“Yüzünüzü tanıtmayın, lokasyonunuzu belirten bir şey yapmayın” Bu sözler, UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen’e ait. Tansu Yeğen, şirketleri ve devletleri uyarıyor ve şöyle diyor;
“YAPAY ZEKAYA YATIRIM YAPMAYAN DEVLETLERİ VE ŞİRKETLERİ YIKICI BİR GELECEK BEKLİYOR”
*Robotik yazılım ve yapay zeka konusunda dünyanın en büyük şirketi UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, Turcomoney’e konuştu…
*Dördüncü endüstri devriminin bence en önemli noktası yapay zeka. Benim iddiam şu: Yapay zeka bugün petrol ve altın kadar değerli. Bu konuda yatırım yapmayan ülkeler, yatırım yapmayan işletmeler ve kendini bu konuda geliştirmeyen bireyler için çok yıkıcı bir gelecek bekliyor.
*Endüstri 4.0 arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, karışım gerçeklik vs. büyük veriler, robotlar, süreçler, robot yazılımlar, dijital dönüşüm, yapay zeka falan hepsi konuşuluyor. Biz ülke olarak hiç birini kaçırmış değiliz.
*Yapay zeka alanında biraz daha hızlanmamız lazım. Atı alan Üsküdar’ı geçti diye bir şey yok. UiPath, dünyada robot yazılımlar ve yapay zeka konusunda açık ara farkla birinci. 2018’de başladığımda UiPath’i hiçkimse tanımıyordu Türkiye’de. Biraz benimle beraber tanınmaya başladı. Bizim 2 robotumuz 14 kişi 4 günde yaptığı işi 4 saatte yapıyor. Ürünün kalitesini gösteremezseniz, dünyanın en iyi satıcı olun, satamıyorsunuz.
*2022’ye odaklanıyoruz. 130 milyon yeni iş çıkıyor 2022’de. 70 milyonunu robotlar alıyor elimizden. Yazılım robotları olarak da düşünün. Geriye kalıyor 60 milyon iş. Ama bir sıkıntı var. Bu işlerin yüzde 54’ünü şu an ki becerilerimizle yapamayız. O yüzden kendimizi yapay zeka, yeni teknolojiler konularında eğitmemiz lazım.
*Yapay zeka, yeni teknolojiler konusunda 6 ay-1.5 yıla kadar eğitim lazım. Eğer kendinizi geliştirmezseniz, ülke vatandaşları için bir şey yapmazsa, işletme çalışanları bir şey yapmazsa facia bir gelecek bekliyor. Yapay zekayıyı iş hayatımıza, kişisel hayatımıza entegre etmek zorundayız.
*100 ülkeden sorumluyum. Gittiğim zaman ülkelere soruyorum. Yapay zeka konusunda kaç şirketiniz var? Mesela İsrailliler 650 şirketimiz var diyor. Azerbaycanlılar 10 şirketimiz var diyor. Türkiye’de de yaklaşık 60-70 şirketimiz var. Onların hepsinin bir yerlerde olması lazım ve onlara biraz daha iltimas göstermemiz lazım.
*Yerinizde oturuyorsanız, “Ben son ana kadar devam edeyim” diye düşünüyorsanız işinizi kaybedeceksiniz. Çünkü yapay zeka bir yıkım olarak geliyor. Ama bir dakika, “Sekreterim, ben yapay zekayı nasıl sekreterlik süreçlerime entegre edip patronuma yapay zeka destekli nasıl hizmetler verebilirim?” derseniz patron sizden vazgeçemez.
*Beşinci endüstri devrimi robotlar ve insanların bir arada çalıştığı bir dönemi tarif ediyor. İki dönem arasında geçiş var. O dönemi de kaçırmış değiliz ama hazırlanmamız lazım. Çalışmamız lazım. Robotlar arkadaşlarımız olacak. Telefon asistanlarımız olacak. Whatsapp’tan bana bilet al diyeceğiz. Hayat daha da kolaylaşacak.
*Bundan sonra hayat 2 teknoloji üzerine kurulu olacak. Bir tanesi temassız ekonomi. Temassız ekonominin altını ticaret diye dolduralım. Uzaktan ticaret. Bunun birçok alt kısmı var. İkincisi uzaktan sağlık. Biz bunu bazı hastanelerimizde Daha çok yaşlılar için görüyorduk. Artık hepimiz uzaktan bir doktora erişmek istiyoruz.
*Bugün itibariyle yapay zekanın kanunu yok. Yapay zeka alanında tüm dünyada oluşturmaya çalıştırdığımız şey en azından şirketler bazında yapay zekanın etik kuralını oluşturmak. Yapay zekayı alıp savunma sanayinde kullanacaksanız bunu da açıklamanız lazım. Yapay zekanın açıklanabilir olması gerekiyor.
