekonomik göstergeler, piyasalardaki olumlu veya olumsuz hava, jeopolitik gelişmeler ve iklim değişiklikleri gibi hem finansal hem finansal olmayan birçok faktörden etkilenebilir. Bu nedenle yatırımcılar, sürekli değişen global piyasalarda başarılı yatırımlar yapabilmek ve oluşabilecek piyasa dalgalanmalarına uyum sağlayabilmek için piyasaları ve haberleri yakından takip etmeli ve yalnızca getirileri değil, aynı zamanda risk profili de çeşitlendirilmiş bir portföy yaklaşımını benimsemeli.
Temmuz ayı, tüm dünyayı kasıp kavuran ekstrem hava koşullarını da beraberinde getirdi. Tabiat ana, ABD ve Kanada’nın doğusundaki orman yangınları ve kuzey yarımküredeki aşırı sıcaklar vesilesiyle gücünü hatırlattı. Örneğin ABD’de bulunan Ölüm Vadisi’nde, Türkiye’nin güneyinde ve Kuzeybatı Çin’de 16 Temmuz’da sıcaklıklar insanlar için tehlike sınırı sayılan 50 dereceyi aştı.
Bu kaos ortamına rağmen finans piyasası olağan seyrini sürdürdü.
FED, ESKİ SEYRİNE GERİ DÖNDÜ
Okurlarımızın hatırlayacağı üzere Amerikan Merkez Bankası FED, faiz artışlarına Haziran ayında ara vermişti. Amaç, başka bir adım atmadan evvel yükselen faizlerin enflasyon ve genel ekonomi üzerindeki etkilerini gözlemlemekti. Temmuz ayında yıllık çekirdek enflasyon gerçekten de yavaşladığının sinyallerini verdi. Buna karşın ekonomide kısmı bir gerileme olduğu ortaya çıktı. 12 Temmuz’da açıklanan ABD çekirdek tüketici fiyat endeksi, yıllık enflasyonun Haziran ayındaki %5,3 seviyesinden %4,8’e gerilediğini gösterdi. Diğer iyi bir haber ise ABD’de işsizlik oranının %3,6’ya düşmesiydi. Rakamlar beklenenden biraz daha yüksekti, ancak yine de Haziran ayında açıklanan %3,7 seviyesinin altındaydı. ABD ekonomisinde bazı yumuşama işaretleri de yok değildi. Örneğin tarım sektörü harici bordrolar, mevcut konut satışları ve ABD üretim sektörü satın alma endeksi olan ISM Purchasing Manager Index (PMI) gibi bazı ekonomik göstergeler, marjinal de olsa, Haziran ayına göre düştü.
FED de beklendiği gibi Temmuz ayında yeniden faiz artırma kararı aldı. Ancak enflasyonun %2 hedefinin üzerinde seyretmesi nedeniyle FED faiz artırımlarına son vereceğinin sinyalini de vermedi. FED Başkanı Jeremy Powell, enflasyonla mücadeledeki kararlılıklarını tekrarlarken bir süredir gerileyen enflasyonun seviyesini ince bir dengede tutacaklarının altını çizdi. Oybirliğiyle alınan faiz arttırma kararı FED’in gösterge faizini %5,25’ten %5,5’e yükselterek 2001’den bu yana en yüksek seviyesine çıkartmış oldu. Bu da faizin sıfıra yakın olduğu 2022 Mart ayından bu yana 11’inci artış oldu.
Enflasyonla mücadele sadece ABD’yle sınırlı kalmadı. Kanada ve Avrupa Merkez Bankaları, Temmuz ayında tıpkı FED gibi gösterge faiz oranlarını %0,25 artırarak sırasıyla %5 ve %4,25’e yükseltti.
ENFLASYONUN DÜŞMESİ PİYASADAKİ BOĞALARI SEVİNDİRDİ
Faiz artışlarına rağmen yatırımcıların şirket karlılıklarının artacağı ve ekonominin toparlanacağı yönündeki beklentileri nedeniyle hisse senedi piyasaları yukarı yönlü seyrini sürdürdü. Kuzey Amerika’da bir süredir yüksek seyreden enflasyonun yavaş da olsa gerilemesi, hisse senedi yatırımcılarının piyasa beklentilerini olumlu yönde etkileyen önemli faktörlerden biri oldu. Bunun ana nedeni de merkez bankalarının uyguladığı sıkı para politikalarının enflasyonla birlikte gevşeyeceği beklentisiydi.
Nitekim, 28 Temmuz itibarıyla ABD hisse senedi endeksi S&P 500, Temmuz ayında %3 gibi önemli bir artış kaydederek sene başından bugüne getirisini %19,4’e çıkardı. Global hisse senedi piyasaları da ABD’deki bu yükselişten ve piyasalardaki iyimser havadan faydalandı. Global hisse senedi piyasaları endeksi MSCI ACWI ve gelişmekte olan hisse senedi piyasaları endeksi MSCI EEM aynı dönemde sırasıyla %16,9 ve %10,6 arttı.
