Türkiye’nin lokomotif sanayilerinden biri olan otomotiv sektörü 2014 yılında dünyada ve Türkiye’de yaşanan olumsuz ekonomik gelişmelere rağmen büyümeye devam etti. Bu büyümede ipi göğüsleyen şirketlerden birisi de Türkiye’de üretim üssü bulunan Japon otomotiv devi Toyota oldu. Sektörün geldiği noktayı, geleceğini, sıkıntılarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerli oto hayalini ve Toyota’nın yeni yatırım planlarını Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye Genel Müdürü ve CEO’su Orhan özer ile konuştuk…
Otomotiv sektörü, Türkiye’nin lokomotif sanayilerinden birisi. 2014’ü ve 2015’in ilk iki ay performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Toplam otomotiv üretimi 2014 yılında daralan iç pazara rağmen, büyüyen ihracat ile geçen yıla göre yüzde 4 artarak, 1 milyon 170 bin adet olarak gerçekleşti. İhracat ise, yeni modellerin katkısı ve AB’de kısmen artan taleple yüzde 7 artarak 885 bin adet oldu. 2014’te otomotiv ana ve yan sanayisinin ihracatı 23 milyar dolara ulaştı. Bu tablonun sonucu olarak ülkemiz bugün küresel otomotiv üretiminde 15’inci ve Avrupa ülkeleri arasında üretimde 5’inci sırada yer alıyor. Bu, üretim faaliyetlerini ülkemizde sürdüren tüm otomotiv fabrikalarının kalitelerinin ve verimliliklerinin ne kadar iyi bir noktada olduğunun göstergesidir.
Otomotiv sanayimizin yıllık üretim kapasitesi, yeni yatırımlar ve yeni projeler ile bağlantılı olarak sürekli yükseliyor. 2014 yılı yeni yatırım projelerinin açıklandığı, toplam kapasitenin yeni yatırımlarla yüzde 9 artarak 1,7 milyon adedi geçtiği bir yıl oldu. Bizim Toyota olarak, 2015’in ilk günlerinde açıkladığımız yatırımımız ile mevcut kapasitemiz 100 bin adet artarak 250 bin adede yükselecek. Böylelikle yakın bir gelecekte ülkemizdeki toplam kapasitenin 2 milyona yaklaşacağını söyleyebiliriz. Bu gelişmeyle paralel olarak, 2015 ve sonrası dönemde üretim ve ihracatta yeni rekorlara imza atılacağına inanıyorum.
YERLİ OTO HAYAL DEĞİL!
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan‘ın “Babayiğit” arayışı tam anlamıyla karşılık bulamadı. Konuyu güncellemek gerekirse; “Babayiğit”in çıkması için şartlar hala oluşmadı mı?
2023 hedefi, Cumhuriyeti‘n 100. yılında ekonomide dünyada ilk 10 içinde yer almaktır. Ekonomide dünyada ilk 10’a giren bir ülkenin kendi otomobil markasını üretmesi ulaşılamaz bir hedef ve yanlış bir beklenti değildir. Bu konumdaki Türkiye’nin bir otomobil markasının olması da kanımca gerçekçi bir hedeftir, iyi bir plan ile ülkemize ciddi katkılar getirir. Türkiye’de bu teknolojik altyapı ve birikim var. Otomotiv ana ve yan sanayii gerekli teknolojiye ve deneyimli insan gücüne sahiptir. Genç, dinamik, istekli ve bilgili işgücümüz, sadece otomotivde değil tüm alanlarda Türkiye’nin en büyük avantajıdır. Bugün, küreselleşmenin de etkisiyle hiçbir otomotiv endüstrisinde yüzde 100 oranında yerli imalat söz konusu değildir, olmamalıdır da. önemli olan, üretilecek aracın ülkemizin markası olmasıdır ve bence bu mümkündür. Doğal olarak, bu konuda yatırım çok yüksek seviyededir ve bu büyüklükte yatırımı karşılamak belki sadece kişilere ve şirketlere değil, daha geniş bir kapsama yayılmalıdır. önemli fonlara sahip yarı resmi kuruluşlar, halka açık ortaklık gibi alternatifler böyle bir yatırımı imkânlar dâhiline getirebilir. Bu türde oluşacak bir konsorsiyum, ortaklık yapısıyla bir proje hazırlanıp, devletimize sunulabilir. Eminim ki; devletimiz böyle bir projeye destek konusunda kayıtsız kalmayacaktır.
