*Mevcut ürün ve süreçleri tamamen ortadan kaldırarak yıkıcı bir etki ile üretim yapmaya istekli girişimler ve bu girişimleri destekleyen ekonomiler için çok önemli bir fırsat ortaya çıkıyor.
*Hantallaşan geleneksel çokuluslu şirketler ve büyük yerel şirketlerin yıkıcı teknolojilere uzun süre karşı koyması zor görünüyor. Bu şirketlerin büyüme için model alınmaması gerekiyor.
*Bunun yerine 1994 ve sonrası kurulan Amazon, Facebook ve Google gibi tek boynuzlu atların örnek alınması Türkiye gibi hızlı yol alması gereken gelişen ekonomiler için kaçırılmaması gereken bir fırsat ortaya koyuyor.
Yıkıcı teknolojiler kavramı ilk kez 1995 yılında Bower ve Christensen tarafından kullanılmış olup, ana akım müşteri beklentilerinden bağımsız olarak davranan, yeni pazar ve uygulamalarda kendine yer bulan ezber bozucu teknolojiler olarak tanımlanır.
Daha 20 yıl önce ankesörlü telefon, ansiklopedi, makaralı fotoğraf makinaları, tüplü televizyonlar, video kasetleri, video oyunları gibi ürünleri kullanırken iletişim ve özellikle internet altyapısında yaşanan değişimler ile bugün yukarıda saydığım tüm ürünleri tek bir akıllı telefon içine çok daha yüksek kalite ile sığdırabilir bir hale geldi.
Bu ürünleri üreten dünya devleri Kodak, Texas Instruments, Sony, Commodore, Polaroid, Nintendo gibi firmaların da ya tamamen ortadan kalktığına veya gücünü kaybettiğine tanık olduk.
Günümüz pazarında yaşanan hızlı değişim buna ayak uyduramayan büyük firmaları tehdit eder hale geldi. İşletmede nakit ineği (cashcow) olarak adlandırılan ve işletmeyi sürükleyen ana akım ürünlerin hem firma karlılığı hem de yatırımcı beklentileri doğrultusunda üretim ve satışına devam edilmesi üzerinde oluşan baskı yıkıcı teknolojilerin takip edilmesini de engelliyor.
BANT SİSTEMİ KURMUŞ İŞLETMENİN YENİLİKÇİ ÜRÜNE YÖNELMESİ SORUNU
Oturmuş bir talep yapısı olan bir ürünün hiç denenmemiş talep doğurup doğurmayacağı bilinmeyen yenilikçi bir ürünle yer değiştirmesi özellikle üretimde bant sistemi kurmuş ve ölçek ekonomisinden faydalanan işletmeler için pek mümkün görünmüyor.
Bu nedenle mevcut ürün ve süreçleri tamamen ortadan kaldırarak yıkıcı bir etki ile üretim yapmaya istekli girişimler ve bu girişimleri destekleyen ekonomiler için de bir fırsat ortaya çıkıyor.
Endüstri devrimini yaşamayan ve sömürgeci davranmayan Osmanlı İmparatorluğu ve sonrası yaşanan savaş ve yıkımlar ülkemizin sermaye birikimi üzerinde olumsuz bir etki oluşturdu.
ENDÜSTRİ KATMA DEĞER, SEKTÖRÜN NET ÇIKTISIDIR
Bu noktada Dünya Bankası verileri üzerinde yaptığım ve yaratılan katma değeri dikkate alan bir çalışmada aşağıdaki sonuçları elde ettim. Veri olarak kullanılan endüstri katma değer (IVA: industrial value added) kavramı, tüm çıktıların toplanmasından ve ara girdilerin çıkarılmasından sonra bir sektörün net çıktısı olarak ifade ediliyor.
Ayrıca IVA, üretilen varlıkların amortismanı veya doğal kaynakların tükenmesi ve bozulması için kesinti yapılmadan hesaplanıyor.
İlk grafikte 1992-2017 arasında Dünya’nın yaratmış olduğu endüstri katma değer gelişimi görülmekte olup 1992-2002 yılları arasında 8 trilyon dolar seviyesinde sabit seyretmekte iken 2008’de 18 trilyon dolar seviyesine 6 yılda ve 2,25 kat yükselerek, 2017 yılında ise 22 trilyon dolara ulaştı.
Bu değerin 12,3 trilyon doları yüksek gelir grubunu oluşturan ülkeler, 9,6 trilyon doları orta gelir grubunu oluşturan ülkelerden geliyor.
Yıllar İtibariyle Dünya Endüstri Katma Değeri (Trilyon USD)
https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.CD
Özellikle 2002 sonrasında endüstri katma değerine bu ivmeyi veren başlıca ülkelere bakacak olursak Güney Kore, Hindistan, Çin, Almanya ve A.B.D.’nin öne çıktığını, Türkiye’nin katma değerinin ise bu ülkeler ile kıyaslandığında oldukça düşük kaldığını görüyoruz.
Kaynak: www.worldbank.org verileri kullanılarak hazırlanmıştır.
2017 verileri ile bu ülkelerin rakamsal endüstri katma değer karşılaştırmaları ise:
A.B.D. 4 trilyon USD
Çin 5 trilyon USD
Almanya 1 trilyon USD
Hindistan 702 milyar USD
Güney Kore 549 milyar USD
Türkiye 248 milyar USD
DEĞERLİ ŞİRKETLER LİSTESİ DEĞİŞECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR
Değer yaratma konusunda son 15 yıldaki gelişim izlendiğinde ise yazılım ve internet tabanlı teknoloji şirketlerinin ilk 5 sırayı aldığı görülüyor.
Yıllara Göre En Değerli Markalar
Kaynak: Forbes verileri kullanılarak hazırlanmıştır.
Ancak bu listenin çok hızlı bir şekilde değiştiğine yakın zamanda tanık olacağız gibi görünüyor. Özellikle 2010 sonrası kurulan ve decacorn olarak adlandırılan şirketlerin (Unicorn: Değeri 1 milyar doları geçen teknoloji şirketleri, Decacorn: Değeri 10 milyar doları geçen teknoloji şirketleri) hızla bu listede önümüzdeki yıllarda yer bulması kuvvetle muhtemel.
1994 VE SONRASINDA KURULAN ŞİRKETLER MODEL ALINMALI
Grafik ve tablolardan da anlaşılacağı üzere kartelleşmiş, hantal ve yıkıcı teknolojilere uzun süre karşı koyması zor görünen geleneksel çokuluslu şirketler (MNC: Multinational Corporations) ve büyük yerel şirketlerin büyüme için model alınması doru olmayacak.
Yerine -ki Apple bile artık pazarda etkinliğini kaybetmeye başlamış olup satış rakamlarında Samsung ve Huawei’den sonra geliyor – 1994 ve sonrası kurulan Amazon, Facebook ve Google gibi tek boynuzlu atların örnek alınması Türkiye gibi hızlı yol alması gereken gelişen ekonomiler için kaçırılmaması gereken bir fırsat ortaya koyuyor.
Doç. Dr. Mehmet Yazıcı
Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi
yazici@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.