Avrupa piyasaları da benzer şekilde iyi bir ay geçirdi. Euro Stoxx 50 Endeksi Temmuz ayında %1,5 artarak yıl başından bu yana getirisini %17,8’e çıkarttı.
HİSSE SENETLERİ VE TAHVİL PİYASALARI ARASINDAKİ TUTARSIZLIK DEVAM ETTİ
Hisse senetleri yükselirken, Temmuz ayında tahvil piyasaları farklı bir ritimde dans etmeye devam etti. Bu kopukluk, yatırımcıların ekonomik büyüme ve enflasyonla ilgili farklı beklentileri olduğunu bir kez daha gösterdi.
Temmuz ayının başlarında, 10 ve 30 yıllık ABD Hazine tahvil getiri faizleri düştü. Bu tahvillerin fiyatları hisse senetleri gibi yükseldi (zira tahvil getirileri ile tahvil fiyatları ters orantılı). Ancak ayın son 10 gününde tahvil getiri faizleri tersine dönerek yükselmeye başladı (yani tahvil fiyatları düştü). Dolayısıyla tahvil piyasası hisse senetlerinden faiz beklentisi konusunda bir kez daha ayrıldıklarının sinyalini vermiş oldu.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Piyasa kısacası şunu söylüyor: Tahviller, tıpkı senenin başındaki gibi, FED faiz oranlarının uzun bir süre daha yüksek seyretmesini bekliyor. Tahvil piyasalarının beklentilerinde tek değişen enflasyonun yavaş yavaş düşmek yerine 5 ila 10 yıllık süre zarfında aynı kalacağı ve hatta az da olsa yükseleceği (evet yükseleceği!).
Piyasa oyuncularının faizlerle ilgili beklentilerinin nasıl değiştiğini daha iyi anlamak için tahvil piyasalarının 5 ve 10 yıllık enflasyon beklentilerinin 2021 sonundan bu yana nasıl değiştiğine aşağıdaki grafikte bir göz atalım. Beklenen enflasyon, nominal faizlerin göstergesi olan ABD tahvilleri getiri faizleri ve reel faiz oranlarının göstergesi olan ABD Hazinesi Enflasyon Korumalı Menkul Kıymetler (Treasury Inflation-Protected Securities veya TIPS) kullanılarak hesaplanır. Aynı vadeli iki faiz oranı arasındaki fark, piyasalar tarafından uzun vadede beklenen (veya başa baş) enflasyonu verir (yani, nominal faiz – reel faiz = beklenen enflasyon).
Kaynak: Bloomberg, EKR Total Portfolio Advisory
Yukarıdaki grafikten çıkan ilk sonuç, şu an itibariyle piyasaların uzun vadeli yani 5 ve 10 yıllık süre zarfında enflasyonun %2,5 seviyesinin altında kalmasını beklediği (mor çizgi). Aslında piyasa haberlerinin odak noktası da genellikle bu rakam. Ancak, yatırımcıların odaklanması gereken ve verilerin asıl püf noktası bu değil. Bu da bizi ikinci sonuca getiriyor. O da, piyasaların 5 ve 10 yıllık enflasyon beklentilerinin hem 2021 sonu (mavi çizgi) hem de 2022 sonundan beri (yeşil çizgi) gözle görülür şekilde artmış olması. Yani tahvil piyasaları uzun vadede enflasyonun geçmişe oranla daha yukarda seyretmesini bekliyor. Son ve diğer önemli bir çıkarım ise, piyasaların artık enflasyonun düşmesini değil, uzun vadede yavaş da olsa artmasını beklediği. Diğer bir deyişle, tahvil piyasaları, hisse senedi piyasalarının aksine, FED’in para politikasının başarılı olacağına hala inanmıyor.
Devlet tahvil piyasalarındaki bu olumsuz hava bazı global tahvil endeks getirilerine de yansıdı. Bloomberg Global Tahvil Endeksi Temmuz ayında yatay seyrederek 28 Temmuz itibarıyla yıllık getirisini %3 olarak muhafaza etti. Bloomberg Global Şirket Tahvili ve Yüksek Getirili Tahvil Endeksleri de aynı dönemde sırasıyla %0,5 ve %1,5 aylık getiriyle yatırımcılarına sene başından itibaren sırasıyla %3,6 ve %6,6 kazandırdı.
TÜRK LİRASI DÜŞTÜ
Türkiye hisse senedi piyasalarındaki dalgalanmalar, Tayyip Erdoğan’ın tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte nispeten azaldı. 28 Temmuz itibariyle Türk hisse senetleri Türk Lirası bazında aylık %22,7 (ABD doları bazında %18,6) artarak önemli bir getiri elde etti. Bu da, piyasanın yıl başından bu yana getirisinin Türk Lirası bazında %28,3 (ABD Doları bazında -%1,8) olmasına neden oldu. ABD Doları bazındaki kaybının ana nedeni, 2022’nin sonundan bu yana Türk Lirası’nın ABD Doları karşısında -%30 değer kaybetmesi oldu. Bunu tetikleyen nedenlerden biri de Türkiye Merkez Bankası’nın artan enflasyona rağmen piyasaların beklentisinin altında bir faiz artışı yapmasıydı.