*Etik kurallardan bir tanesi de; yapay zeka ile kazanılan detaylı verilerin, kullanıcıların izni olma şartıyla, tüm sektör ile paylaşılması. Böylece verilerden bütün sektörler yararlansın. Yapay zeka kimsenin malı değildir. Bunun herkesle paylaşılması lazım yoksa zaten yapay zeka kendi başına çok çok tehlikeli.
*Yapay zekayı kimler kullanacak? Tabii ki imkanı olan büyük kurumlar kullanacak. Ciddi yatırımlar yapacaklar ve yapıyorlar da ama burada bir sıkıntı var. Büyük kurumlar çok daha manalı yerlere ulaşacaklar. Böylece küçük ve orta işletmeleri kendi sektörlerindeki biraz daha altlarındaki küçük bankalara önünde de arayı açmaya başlayacaklar.
*En basitinden örnek vermek gerekirse Excell… Excell’i bir rapor, bir sunum hazırlamak için kullanıyoruz. Ama şöyle düşünün. O rakamları bir yerden almak için zaten belirli bir enerji harcıyorsunuz. Onun yerine, robot bir yazılım veriyoruz. O sizin yerinize bunları yapıyor. Ben, ilk defa UiPath’te hiç rapor hazırlamıyorum.
*UiPath dünyada robot yazılımlar ve yapay zeka konusunda açık ara farkla birinci. 2018’de başladığımda UiPath’i hiçkimse tanımıyordu Türkiye’de. Biraz benimle beraber tanınmaya başladı. Bizim 2 robotumuz 14 kişi 4 günde yaptığı işi 4 saatte yapıyor . Ürünün kalitesini gösteremezseniz,dünyanın en iyi satıcı olun, satamıyorsunuz.
Dr. Kazım Kılınç
kakilinc@turcomoney.com
Tansu Yeğen… Robotik yazılım ve yapay zeka konusunda dünyanın bir numaralı şirketi UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı… 100’e yakın ülke, Tansu Yeğen’e bağlı olarak çalışıyor. Tansu Yeğen, teknoloji konusunda bir sosyal medya fenomeni… Tabii ki yılların birikimine sahip… Yeğen’in çalışmadığı teknoloji şirketi yok desek de yeridir. Yapay zekaya inanmış bir uzman, bir yönetici… Tabii ki yapay zeka ile ilgili etik ilkeler ve yasalarının da bir an önce oluşturulması gerektiğini söylüyor.
Tansu Yeğen, “Yapay zeka bugün bir petrol ve altın kadar değerli. Bu konuda yatırım yapmayan ülkeler, yatırım yapmayan işletmeler ve kendini bu konuda geliştirmeyen bireyler için çok yıkıcı bir gelecek bekliyor. Ama herhangi bir treni kaçırmış değiliz” diye konuşuyor.
Yeğen’in çok önemli bir uyarısı da şu: Yeni teknolojiler ve yapay zeka konularında kendimizi eğitmemiz şart. Aksi takdirde işsiz kalacağız. Bu konuda yakın bir tarih veriyor; 2022… Tansu Yeğen, “Robotlar arkadaşlarımız olacak” diyor. Yapay zekanın ürettiği bilgilerin herkesle paylaşılması gerektiğini, çünkü yapay zekanın kendi başına çok çok tehlikeli olduğunu belirtiyor.
Tansu Yeğen, robotik yazılımlar ve yapay zeka ile birlikte gelecekte neler olacağını Turcomoney’e anlattı…
İşte sorularımız, işte Tansu Yeğen’in yapay zeka ile ilgili çok ilginç cevapları…
– Tansu Bey, teknoloji dünyasına meraklı bir insan olarak sizi uzun zamandır Twitter’da takip ediyorum. Son derece güzel, gelecekle ilgili aydınlatıcı, bilgilendirici paylaşımlar yapıyorsunuz. Siz yazılım ve kodlama konusunda küresel bir şirket olan UiPathh’in Avrupa Başkan Yardımcısısınız. Bilmeyenler için şirketinizin çalışmalarıyla ilgili bilgi verir misiniz?
YEĞEN: Ben yaklaşık 30 yıldır teknoloji sektöründeyim. Hemen hemen adınızı bildiğiniz bütün şirketlerde çalıştım. Microsoft, Apple, Turkcell, IBM, Samsung ve son olarak UiPath’e geçtim. Açıkçası, 2018’de başladığımda aynı sizin sorduğunuz soru gibi UiPath’i hiç kimse tanımıyordu Türkiye’de.