2015‘in ilk 2 ayında bir önceki yılının aynı dönemine göre toplam üretim yüzde 34, ihracat ise yüzde 32 oranında arttı. İç pazarda da olumlu bir gelişme olduğu göz önüne alınırsa, otomotiv sektörünün bu yıla iyi bir başlangıç yaptığını söyleyebilirim.
Gerçekten yerli bir araç üretiyoruz diyebilmemiz için konunun makro ekonomik politikaların bir parçası olması gerekir. özel sektör ve hükümet ortak bir strateji doğrultusunda birlikte hareket etmeli, sürdürülebilir bir üretim, Ar-Ge, pazarlama, satış ve satış sonrası faaliyetleri stratejisi yürütülmelidir. Pazarlama alanında da en az teknik konulara olduğu kadar odaklanılmalıdır. Bu sebeple, en azından başlangıç seviyesinde bu projeye halkımızın desteği, pozitif tutumu çok önemli olacaktır.
Otomotiv sanayisinin sorunları arasında en başta Ar-Ge altyapısının yetersiz oluşu geliyor. “Fason üretimden ileriye gidemiyoruz” özeleştirileri de işin cabası. Neden öteye geçemiyor sektör?
Türk Otomotiv Endüstrisi, yan sanayii ve lojistik ağı ile birlikte kalite ve teslimat alanlarında çok rekabetçi konumdadır. özellikle yerli yan sanayimizin uzun vadede ve küresel pazarda geleceğini çok olumlu görüyorum. Ancak tedarikçilerimizin parça ve sistem tasarımını yapabilecek kapasiteye gelmeleri, teknoloji üretmeleri ve nihai olarak marka olmaları sayesinde, otomotiv sektörü daha ileri seviyelere ulaşacaktır. Ar-Ge çalışmaları açısından otomotiv sanayi ülkemizde yine öncü durumdadır. Türkiye’deki 186 Ar-Ge merkezinin 57’si otomotiv şirketlerine aittir. Toplam Ar-Ge çalışanlarının %30’u otomotiv sektöründedir.
Mevcut ana fabrikalar bir markanın tesisi olduğundan, temel teknolojisinin yurt dışından geldiği doğrudur. Bu nedenle yerli otomobilin anlamı ayrıca önem taşıyor. ülke olarak yerli otomobil üretecek teknolojik yeterliliğimiz vardır ancak uygulamayı gerçekleştirecek, babayiğit bir organizasyonun oluşturulması esas konudur, belki de zor olan kısmıdır.
2020 YILINDA BüTüN ARAçLARIMIZ HİBRİT OLACAK
Hibrit teknolojisi, elektrikli araçlar sektörün gündem maddesi. Toyota’nın da bu teknolojilerin öncülüğünü ettiğini görüyoruz. Türkiye’de hibrit araç modeli üretimi konuşuluyor mu?
Son yıllarda dünyada ekonomik dengelerde büyük değişimler yaşandı ve yansımaları da halen devam ediyor. Ekonomik değişimlerin yanı sıra, hızla gelişim gösteren alternatif enerji kaynakları teknolojileri, değişen müşteri beklentileri, şehirleşmenin artması gibi faktörler ile birlikte otomotiv sektöründe de dengeler değişti. Dünyadaki bu değişimi daha önce gören ve teknolojilerini bu yönde geliştiren şirketler bugün daha rekabetçi konuma geldiler. Bazı şirketler ise güçlerini bir araya getirerek, yeni ortak projeler üzerinde çalışmalara başladılar. Uzun dönemde değişimin daha çok enerji ve çevre duyarlılığının artması yönünde yaşanacağını düşünüyorum. Daha az yakıt tüketen, alternatif yakıtlar kullanan, çevreci motor teknolojisini en üst seviyeye taşıyan bir trend bekliyorum.
