Kriz, işini iyi yapan girişimciler için her zaman yeni fırsatlar yaratır. 2012’de yeni pazarlar keşfetmesi gereken Türk girişimcisi, doğan bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeyi başarmalı.
Bir tarafta Euro bölgesi krizi, diğer tarafta Arap Baharı derken 2011’i geride bıraktık. AB ve Ortadoğu ülkeleri derinden sarsılırken, Türkiye bundan ne derece etkilenir tartışmalarının gölgesinde güçlü finansal sistemi ve başarılı ekonomi yönetimi sayesinde geçen yılı Türkiye, tüm dünyayı şaşırtan büyüme rekorları (% 8 in üzerinde) ve istihdam artışıyla tamamladı.
İhracat (134 milyar dolar) ve ithalattaki (240 milyar dolar) artışlarla birlikte yaklaşık 75 milyar dolarlık seviye ile cari açık ilk kez milli gelirimizin % 10’u seviyelerini aşarken, tedirginlikler yaşandı fakat son 5 ayda kurlardaki % 20’lere varan artışla doğal olarak gerileme başladığını gördük. 2012 yılı ile ilgili AB krizine bağlı olarak “Türkiye sıkıntıya girebilir, durgunluk olur” gibi yorumlar yapılmaktaydı. Yılın ilk haftalarından itibaren global olarak esen olumlu hava Türkiye’ye fazlasıyla yansıyor. Ocak ayı başından itibaren yabancı fonların girmeye başladığını ve Türkiye’ye olan ilginin artarak sürdüğünü görüyoruz.
Kriz ortamları işini iyi yapan girişimciler için her zaman için yeni fırsatlar yaratır ve bu fırsatların en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekir. özellikle sıkıntıdaki AB firmaları ve bilindik markaları son dönemlerde önceki yıllardaki başarılı büyümelerini yakalayamadıkları gibi küçülme yaşıyorlar ve içinde bulundukları ortamdan çıkabilmek için kendilerini ateşleyecek enerji ve sermayeyi verebilecek yatırımcı arayışındalar. Girişimcilerimiz bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmelidir.
Merkez Bankası, 2012 yılı süresince kur konusunda enflasyon hassasiyeti nedeniyle çok duyarlı davranarak TL’yi savunmaya devam edeceğini hem uygulamalarıyla gösterdi, hem de en yetkili ağızdan beyan etti. Burada üzerinde durulması gereken konu; her kesimi rahatsız edecek enflasyonun şahlanmasına yol açacak kur dalgalanmalarına izin vermemek ve ihracatçılarımız için yaşamsal öneme sahip kur seviyelerinin dikkate alınmasıdır.
Sözkonusu AB krizi ile birlikten ihracatçılarımız kesinlikle alternatif pazarları değerlendirmeli Ortadoğu, Afrika ülkeleriyle birlikte özellikle Rusya, çin, Hindistan, Brezilya gibi büyüyen dev pazarlar hedeflerimiz olmalı.
Görünen o ki; AB de herhangi bir ülkenin iflasına izin verilmeyecek, dünyada gidecek yer arayan oldukça fazla fon var. AB’de oluşabilecek iflasın çin ve Japonya gibi ekonomileri de etkileyeceğinden sözkonusu iki ülke geçtiğimiz günlerde IMF’ye ek katkı yapabileceklerini beyan ettiler. Türkiye açısından ise özellikle yılın ikinci yarısında işlerin daha canlı, büyümenin ise daha hızlı olacağını öngörmek mümkün. Tüm bunlara bağlı olarak perakende sektöründe ilk çeyrekten sonra daha istikrarlı ve canlı bir pazar bekliyoruz.
Süleyman ORAKçIOĞLU
orakcioglu@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.