UIPATH DÜNYADA YAPAY ZEKA KONUSUNDA AÇIK ARA FARKLA BİRİNCİ
Biraz benimle beraber tanınmaya başladı. İnsanlar, Tansu neden böyle bir kariyeri bırakıp UiPath gibi şirkete geçti gibi sorguladılar. Fakat ben UiPath’le ilk görüşmelere başladığımda şirketin yapmak istedikleri ve ilerideki planları beni aşırı derecede etkilemişti. Şirket, dünyada robot yazılımlar ve yapay zeka konusunda açık ara farkla birinci konumda ve temel olarak yaptığını şöyle anlatayım. Ben bazı inovasyonları çok seviyorum. Bu inovasyonlar bazı problemleri çözdüğü gibi, bazıları da elektronik postanın bir anda hayatımıza girip meğerse benim buna ihtiyacım varmış dediğimiz sonra da vazgeçemediklerimiz. UiPathh’in çözümü aynen böyle; her ikisinin de kombinasyonunda ara bir çözüm. Hem farkında olmadığımız ama aynı zamanda kullanmaya başladığımız benim ihtiyacımız varmış dediğimiz bir inovasyon. Yenilikçi bir ürün. Biz beyaz yakalılar açıkçası bilgisayarda vaktimizin yüzde 50’sini tamamen tabiri caiz ise hamaliye ile, sıkıcı, tekrarlanan, robotların yapması gereken bir çok işleri yaparak geçiriyoruz. Bunun nedeni de çok sorgulamıyoruz. En basitinden örnek vermek gerekirse Excell… Excell’i neden kullanırsınız? Belli bir rakamları bir yerden aktarıp konsolide etmek, o rakamlardan bir mana çıkarmak, belki o rakamlarla belirli kararlar vermek. Bunun için bir rapor, bir sunum hazırlamak, ama şöyle düşünün. O rakamları bir yerden almak için zaten belirli bir enerji harcıyorsunuz. Biz diyoruz ki, biz yaklaşık 1 saat içinde robot bir yazılım veriyoruz. O sizin yerinize bunları yapıyor. Ve sürekli sizin önünüze raporlarınız hazır geliyor. Mesela ben, ilk defa UiPath’te hiç rapor hazırlamıyorum, bütün raporlar önüme hazır geliyor. 2018’de işe başladığımda, açıkçası Türkiye pazarı bu ürüne nasıl tepki verecek sorusu kafamdaydı. Şöyle dedim: Bu kadar uzun çalıştım ki bu pazarda İlla ki tanıdıklarımın kapısını çaldığımda genelde hepsi de bana güvenirler, bu ürünü denerler. Ama ürünü denedikten sonra tanıdık, arkadaş, akraba bile eğer siz ürününüzün kalitesini gösteremezseniz, olmuyor. Dünyanın en iyi satıcı olun, satamıyorsunuz. Ama çok inadımdım da ürüne. Gene de bazı müşterileri ziyaret edeyim dedim. İlk birkaç ayda ziyaretlerimde şunu gördüm. Mesela bir bankada arkadaş var. Yaklaşık her Perşembe günü sabahtan akşama kadar çalışıyor. Ofisten geç çıkıyor. 20 kişiden toplamış olduğu verilerle birlikte yönetim sunumu hazırlıyor. Sonuç olarak bunalmış. Diğer 20 kişiden gelecek verilere muhtaç, onu ne yaptık biliyor musunuz, şimdi 6 dakika 31 saniyede yapıyor. Bir tuşla robot onun önünde her şeyi yapıyor.
BİZİM 2 ROBOTUMUZ 14 KİŞİ 4 GÜNDE YAPTIĞI İŞİ 4 SAATTE YAPIYOR
-Kaç kişinin yaptığı işi yapıyor ?
YEĞEN: Yaklaşık 21 kişi. Mesela bir başka üniversitemizde binlerce öğretmen var. Referans izni alamadığım için tam sayı veremiyorum. Sayı vermek gerekirse 1000’lerce. Bu öğretmenlerin her ay SGK başvuruları var. 14 kişi 4 günde yapabiliyor bunu. Sisteme giriyorlar evraklar muhakkak hatalar oluyor insani düzeyde. Bizim şu an 2 robotumuz 4 saatte yapıyor. İnanılmaz değil mi? Hem işler hızlanıyor hem de şöyle düşünün o 14 kişinin yaptığı iş artık onlara hiç bir şey katmıyor. Bu dönem içerisinde şöyle bir arkadaşla da karşılaştım. Kendisi diyor ki; gözlerim bozuldu çünkü 5 gün boyunca faturaları bir sistemden başka sisteme girdim. Bunu yapan çok ciddi sayıda kişi var. O yüzden sahiden bizim ürünler inanılmaz derecede şirketlere fayda sağlıyor. Ülkemizde de biliyor musunuz? 200’e yakın kurum şu anda bizim robotlarımızı kullanıyor. Bunların hepsi de adını bildiğiniz çok büyük şirketler. Hep robotlar işimizi alacak diyorlar ya… Bu yazılımlar, programlar, bilgisayarlar hiçbir zaman görevimizi almayacak. Bizim görevimiz altındaki; aslında sıkıcı, boş yere zaman harcadığımız ve yapmaktan da keyif almadığımız belki içimizden söylendiğimiz işleri alacaklar. Bu sayede bize diğer beynimizi, sosyal becerileri kullanmamız gereken ya da raporları anlayıp yorumlayan onların üzerine böyle aksiyonları almamız gereken ortamları hazırlayacaklar.