Toyota’nın şirket kültüründe çevreci ürün geliştirmek ve çevreci üretim tesislerine sahip olmak en öncelikli konulardan biridir. 1997 yılında piyasaya çıkan dünyanın seri üretimi yapılan ilk hibrit aracı Toyota Prius dâhil olmak üzere Toyota’nın toplam hibrit satışları bugün 7,5 milyonu aştı. Toyota olarak hedefimiz hibrit teknolojisinin 2020 yılından sonra tüm modellere uygulamaktır. Yeni alternatif enerji kaynağı, hidrojenli araç teknolojisi de Toyota’nın en son çalışmasıdır. Mirai adı verilen hidrojen yakıt hücreli araçların Japonya’da seri üretimine başlanmış ve dünyada satışa sunulmuştur. Türkiye fabrikamızda hibrit motorlu araçları rahatlıkla üretebiliriz. Bu yönde planlarımız da vardır.
AVRUPA’DAKİ 5 TOYOTA ARACINDAN BİRİNİ BİZ üRETİYORUZ
Gelelim Toyota’ya. Şirketinizin Türkiye’deki faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz? 2014 yılını nasıl kapattınız? 2015 yılındaki hedefleriniz nelerdir?
1990 yılında kurulan şirketimiz 1994 yılında Corolla Sedan ile üretime başladı. 2001 yılı sonuna kadar sadece iç piyasa için Corolla sedan ve vagon modellerinin üretimini yaptık. 2000 yılında gerçekleşen yeni yapılanmanın bir sonucu olarak, 2002’de ilk ihracatı gerçekleştirdik. Bir yıl sonra 2004’te Türkiye’nin ilk MPV aracı olan Verso’yu üretmeye başladık. Türkiye’de otomotiv sektöründe hacimli ihracatı başlatan ve sektörün üretim kalitesinin yükselmesine katkıda bulunan bir fabrikayız.
Halen Toyota’nın Avrupa’daki 9 üretim tesisinden biri olarak, Verso ve Corolla modellerinin üretim ve ihracatından sorumluyuz. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, Avrupa’daki toplam Toyota üretiminin yaklaşık %20’sini karşılıyor. Kalite, verimlilik ve diğer başka parametreler açısından Avrupa’daki fabrikalar arasında en iyi seviyedeyiz. çalışan sayımız 3.500 olup, yıllık 150 bin araç üretim kapasitesine sahibiz. üretimimizin %90’ını Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Türkî Cumhuriyetler olmak üzere 50’den fazla ülkeye ihraç ediyoruz.
13 YILDA 21 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT GERçEKLEŞTİRDİK
2014 yılı, Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye olarak, plan ve beklentilerimize uygun bir şekilde sonuçlandı. 131 bin adetlik üretim yaptık. 2013 yılı ile kıyaslarsak, üretimimiz %30 civarında arttı. ürettiğimizin %86’sını ihraç ederek, yaklaşık 2 milyar dolar civarında bir ihracat geliri elde ettik. Böylelikle ihracata başladığımız 2002 yılından bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz toplam ihracatımız 21 milyar doları geçti. Toyota Türkiye olarak, yeni projemiz öncesi son yıl olan 2015 yılını, 2014 performansına yakın bir seviyede tamamlamayarak, alt yapı ve temelleri güçlendirme faaliyetlerimize ağırlık vereceğiz. Sonraki dönemde ise, bugünlerde hazırlıklarını yaptığımız projelerimizi hayata geçireceğiz. Böylece hem şirketimiz, hem de ülkemiz adına daha büyük hedeflere ulaşacağız.
TOYOTA’NIN EN çOK SATAN MODELİ TüRKİYE’DE üRETİLİYOR
Toyota, Türkiye’de hangi modelleri üretiyor? Ne kadar satılıyor? Ne kadarı ihraç ediliyor? 2014 rakamlarını verebilir misiniz?