KRİPTO PARALAR GETİRİLERİNİN BİR KISMINI GERİ VERDİ
Haziran ayına benzer şekilde, Temmuz ayında da kripto piyasaları, hisse senedi piyasalarındaki güçlü performans nedeniyle bir miktar ivme kaybetti. Sonuç olarak, daha önce elde ettiği getirilerinin bir kısmını geri verdi. 28 Temmuz itibariyle Bitcoin ve Ethereum sırasıyla aylık bazda -%4,3 ve -%2,5 düştü. Kriptoda yaşanan aylık kayıplar hisse senedi ve tahvil piyasalarına kıyasla pek ufak olmasa da, kripto piyasalarındaki yüksek oynaklık göz önüne alındığında, bu kayıplar kripto getirilerinde sadece çok ufak bir etki yarattı. Nitekim Bitcoin %77 ve Ethereum %56 getiri ile bu senenin en iyi yatırımları arasında yer almaya devam etti.
ALTIN VE HAM PETROL FİYATLARI YATIRIMCILARINI GÜLDÜRDÜ
Ham petrol, enflasyonun gerilemesi ve resesyon endişelerinin azalması nedeniyle iyi bir ay yaşadı. 28 Temmuz itibarıyla ABD ham petrolü WTI ilk ay vadeli işlem sözleşmesi %14 artarak sene başından Temmuz ayına kadar oluşan kayıplarını tamamen kapattı. WTI sene başından itibaren %0,4 getiri ile tekrar pozitif getirili yatırım araçları arasına katıldı.
Altın da Temmuz’da iyi bir performans gösterdi. Ancak ham petrol kadar iyi değildi. Aynı zaman diliminde, altının ilk ay vadeli işlem sözleşmesi aylık bazda %3,7 artarak sene başından itibaren getirisini de %9,5’e çıkarmış oldu. Altın fiyatlarının yüksek seyretmesinin bir nedeni yükselen faiz oranlarının ABD Hazine bonosu getirilerinde kayıp yaratması nedeniyle merkez bankalarının altına olan talebinin artması.
DÜŞÜK ENFLASYON HİSSE SENETLERİ İÇİN SORUN OLABİLİR
Gelişmiş ülkelerin birçoğunda Temmuz ayında düşen çekirdek enflasyon rakamları, 2024’te bazı merkez bankalarının gösterge faizlerini kesmeye başlayabileceği umudunu canlandırdı. Bu da, tabi ki birçok yatırım aracında fiyat artışını bir süre destekleyebilir… Ta ki hızlı düşen enflasyon şirket karlılıkları ve hisse senetleri üzerinde baskı oluşturana kadar… Enflasyonun düşmesi elbette güzel bir haber. Ancak, buna son dönemdeki gibi yüksek nominal faizler ve kuvvetli bir işgücü piyasası eşlik ettiği zaman, bu durum yükselen sermaye maliyetleri ve dolayısıyla da düşük şirket karlılık marjları ve daha düşük hisse senedi fiyatları anlamına gelir. Ayrıca, enflasyonun düşmesi demek, mal ve hizmet fiyatlarının düşmesi demek. Bunun da sonucu daha düşük şirket karlılıkları.
İleriki dönemlerde yatırımcıların ekstrem hava olaylarının tedarik zinciri ve enflasyon üzerindeki etkilerini yakından takip etmesinin önemli olduğu bir gerçek. Ayrıca, hisse senedi ve tahvil piyasaları arasındaki fikir ayrılıklarının belirginleşmesi, piyasa oyuncularının risk toleranslarının ve yatırım tercihlerinin değiştiğinin sinyalini vermesi bakımından yatırımcıların yatırım kararlarında çok daha dikkatli olması gereken dönemler olarak kabul edilir.
YATIRIMCILAR, RİSKLERİ DE DİKKATE ALARAK PORTFÖY OLUŞTURMALI
Bu vesileyle piyasaların ekonomik göstergeler, piyasalardaki olumlu veya olumsuz hava, jeopolitik gelişmeler ve iklim değişiklikleri gibi hem finansal hem de finansal olmayan birçok faktörden etkilenebileceğini bir kere daha hatırlatalım.
Bu nedenle, yatırımcıların sürekli değişen global piyasalarda başarılı yatırımlar yapabilmek ve oluşabilecek piyasa dalgalanmalarına uyum sağlayabilmek için piyasaları ve haberleri yakından takip etmelerinin ve yalnızca getirileri değil, aynı zamanda risk profili de çeşitlendirilmiş bir portföy yaklaşımını benimsemelerinin son derece önemli olduğunun tekrar altını çizelim.
ELA KARAHASANOĞLU, MBA, CFA, CAIA
Uluslararası Yatırım Uzmanı
karahasanoglu@turcomoney.com
ela.karahasanoglu@ekrportfolioadvisory.com
https://www.linkedin.com/in/elakarahasanoglu/
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.