SEN, YAPAY ZEKA BÖYLE BÖYLE YAPACAK DEYİP BİR ŞİRKET SAHİBİ OLAMAZSIN
– Biraz önce soracaktım, siz az çok açıkladınız. Tesla’nın CEO’su Elon Musk’ın bir açıklaması yansımıştı. Diyor ki; yapay zeka gelecekte meslekleri değersizleştirecek, insanların mesleğini elinden alacak. Herkes de böyle bir kaygı, böyle bir kuşku var. İşimizden, mesleğimizden mi olacağız? Dolayısıyla siz buna açıklık getirdiniz. Nasıl yorumlamak istersiniz?
YEĞEN: Bakacak olursanız Elon Musk’ın Neuralink diye bir şirketi var. Şimdi Neuralink tamamen yapay zeka bazlı bir çalışma. Sen, yapay zeka böyle böyle yapacak deyip bir şirket sahibi olamazsın. Yani arada bir tezat var.
– Tamamen teknoloji odaklı bir yapı içinde olan Elon Musk nasıl oluyor da insanları ürkütecek açıklamalar yapıyor?
YEĞEN: Ben, bu sektörün içinde olduğum 30 yıl içinde edindiğim, tamamen kendi kişisel görüşüm; böyle bir negatif bir yorum varsa lütfen o teknolojiyi daha fazla öğrenelim, daha fazla üretelim. Hiçbir şekilde bunlara inanmayalım.
YATIRIM YAPMAYAN ÜLKELERİ, İŞLETMELERİ YIKICI BİR GELECEK BEKLİYOR
– İnsanlar gelecekte mesleğini kaybedecek mi? Milyonlarca insan işsiz kalacak mı? Neler yapmaları gerekiyor?
YEĞEN: Birinci endüstri devri buhar, ikinci endüstri devri elektrik, bir tarafta tarım devam etti bu arada. Hatta tarımda pamuk yetiştirenler bir kısmı bıraktılar elektrik ve buhar devrimiyle tekstil işine girdiler. Üçüncü endüstri devri PC ve internetten oluşuyor. Dördüncü endüstri devrimi tamamen birçok teknolojilerden oluşuyor. Fakat dördüncü endüstri devriminin bence en önemli noktası yapay zeka. Ve benim iddiam, şu yapay zeka bugün bir petrol ve altın kadar değerli ve bu konuda yatırım yapmayan ülkeler, yatırım yapmayan işletmeler ve kendini bu konuda geliştirmeyen bireyler için çok yıkıcı bir gelecek bekliyor, ama herhangi bir treni kaçırmış değiliz. 100 ülkeden sorumluyum. Gittiğim zaman ülkelere soruyorum.
DÜŞÜNEBİLEN, ÖGÖRENEBİLEN, KARAR VEREBİLEN İNSANIN YAPIY VERSİYONU GELİYOR
– Yapay zeka konusu günümüzün en önemli konularının başında geliyor. Yapay zeka dediğimizde neleri anlıyoruz?
YEĞEN: Yapay zeka bir bilgisayar ve yazılımın aynı insanlar gibi düşünebilmesi, öğrenebilmesi ve karar verebilmesi alanında çalışan bilişim dalı. Düşünebilmesi, öğrenebilmesi ve karar verebilmesi… İnsanın yapay versiyonundan bahsediyorum. Bu üçünden üçüncüsü şu an var. Bunu siz de kullanıyorsunuz biliyor musunuz? Sosyal medya bize yeni arkadaş önerilerinde bulunuyor. Karar veriyor, Tansu bu arkadaşları ister diyor. Çünkü Tansu’nun yakın çevresindeki arkadaşlar ve Tansu’nun bundan haberi yok diyor. Veya Instagram da hikaye bölümüne ya Tansu diyor, bu insanların üzerine çok tıklıyor. Demek ki bunlarla çok iyi ilişkisi var. Ben öncelikle onların hikayelerini çıkarayım diyor. Spotify müzik uygulamasında, sürekli yeni şarkı önerilerinde bulunuyor. Ben hangi ritmi seviyorum, hangi tarz müziği seviyorum, hangi tarz list seviyorum gibi.
– Peki böyle bir tablo, bizi ürkütmeli mi?
