2007-2008 Global Krizi sonrasında birçok ülkede öncelikle finansal kesim başta olmak üzere ekonominin birçok alanında daha önce görülmediği bir biçimde yeni düzenlemeler gündeme geldi. Gelişmiş ülkelerde özellikle genişlemeci para politikası araçlarının kullanımı tahminlerin ötesine geçti.
Bununla beraber gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda reel faizler negatif seviyelere geriledi. Günümüz ekonomilerinde kur ve faiz rekabet yaratma özelliğinden uzaklaşma eğiliminde olunduğu gibi bir anlayışı ön plana çıkarıyor. Kur savaşları beklentisi –Japonya dışında- şimdilik gerçeklikten uzak gibi duruyor. Diğer taraftan ise reel faizin olduğu ekonomiler son derece az sayıdadır. Bugünkü gelinen ortamın adına yeni normal ya da yeni piyasa ekonomisi dengesi demek yanlış olmayacak.
Böylesi bir dünyada ülkemizin son 3-4 yıllık süreci çok iyi yönettiği ve krizi nispeten de olsa kazançlarla atlattığı ileri sürülebilir. Ancak, gelecek dönemde yeni piyasa ekonomisi dengeleri değişmeye başladığında Türkiye’nin de yeni makroekonomik dengelere sahip olması gerekecek. Gelecek 3-5 yıllık süreç içerisinde ülkemiz için büyüme, faiz, enflasyon, cari işlemler dengesi ve bütçe dengesi önemli değişkenler olarak ortaya çıkacak. Bu makroekonomik değişkenlerde meydana gelecek aşağı/yukarı hareketlenmeler gerek ülke içindeki değişikliklere ve gerekse de dünyadaki ekonomik konjonktüre de bağlı olarak farklı sonuçlara yol açabilecek.
GSYH’daki büyüme ile Cari Açık arasındaki korelasyonun değişimi özellikle 2005 yılından bu yana Türkiye’de GSYH büyümesi ile Cari Açık/GSYH rasyosu arasında bir korelasyondan söz ediliyor. Büyümenin yüksek olduğu yıllarda cari açığın GSYH’ya oranında ciddi bir artış görülüyor. örneğin 2006, 2010 ve 2011 yıllarında yüksek bir GSYH büyümesi ve buna karşın cari açığın GSYH’ya oranında önemli artışlar gerçekleşti, 2008, 2009 ve 2012 yıllarında ekonomik daralma söz konusuyken cari açığın GSYH’ya oranında ciddi azalışlar ortaya çıktı. 2013 yılı beklentilerine bakıldığında buna paralel olarak büyüme %4, cari açık/GSYH rasyosu ise %-6,8 seviyeleri civarındadır. Kaldı ki ülkemiz açısından büyümenin %5’ler civarında olması arzulanırken cari açık/GSYH rasyosunun da %7-7,5 seviyelerine ulaşması beklenebilir.
Türkiyemizin önümüzdeki yıllarda büyüme-cari denge arasındaki bu negatif ilişkinin yönünü değiştirecek ya da katsayıyı düşürecek yönde tedbirler bulması gerekecek. Bunun için kısa zaman içinde yapısal değişikliklere gidilmesi büyük önem taşıyor.
Faiz ve Enflasyon arasındaki ilişki Türkiye 2012 yılına kadar ciddi pozitif reel faiz ödeyen ülkelerin başında gelmekteydi. Ancak, ekonomide yeni normallere alışmaya çalıştığımız son 2-3 yıllık süreçte birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki gibi ülkemizde de reel faizler hızla düşerek sıfıra hatta negatife düşme eğilimindedir. Türkiye’de de 2012 yılında reel faiz ortadan kalkmış ve 2013’te ise negatif reel faiz beklentisi ortaya çıktı. ülke olarak en düşük tasarruf oranına sahip ülkelerden biri iken yabancı tasarruflara negatif faiz uygulamak sürdürülebilirlik açısından kırılganlık arz ediyor. Yerli tasarruf sahiplerinin negatif faizi kabul etme olasılıkları yabancı yatırımcılardan daha yüksek olarak kabul edilebilir ama tersi pek mümkün olamıyor. Gelişmekte olan ülkelerde gelecek dönemlerde reel faizlerin tekrar gündeme gelmesi söz konusu olduğunda gelişmekte olan ülkelerden çıkış kaçınılmaz olacak. Büyümenin artmasına bağlı olarak enflasyonun da artmasını beklemek de bir başka nokta olarak ortaya çıkıyor. Bu noktada ise faiz ve enflasyon beklentilerinin gerçekleşmesi kolay olmayacak, yok eğer gerçekleşir ise gelecek yıllarda başka sorunlara yol açabilecek.
Sonuç olarak, ülkemizin 2013 yılı için faiz ve enflasyon rakamları ile reel faiz konusunda sürdürülebilir bir yeni normali yakalaması önümüzdeki yıllar için ise büyüme ile cari açık arasındaki negatif ilişkinin tersine çevrilmesi ya da bağımlılık katsayısının azaltılması yönünde ekonomik büyüme modelini yeniden dizayn etmesi gerekecek.
Rafi KARAGöL
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.