Yeni dönemde bol ve ucuz dolar likiditesi sona erecek! Sermaye hareketlerinde eve dönüş başlayacağından; yeni dönemden en çok ekonomik büyümesi dış kaynağa bağımlı Brezilya, G. Afrika, Endonezya ve Hindistan gibi ülkeler etkilenecek.
ABD’de 2008 yılı sonunda başlayan ve özellikle gelişmiş ülkeleri etkisi altına alan global krizle birlikte FED, ciddi biçimde parasal genişleme politikasına geçerek piyasalara rutin olarak 2009’dan itibaren milyarlarca dolar sürdü (yaklaşık aylık 85 milyar dolar). ABD Merkez Bankası FED’in söz konusu parasal genişleme politikası global ölçekte bol ve ucuz dolar likiditesi oluşturdu. Krizin üstesinden gelebilmek için izlenen bu politika özellikle dövize bağımlı gelişen ülke piyasalarında coşku ve talep patlaması, yatırım artışı ve büyüyen cari açıkla birlikte rekor büyüme oranları ortaya çıkardı (çin, Türkiye, Rusya gibi). Tam tersine krizle birlikte AB ve ABD gibi gelişmiş ülke ekonomileri, kriz sonrası tedavi döneminde önce küçülme, sonradan toparlanmaya geçti.
Geçtiğimiz günlerde FED Başkanı artık işlerin düzelme yoluna girdiğini; özellikle ABD ekonomisinden olumlu veriler gelmeye başladığını belirterek, parasal genişlemeden kademeli olarak 2014 ortasına kadar vazgeçileceğini, yani diğer bir değişle ucuz dolar döneminin kapanacağını, normalleşmenin başlayacağını söyledi. Aynı anda tüm gelişen ülke piyasalarında dalgalanma ve dolar çıkışı ile birlikte yerel paraların değer kaybı başladı. İlk dalganın ardından gelen açıklamalarla nispeten durulma yaşansa da, yeni dönem ve yeni denge oluşumu kaçınılmaz olacak.
Bol ve ucuz dolar likiditesi sona erecek. Sermaye hareketlerinde eve dönüş başlayacağından; yeni dönemden en çok ekonomik büyümesi dış kaynağa bağımlı Brezilya, G. Afrika, Endonezya ve Hindistan gibi ülkeler etkilenecek. Söz konusu ülkelerde yerel paraların değer kaybı, faizlerde yükselme ve varlık fiyatlarında gerilemeler daha güçlü yaşanacak. Büyümede rekor seviyeler yerini, daha normal artışlara bırakacak.
Türkiye’nin yeni dönemden etkilenmesi kaçınılmaz. Dolar likiditesinin azalması ve faiz oranlarının yükselmesi ile öncelikle yeni kur ve faiz dengeleri oluşuyor. Merkez Bankası’nın akılcı ve tutarlı politikaları devam ediyor. Bunun birlikte faizde 0.75’lik artışla üst sınır 7.25’e çıkarılarak, MB’nin sınırlı faiz artışıyla TL’deki değer kaybını ihracatçıyı rekabet edebilir halde tutma politikası sürdürülüyor. İkinci altı ayda büyüme sınırlıda olsa yeni dengeden etkilenecek ancak rekabet avantajından ötürü büyümenin ihracata dayalı olabileceğini öngörebiliriz.
Tüm birimler döviz risklerinde dikkatli davranmalı, ihracatı arttırıcı, kaybedilen pazarların toparlanması şeklinde aynen 2009-2010 yıllarında olduğu gibi cari açıkta gerileme ve büyümede yinede Orta Vadeli Program hedefi olan yüzde 4’ten çok fazla sapma olmayacağını düşünüyoruz.
Süleyman Orakçıoğlu ORKA Group Yönetim Kurulu Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.