Son verilere göre, 210 araştırmacı ülkeye kesin dönüş yaptı, 2 bine yakını ise belli bir süre araştırma yapmak için Türkiye’ye gelip gidiyor. Türkiye’ye kesin dönüş yapan bilim adamlarından Kemerburgaz üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Oğuz Bayat ile beyin göçü üzerine konuştuk.
Hükümet, yurt dışında bulunan bilim adamlarını Türkiye’ye çekmek için çeşitli projeler geliştiriyor? Yurt dışındaki bu insanlarımızın geri dönüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beyin göçü ülkemizin geleceği için çok önemlidir. Bende ülke’ye dönüş yapan kişilerden biri olarak 2011’den bu yana Türkiye’de projeler geliştiriyorum. Hatta başka beyinlerin de buraya gelmesi için aracı olabiliyoruz. TüBİTAK’ın hayata geçirdiği 2232 desteği ile yurt dışındaki bir uzmanı Türkiye’ye getirip burada ortak çalışmalara katılmasını sağlayabiliyorsunuz. Aslında beyin göçünü tersine çeviren ciddi bir projedir. Bu desteği kullanarak teknoloji devi Apple’in telefonlarının antenini tasarlayan bir firmanın teknik müdürü olan Haki Cebi’yi Türkiye’ye gelmesini sağlayarak akıllı anten tasarımı projesini tamamladık.
Artık yurt dışındaki değerli isimler, Türkiye’de çalışmalarını yapabilecekleri yeni üniversiteler ve araştırma ortamları mevcuttur. Yeni kuşak bilim insanları son 4-5 yıl içerisinde Türkiye’ye dönüp rekabetçi çalışmalar yapmaya başladılar. Türkiye teknoloji alanında başarılı araştırmalar yapıp küresel ortamda gelişmeler yapabiliyor. İleri düzeyde ARGE çalışmalarının artık üniversiteler ve sanayi tarafından yapıldığını gözlemleyebiliyoruz.
Beyin göçünün uzun vadeli nasıl etkisi olacak?
Bizden önce Türkiye’ye dönen değerli isimler var. Onlar bizler için altyapı hazırladılar. Bizim kuşak yurt dışındaki bilgi birikimimizi ve değerli çalışma arkadaşlarımızı Türkiye’ye getirip güçlerimizi birleştirebilecek ortamı sağlayabildi. Devlet üniversiteleri de bu sürece adaptasyon sağlıyor fakat vakıf üniversiteleri bu konuda daha proaktif davranıyorlar. Yeni rektörlerimiz de bizlere destek verip bizlere yol açıyorlar.
Bu gelişmeleri görmek ve içinde bulunmak çok keyifli bir süreçtir. 5 yıl sonra daha fazla katma değerli gelişmeler göreceğimize inanıyorum. Gelişmekte olan Türkiye’nin ilerlemesine beyin göçüyle gelenler hız katacaklardır.
Peki göçün bu kadar yavaş ilerlemesinin nedenleri nedir?
Tüm olumlu gelişmelere rağmen beyin göçünün önünde büyük engeller var. Ancak bu engeller kişiye göre değişiyor. özetle şöyle:
1. Verilen katkılar yetersiz. TüBİTAK’ın verdiği destek buraya getirdiğimiz uzmanın maaşının yarısı bile etmiyor. Bütçelerin arttırılması gereklidir.
2. Şirket çalışanlarına hisse verilmelidir. Yurt dışında çalışan uzman kişilerin gelirleri yıllık olarak 150 bin dolar civarındadır. Bunun yanı sıra çalıştıkları şirketlerde hisseye sahipler ve o hisselerin tam sahibi olmak için minimum 4-5 yıl o şirketlerde çalışma şartı vardır. Bu yapılaşma çalışanları şirkete bağlıyor ve şirket kazandıkça çalışan da kazanıyor. Türkiye’de de ARGE firmaları start-up modelinde olmalıdır
3. Yurt dışında mühendislerin sahip olduğu konfor burada da sağlanmalıdır. Sabah 8’de patron, “Neredesin?” diye hesap sorarsa, o kişiler buraya uzun süre kalamazlar. Yurtdışında uluslar arası şirketler mühendislerine iş yükünü verir ve saatlik bazda performansları incelemezler. İşin içeriğine göre haftalık, aylık ya da yıllık bazda değerlendirilirler. Uzmanlar öğlen aralarında ister ise havuzuna girecek, tenisini oynayacak ve serin bir akıl ile işe gelecek. Bu konfor gelişmiş ülkelerde var iken bu konfordan vazgeçmek istemeyenler çok olacaktır.