Fabrikamızda Corolla ve Verso modellerini üretiyoruz. Geçen yıl yaklaşık olarak 130 bin adet Corolla ve Verso üreterek, bunun %86’sı oranında ihracat gerçekleştirdik, mevcut durum 2015 yılında da devam edecektir. Sakarya’daki fabrikamızda üretip ihraç ettiğimiz Corolla, geçen yıl Toyota’nın Avrupa’da yükselen satış adetlerinde, en çok pay sahibi olan ilk üç modelden biri oldu. Corolla, sadece Avrupa’da değil, geçen yıl tüm dünyada en çok tercih edilen model oldu.
500 MİLYON DOLARLIK YATIRIM YOLDA, KAPASİTE 2 KATINA çIKACAK
2014 yılında Toyota, Türkiye fabrikasının 20. yılını kutladı. Burada yatırım ve üretim artışı kararı alındığını kamuoyuyla paylaşır mısınız?
üretimde 20. yılımızı geçen yıl Ekim ayında bir törenle kutladık. Burada üretim adetlerimiz ve yatırım tutarımızda artış kararını kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu açıklamanın ardından aldığımız teşvikle, yatırım tutarımız 500 milyon dolar daha yükselerek, 2,4 milyar dolara erişecektir. İlerleyen yıllarda kapasitemiz iki katına çıkacak, yeni istihdam fırsatları oluşacak. Yönetim ekibimiz ve tüm çalışanlarımız olarak hepimizin ortak hedefi, daha yüksek kapasite ile üretim yapmak, yeni ve farklı modelleri de fabrikamızda üreterek, yakın bir zamanda yeniden ülkemizin ihracat şampiyonu olmaktır.
Yeni proje kararı, fabrikamıza olan güvenin bir göstergesidir. üretim kalitemiz, verimli ve rekabetçi oluşumuz, Toyota‘nın Türkiye‘de yeni yatırım yapma kararı almasını sağladı. 2013’te master (usta) fabrika olduk, 2016’da da lider fabrika olmak gibi hedeflerimiz var. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye, usta fabrika seviyesine, Corolla projesinde ilave sorumluluklar alarak, bu aracın dünyadaki ilk üretim prototipini yaparak ve dünyada ilk üretimini gerçekleştirerek ulaştı. Dolayısıyla, alınan bu yeni yatırım kararı, başarılı olmamızın getirdiği bir sonuçtur.
üretimde 20.yılımızı kutladığımız tarihte 1,5 milyon adede erişmiştik. Kümülatif üretim rakamımız hali hazırda 1milyon 560 bin adede yaklaşmış durumdadır.
çALIŞANLARIN FİKİRLERİ üRüNE DöNüŞüYOR
Sektörün en büyük kaynağı nitelikli iş gücü. İnsan kaynakları stratejinizi nasıl belirliyorsunuz? Yerli iş gücü gereken ihtiyaçları karşılıyor mu?
Takımımıza katacağımız yeni üyeleri, uzun dönemli istihdam ve en uygun kişinin işe alımı yaklaşımını benimseyerek belirliyoruz. İşe alımda öncelikli kriterler; eğitim ve potansiyelin yanı sıra, takım çalışmasına uygunluk, süreç ve sonuç odaklılık gibi Toyota Kültürü‘nün temel unsurlarına uyum yeteneği ve genel kişilik özellikleri oluyor. Bunun haricinde, iyi derecede İngilizce bilgisi ve yeterli teknik yetkinlik gibi temel kriterleri sağlayan tüm adaylar seçme-değerlendirme sürecimize dâhil ediliyor.
Toyota Kültürü, şirketimizin temel çalışma prensiplerini oluşturuyor. ‘Adil ve tutarlı’ yönetim tarzı, işe alım sürecinden başlıyor. Yerimiz Sakarya’da olduğu için, üretime aldığımız elemanların büyük bir çoğunluğunu bu ilde ikamet eden kişiler oluşturuyor. Yakın illerden de başvuruları değerlendiriyoruz.
