Entelektüel sermaye gibi bir konuyu ve onun en önemli bileşenlerinden olan insan sermayesini bu kadar rahat anlaşılır kıldığınız için çok teşekkürler.İzniniz olursa, bu kıymetli yazıya bir iki ekleme yapmak isterim. Günümüzün kalkınmış ülkelerine baktığımızda genellikle ilişki sermayesini ve yapısal sermayesini insan sermayesi sayesinde muhteşem kazanımlara dönüştürdüklerini görüyoruz. Norveç, İsveç, Finlandiya, Kanada ve Avustralya gibi. Bir de entelektüel sermayenin insan sermayesi boyutunu beyin göçü ile çok daha güçlü tutma stratejisini uygulayan Amerika var. Kanada, Avustralya ve Amerika için belki söyleyemem ama Kuzey İskandinav ülkelerine baktığımızda entelektüel sermayelerini daha kurumsal yapılarla sürdürülebilir hale getirdiklerini ve bu yönde ilerlediklerini ifade edebilirim.Belki, 10. Kalkınma Planı ile birlikte hedeflenen amaçlara ulaşmak için ülkemizin entelektüel sermayesinin de bu türden bir kurumsal yapı ile yönetilmesi başarının garantörü olabilir.Öncelikle 10. Kalkınma Planındaki hedefleri tutturmak için ülkemizin entelektüel sermaye profilini çıkartırız. Daha sonra da istenilen hedefle mevcut durumu kıyaslayıp eksiklikleri giderme programını hayata geçiririz. Bir yandan da bu hedefleri tutturmamızda elzem olan insan sermayemizin gelişim programını hayata geçiririz. Bunu yapmak için MERITUM Projesi bize yol gösterebilir. Ne dersiniz?