YEĞEN: Çok güzel. Şu noktaya gelmek istiyorum. 2022’ye odaklanıyoruz. 130 milyon yeni iş çıkıyor 2022’de. 70 milyonunu robotlar alıyor elimizden. Robotları lütfen fiziksel olarak düşünmeyin. Aynı zamanda yazılım robotları olarak da düşünün. Geriye kalıyor 60 milyon iş. Ama bir sıkıntı var. Bu işlerin yüzde 54’ünü şu an ki becerilerimizle yapmaya hazır değiliz. O yüzden kendimizi yapay zeka nedir, bu yeni teknolojiler nedir konularında eğitmemiz lazım. Minimum 6 ay eğitmemiz lazım. Bunun bir kısmı için de 1.5 yıla kadar eğitmemiz lazım. Şimdi sorunuzun cevabına gelirsek, eğer kendinizi geliştirmezseniz, ülke vatandaşları için bir şey yapmazsa, işletme çalışanları için bir şey yapmazsa facia bir gelecek bekliyor. Belki ben erken cevaplıyor olabilirim ama yapay zekayı geliştirmeli miyiz, hayır geliştirmemiz gerekmiyor. Bunu iş hayatımıza, kişisel hayatımıza entegre etmek zorundayız. Bu sayede hem kendimiz, hem şirketimiz hem ülkemiz ileri doğru gitsin.
KENDİ SAVUNMANIZ İÇİN DE YAPAY ZEKAYA ÖNEM VERMELİSİNİZ
– Çok doğru. Biraz önce bilgisayar ve robotik sistemlerden bahsettiniz. Alan Turing yapay zekanın babası. Bilgisayarın babası. 2. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yenilgisinde Alan Turing’in yaptığı çalışmaların büyük katkısının olduğunu ve savaşın kazanılmasını 2 yıl öne çektiğini savunan yorumlar var. Katılıyor musunuz buna?
YEĞEN: Alan Turing yapay zekanın en önemli isimlerinden bir tanesi. Özellikle 2. Dünya Savaşında yapmış olduğu çalışmalar ile önemli biri ama biz ilk olarak 1956’da duyduk yapa zeka terimini. Turing de kesinlikle muhteşem bir iş becermiş ve 2. Dünya Savaşı’nda yaptıkları muhteşem. Bir şey konuşuyoruz farkında mısınız? Teknoloji Dünya Savaşı’nın önüne geçmiş. O yüzden kendi savunmanız için de yapay zekaya önem vermelisiniz.
– Tansu Bey, biraz önce çok güzel bir şey söylediniz. Dediniz ki insanoğlu eğer yeni döneme hazırlanırsa, hızlı öğrenirse, devleti yönetenler, şirketler bu sürece hazırlık yaparsa işin içinde olurlarsa korkmalarına gerek yok ama tam tersine önemsemezse işin gereğini yapmazsa, yapay zekaya önem vermezse, birlikte çalışmazsa korkunç bir gelecek geliyor. Ben acaba şöyle söylesem nasıl olur? Şimdi insanlar yapay zeka denince çok ürküyor. Yapılan açıklamalar da bu korkuyu tetikliyor. Ben şöyle diyorum. Bir bıçak örneğini verelim. Şimdi bıçakla meyveyi, sebzeyi kesebilirsin faydalı bir niyete kullanabilirseniz ama niyetiniz kötüyse bıçakla bir insanı yaralayabilirsiniz, hatta onun ölümüne sebebiyet verebilirsiniz. Yapay zeka da böyle. Eğer insanoğlu devletler, şirketler bunu yararlı bir araç olarak kullanırsa insanlığın önünü açacak, hayatını kolaylaştıracak, dünyayı daha güzel bir hale getirecek diyebiliriz ama tam tersine kötüye kullanılırsa insanlığın, dünyanın felaketini beraberinde getirebilir diyebilir miyiz?
YEĞEN: Kesinlikle haklısınız. Araba örneğinde olduğu gibi, araba eğer trafik kuralları ve kanunları ile kontrol edilmezse arabası olan yayaların arasına dalar, mağazalara da dalar ondan sonra zarar verir. Sorunuz çok önemli ve açıkçası bahsetmem gerektiğini de doğuruyor. Peki, arabaların trafik kuralları da var ve bu sayede zarar vermiyor. Bıçak gene potansiyel olarak verebileceğimiz zarar bizi kanunlar tarafında suçlu ilan ediyor. Peki, yapay zekanın kanunları ne? En önemli konu bu. Size 1-2 tane örnek vermek istiyorum. Sonra da bu konudaki gelişmelerden bahsedeceğim. Öncelikle bugün itibariyle yapay zekanın kanunu yok. Yapay zeka alanında tüm dünyada oluşturmaya çalıştırdığımız şey en azından şirketler bazında yapay zekanın etik kuralını oluşturmak. Yapay zekayı alıp savunma sanayinde kullanacaksanız bunu da açıklamanız lazım. Bugün itibariyle yapay zekanın etrafındaki kurallar oluşmadan önce şunlar üzerinde konuşuyoruz. Yapay zekanın açıklanabilir olması.