Toyota’nın eğitim anlayışı, ‘hayat boyu eğitim’ şeklindedir. Bizde eğitim hiçbir zaman bitmez. Her seviye için alınması gereken eğitimler belirlidir. Gerek teknik ve mesleki ve gerekse bireysel gelişim konularında, ağırlıklı olarak kendi organizasyonumuz içerisinde oluşturduğumuz eğitim ekibimizle çalışanlarımızın gelişimine katkıda bulunmaya gayret ediyoruz. Toyota’nın iş başında eğitim anlayışı çerçevesinde, işi yaparken öğretme-öğrenme faaliyetlerimiz günlük operasyonun bir parçasıdır. Ayrıca sürekli iyileştirme kavramı olan Kaizen uygulamaları sayesinde, çalışanlarımız kendi fikirlerini hayata geçirme fırsatı elde ederlerken, diğer yandan kendilerini geliştirmiş olurlar. Geçen yıl çalışanlarımız 13 bin adet Kaizen önerisi sundular.
BAŞARILI OLSAK DA OLMASAK DA HEPİMİZ BUNUN PARçASIYIZ
çalışma hayatınızda hangi ilkeleri rehber edinmişsiniz?
Şirketimizin kültüründe iki temel prensip var; biri sürekli iyileşme, ikincisi saygı. Bu iki prensip zaman içinde benim de çalışma hayatımın en önemli prensipleri haline geldi. Toyota’da bireysellik azdır. Hepimiz ekibin bir parçasıyız. Yani başarılıysak veya başarısızsak hepimiz bunun bir parçasıyız. Bu benim yapımla örtüşen bir anlayış. Her ne kadar hırslı bir kişi de olsam, bireyselliği öne çıkarmam. Olaylara sadece bana sunulan açıyla değil daha geniş bir bakış açısıyla bakmak da, prensiplerimden biridir. Ayrıca “keşke” sözünü mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmaya gayret etmeliyiz. Yani şu anda yapabileceğinizin en iyisini yapmak ve ilerde geriye dönüp, ‘keşke’ dememek.
TEKNE ALIRSAM DENİZLERE AçILMAK İSTERİM
Denizcilik konusunda merakım var. Tekne sahibi olmayı istiyorum. Bu konuda kendimi geliştireceğim. Karar verdiğimde, daha doğrusu yeterli zamanı ayırabildiğimde bu isteğimi hızlı bir şekilde hayata geçireceğim. Yapabildiğim aktivitelerden bazıları yürüyüş yapmak, kitap okumak, kızlarıma iş ortamlarında yardım etmektir. Gençlere mesaj ve moral vermeyi seviyorum. üniversitelerden çağırdıklarında programım elverdiğince gidiyorum. Altı yıl Brüksel’de yaşadığım için; bizim insanımızın kapasitesini ve başkalarını gözümüzde büyütmememiz gerektiğini biliyorum. Gençlerimizi kendilerine güvenmeleri, başkaları karşısında kendilerini küçük görmemeleri ayrıca kendilerini iyi yetiştirmeleri konusunda bilinçlendirmek için zamanımı severek veriyorum.
PORTRE:
ORHAN öZER KİMDİR?
Orhan özer, 1957 yılında Bursa’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nden sonra, Orta Doğu Teknik üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldu. özel sektörde üstlendiği yöneticilik görevlerinin ardından 1995 yılında Toyota Türkiye’de Mali ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı ve 2002 yılına kadar bu görevi sürdürdü. 2002 yılında Brüksel’de bulunan Toyota’nın Avrupa Merkezine transfer olarak, 2008 Haziran ayına kadar Bilgi Sistemleri ve Mali İşler Bölümlerinden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. 2008 Temmuz ayında Toyota Türkiye’ye dönerek, Kıdemli Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi..1 Temmuz 2010 tarihinden bu yana Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Genel Müdür ve CEO’su olarak görevini sürdürmektedir. Sn.özer evli ve iki çocuk babasıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.