4. çalışma kültürü ve araştırma ruhunu empoze etmemiz gerekir. Bir Amerika’lı, Hindistan’lı veya çin’li mühendise işi teslim ettiğinizde ve serbest bıraktığınızda, gece geç saatlere kadar çalışıp o işi bir an önce bitiriyor. Ancak bizim kültürümüzde serbest kalmayı boş zaman gibi algılıyoruz ve işi son dakikaya kadar bırakmayı tercih ediyoruz.
Hayata geçirdiğiniz projelerden bahseder misiniz?
ABD’de teknoloji firmalarında 5 yıl çalışarak elde ettiğim tecrübe ile Bayt Teknoloji şirketini kurdum. Boston ve İstanbul ofisleri olan Bayt Teknoloji kablosuz ve radyo şebekesi mühendisliği, şebeke servisleri veren bağımsız bir AR-GE şirketi konumuna geldi. ABD’de aldığım bilgi birikimini Türkiye’de daha da geliştirerek yeni bir ürünü hayata geçirdik. Bu ürünü hayata geçirebilmek için kendimize güçlü bir ortak adıyordum ki Avea kuluçka merkezi ile tanıştık. Avea ile ortak bir hedef belirledik ve sahaya getireceğimiz ürün dünyada bir ilk olsun istedik. Bu amaç ile 2 yıl yapılan ARGE çalışması sonrasında nokta atışı ürününü hayata geçirdik. Bu ürün kurulduğunda 1-2 metre hassasiyet ile yakından geçen cep telefonlarına hedefli ve profilli SMS/IVR/MMS mesajlarını gönderebiliyor. Bu gelişmenin diğer bir sosyal sorumluluk kısmı ise belirli bir kapalı alan içerisinde kayıp olan çocuk ya da yaşlıların kısa sürede tespit edilmesini sağlıyor. Söz konusu proje Türkiye Elektronik Sanayicileri Derneği tarafından 2014’ün ‘Yenilikçilik ve Yaratıcılık ödülü’ne layık görüldü. Bu projeyi gerçekleştirebilmek için TüBİTAK’tan 1 milyon TL bütçeli destek aldık.
Peki bu ürün nerelerde kullanılabilir?
Bu teknolojiyi artık ürüne de dönüştürdük. Söz konusu teknolojinin kullanım alanları arasında turizm, eğitim, sağlık sektörleri yer alıyor. Rixos Otelleri’nde kullanılmaya başlandı. çok büyük otel olan Rixos’ta çocuklar sıkça kayboluyordu. Cihazları otelde belli noktalara yerleştirdik. çocuklara sim kartlı bir bileklik tasarladık. çocuğunu takip etmek isteyen aile cep telefonu üzerinden çocuğunu görüntüleyebiliyor. ürünün yaygınlaştırılması için çeşitli Antalya otellerinin tekliflerini değerlendiriyoruz.
Diğer bir ürün ise nokta atışı ürünüdür. Bu ürünü AVM’lerde bulunan mağazalar, perakendeler, büyük marketler, bayiler ve bütün satış noktaları akıllı SMS/MMS ile promosyon yapmak ve ya yeni ürünleri hakkında bilgi vermek istediğinde çok etkin kullanabiliyor. Kurulan söz konusu hücresel baz istasyonu, mağazanın önünden geçen ziyaretçilerin telefonunu anında algılayıp içerideki promosyonlar hakkında bilgi verebiliyor. Bu ürün müşterilerimizin satış oranlarına ciddi oranda katkı yaptığı geri dönüşlerini alıyoruz.
Bu platformun ileride sağlayacağı faydaları ise sınır güvenliği ve havaalanı güvenliği olacaktır.
PORTRE
Doç. Dr. Oğuz Bayat Kimdir?
İTü’de elektrik elektronik mühendisliği okuyan Doç. Dr. Oğuz Bayat, 2000 yılında mezun olup ABD’de Connecticut eyaletinde elektrik ve bilgisayar alanında yüksek lisans, Northeastern üniversitesi’nde aynı alanda doktora yaptı. MIT’de işletme okudu. öğrenciliği sırasında 5 yıl da Airvana şirketinde stajyer olarak çalışan Bayat, daha sonra teknik müdür pozisyonuna kadar yükseldi. Eğitim ve 5 yıllık iş hayatı tecrübesinden sonra Türkiye’ye dönme kararı alan Bayat, Kemerburgaz üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev aldı. Bir süre çalıştıktan sonra Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü‘ne getirilen Oğuz Bayat yüksek lisans ve doktora programlarının kuruluşunda görev aldı.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.