YAPAY ZEKA KENDİ BAŞINA ÇOK ÇOK TEHLİKELİ
– Çok güzel bir örnek verdiniz. İnsansız hava araçları, drone’lar gidiyor ve terör odağını bombalıyor. Sivillerin ölmesini engelleyecek şekilde bir imha hareketi gerçekleştirmiş oluyor. Fakat burada bir adalet sistemi olması lazım? Yani bu drone’lara sahip ülkeler olacak. Bir de sahip olmayan ülkeler olacak. Burada o dengeyi kuramadığınız zaman başka amaçlar içinde kullanılabilir ve bu imkandan yoksun olan ülkeleri daha sıkıntılı sürece sokabilir. Bunu nasıl halletmek lazım? Önümüzdeki dönemlerde en çok konuşulacak konulardan bir tanesi bu.
YEĞEN: Kesinlikle yine çok doğru bir noktaya değiniyorsunuz. Ben size konuyu değiştirmeden aynı kapsam içinde kalacağım. Yapay zekayı kimler kullanacak? Tabii ki imkanı olan büyük kurumlar kullanacak. Ciddi yatırımlar yapacaklar ve yapıyorlar da ama burada bir sıkıntı var. Büyük kurumlar çok daha manalı yerlere ulaşacaklar. Böylece küçük ve orta işletmeleri kendi sektörlerindeki biraz daha altlarındaki küçük bankalara önünde de arayı açmaya başlayacaklar. Etik kurallardan bir tanesi de; yapay zeka ile kazanılan detaylı verilerin tüm sektöre, tabii ki kullanıcıların kullanma izni olma şartıyla paylaşılması ki üretilen bu yapay zekalı verilerden bütün sektörler yararlansın. Yapay zeka kimsenin malı değildir bunu işleyecek ürün de kimsenin malı değildir. Bunun herkesle paylaşılması lazım yoksa zaten yapay zeka kendi başına çok çok tehlikeli.
– Bunu şöyle örnek vereyim. Küresel güçler var. Her türlü teknolojiye sahip ve silaha sahip olan ülkeler. Birde çok daha yoksul ve sıkıntılar içerisinde cebelleşen ülkeler var. Zaman zaman terör odağı diye gerekçelendirme yaparak bazı ülkelere saldırılar gerçekleştirebiliyor. Örnek vermek gerekirse Irak. Irak’ta kimyasal silah var, başka şeyler var denildi. Orada 1.5 milyon insan katledildi. Şimdi biraz önce yasası dediniz ya yani öyle bir yasa çıkarılmalı ki bu drone’ların, insansız hava araçlarının, yapay zekanın kullanımıyla ilgili adil ve hukuka uygun ilkeler geliştirilmeli ki bunun kötüye kullanımı engellensin.
YEĞEN: Aynen öyle. Size şunu söyleyebilirim. Bugün itibariyle Turkcell çok net bir şekilde tanımladı yapay zekanın ilkelerini. Google çok daha önce tanımladı. Hatta Google’ın içinde çok enteresan gelişmeler de oldu. Google belirli bir yönetim kuruluda kurdu. Sadece bir yapay zeka ilkelerini gelişimiyle ilgili. Fakat çok kısa vakit sonra iptal etmek zorunda kaldı çünkü yönetim kurulu içinde yeteri kadar kadın yoktu. Savunma sanayinden birkaç kişi vardı. Google’ın websitesine bakılırsa, yaklaşık 6-7 maddeden oluşan pırıl pırıl etik ilkeler var. Son olarak da şunu söylemek istiyorum. AB, bu kuralların ve kanunların belirlenmesinde çalışıyor. ABD de çalışıyor. Şu an itibariyle bir şey yok ama olacak. Bu konuda merak etmeyin. Aynı arabanın, bıçağın kullanımıyla ilgili olacak. Bizim yapmamız gereken yapay zekayı öğrenmek.
KAS AĞIRLIKLI VE ÇOK DÜŞÜK İNSAN ZEKASI GEREKEN MESLEKLER
– Önümüzdeki dönemde bazı meslekler önemini yetirecek, yapay zekanın ağırlığı daha da artacak hayatımızda daha da fazla yer alacak , bazı diğer meslekler öne çıkacak . Tam bu noktada sormak istiyorum. Hangi meslekler bilecek, hangi mesleklerin önü açılacak?
YEĞEN- Genelde bitmesini beklediğimiz mesleklerin hepsi kas ağırlıklı meslekler ve çok düşük insan zekası gereken meslekler ama orta ve üst düzey insan zekası kullanılan bütün meslekler kendilerini yenileyerekten gelişmeye devam edecekler. Geçen gün bir haber okudum. Güney Kore’de bir bilim insanı bir yazılım geliştiriyor. Yapay zekaya sahip bir yazılım geliştiriyor. Şu anda biliyorsunuz Covid-19’un tesbiti ile ilgili bir zaman aralığı gerekiyor. Önce 1 ay denildi sonra 3 gün denildi . Bu yeni yazılımla 1 saatte tespit ediliyor. Koronavirüse yakalanıp yakalanmadığını 1 saatte öğrenebiliyorsunuz. Şöyle anlatayım: Avukatların önüne 25 tane şartname konuluyor. Deniliyor ki, bu sözleşmedeki cezai yükümlülükleri bedeli konusunda lütfen yorum bildirin. Yapay zeka da 25 avukat da bildiriyor. Cezai yükümlülükler daha önce tanımlandığı için yapay zeka yüzde 93 doğrulukla biliyor, avukatlar ise yüzde 82-70 arasında doğruluklarla biliyorlar. Şunu söylemek istiyorum: Avukatlık hiçbir zaman yok olmayacak ama avukatlarımız yapay zeka sistemlerini kullanacak. O yüzden hep sizin yapmış olduğunuz konuşmanın başından beri lütfen hani yapay zekayı öğrenelim diyorum. Biz bilgisayarı, cep telefonu vs niye kullanıyoruz. Beynimizin kapasitesini dış etkenlerle arttırmak için kullanıyoruz. Bilgisayar olmasa çok daha hızlı yapamayacağız değil mi?
– Yapay zeka konusuna hazırlanın, bu konuda eğitim alın, çalışın diyorsunuz… Nasıl hazırlanalım, nasıl çalışalım?
YEĞEN: Ben, Youtube’da hiçbir yapay zeka videosunu kaçırmıyorum. Hiçbir yapay zeka konuşmalarını kaçırmıyorum. Düzenli olarak Google’da son 1 günde yapay zeka hakkında aramalar yapıyorum. Her gün standart işim. Yemek yemek gibi. Bakayım, dünyada ne gibi gelişmeler olmuş diye. Flipboard diye bir uygulamam var. Düzenli dünyada yapay zeka gelişmelerini takip ediyorum. Keyif de alıyorum. Çok da sevdiğim bir işi yapıyorum. Bir yandan da paylaşmaya çalışıyorum. Genç arkadaşlarla paylaşıyorum. Elimden geldiğince bu dönemlerde canlı yayınlara katılıyorum.
– Mesleklere gelelim. Dediniz ki yapay zekaya hazır olan avukatlar mesleğini icra etmeye devam edebilir. Bunu için hekimler için de söyleyebiliriz. Öğretmenler için de söyleyebiliriz. Daha çok fiziksel açıdan enerji harcanan kişilerin yerini alacak yapay zeka.
YEĞEN: Aynen öyle. Bir de az zeka kullanan dedim ya. Orada şunu kastettim. Bir şirketin finans bölümünde köşede Ahmet diye bir arkadaş var. Ahmet lise mezunu bir arkadaş. Ahmet’in tek yaptığı şey gelen faturalara bakıp onları Excell’e girmek. Bunu bizim robotlar zaten yapabiliyor. Ahmet’e gerek yok o pozisyonda. Ahmet’i oradan kaldırın siz. Onu eğitim programlarına alın. Bilgi düzeyini yükseltin. Hatta Ahmet’in üniversiteyi bitirmesine destek olun. Hem şirketinizdeki çalışan kalitesi yükselsin hem Ahmet’in faydası yükselsin, aynı zamanda ülkemizde ki insan kalitesi de yükselsin.
BIRAKIN YÜZÜNÜZÜ TANITMAYI, LOKASYONUNUZU BELİRTEN BİR ŞEY BİLE YAPMAYIN
Mümkün olduğunca bırakın yüzünüzü tanıtmayı, lokasyonunuzu belirten bir şey bile yapmayın. Facebook’un içerisinde özellikle Facebook ben ne yaparsam yap sen gör, hatta Facebook ben gelecekte ne yaparsam yapayım sen gör diye bir seçenek var. Kullanıcılar bu seçeneği kaldırdığı zaman Facebook ile duyacakları endişe ortadan kalkacaktır.
-Yüz tanıma sistemleri yaygınlaşıyor. Acaba bu da insanlık için bir tehdit oluşturabilir mi? Yoksa bu konuya nasıl bakmak lazım. Yüz tanıma sistemleri insanlık için ne anlama geliyor ve kötü amaçlarla kullanılabilir mi?
YEĞEN-Biz yüz tanıma sistemlerinde Çin’i takip ediyoruz. Çin’de ne oluyor ve bitiyor diye. Çin’de bugün 600 milyon kamera sokaklarda Çinlileri tarıyor. Bunu yaparken de herhangi bir şekilde trafik suçu işleyen ya da aranan bir suçlu varsa oralara kadar giriyor. Halk yüz tanıma konusunda zorunlu bırakılmış. Özellikle yüz tanıma gibi sistemleri bu salgın döneminde gördük. Çin’in Covid-19’u önleyişi ya da Kore’nin önleyişi arasına bir fark oldu. Çinliler teknolojiye daha çok halkı derin ve detay yönetebilmek için kullanırken diğer ülkeler daha farklı şekilde yaklaştılar bu konuya. Yüz tanıma sistemi tamamen sizin seçeneğiniz fakat öyle bir noktaya geliyoruz ki ‘tüketici olaraktan yüzünü tanıtırsan 100 dolarlık fayda sağlayacağım’ denildiği zaman da hemen yüzünüzün bilgisini vermeye başlıyorsunuz. Mümkün olduğunca bırakın yüzünüzü tanıtmayı, lokasyonunuzu belirten bir şey bile yapmayın. Bu arada bir uyarı daha yapayım. Bana genelde hep şu soruluyor. Facebook nasıl benim almak istediğim bir şeyi görüyor ya da Facebook nasıl benim nasıl almak istediklerimi biliyor diye. Facebook’un içerisinde özellikle Facebook ben ne yaparsam yap sen gör, hatta Facebook ben gelecekte ne yaparsam yapayım sen gör diye bir seçenek var. Bu seçenek tıklanmış vaziyette. O yüzden kullanıcılar bu seçeneği kaldırdığı zaman Facebook ile duyacakları endişe ortadan kalkacaktır. Ben bunu 6 ay önce buldum. Ben de bazen şaşırıyordum. O iki güvenlik sorusunu kaldırmaları lazım.
ÖYLE BİR DURUMA GELDİK Kİ SANKİ CEP TELEFONU BİZİM HER ŞEYİMİZİ TAKİP EDİYOR
-Twitter ve Instagram, bunlarla ilgili uyarılarınız var mı?
YEĞEN-Orada zaten her şey çok tanımlı. Orada fazla güvenlik alanımıza girmiyor. Instagram Facebook’un şirketi olduğu için Instagram ve Facebook iç içe çalışıyorlar. O yüzden Facebook’taki izinleri kaldırdığımız zaman Instagram’daki bütün özellikler de kalkıyor. Instagram’da çok fazla sizin güvenliğinizi elinizden alacak bir soru yok ama bütün izleyicilere şunu söylemek isterim. Artık öyle bir duruma geldik ki sanki cep telefonu bizim her şeyimizi takip ediyor gibi. Evet, takip ediyor ama bizim yüzümüzden. O uygulamaları indirip cep telefonumuza kurarken çok okumuyoruz uyarıları. Her şeye direkt izin veriyoruz. Daha dikkatli kullanmamız lazım.
Neler önerirsiniz? Hangi programları indirsinler? Hangi programdan kaçınsınlar?
YEĞEN-Sıfırdan başlamak lazım, bütün uygulamaların güvenlik bölümüne girip… Ben nelere izin vermişim? Bazen anlamıyorum. Ben video programları indiriyorum. Fotoğrafla oynama programları indiriyorum. Fotoğraflara oynama programını indirirken senin adreslerin, kişilerinin bilgilerine erişim hakkı verir misin? Niye soruyorsun. Ben sadece fotoğrafımla oynamak istiyorum. Sonraki aşamaya geçmiyor. O izni vermeden. Ben yaklaşık 3 yıldır Facebook kullanmıyordum. İzinleri kaldırdıktan sonra çünkü Facebook hakkımda neden bu kadar çok şey biliyor diye.
-Facebook’un bu konuda sicili kötü. Paylaşılan bilgilerin başka yerlere satıldığı, kötü amaçlarla kullanıldığı yönünde de medyaya yansıdı haberler.
YEĞEN-Siz bana izin verirseniz sizin hakkınızdaki bütün bilgileri kullanırım. O yüzden izinleri kaldırmamız lazım.
-Orada mahrumiyet ilkesinin olması gerekmiyor mu? Ben sana güvenerek bilgilerimi veriyorum. Sen onları kötü amaçlarla kullanmayacaksın.
YEĞEN-Zaten o yüzden o cezaları ödüyorlar.
CİRONUZ DAHA DA ARTACAK AMA, ÇALIŞAN MALİYETİNİZ AŞAĞI DOĞRU ÇEKİLECEK
– Çok önemli noktaya işaret ediyorsunuz. Ekonomilerde en çok arzu edilen; devletlerde ve şirketlerde verimlilik… Şimdilik kaynaklar kıt. İşgücü kıt. Sermaye kıt. Dolayısıyla bu yapay zeka sistemleri iyi entegre edilebilirse şirketlere ve devletlere ciddi şekilde verimlilik elde edilebilir. Tasarruf edilebilir. Ülkeler ve firmalar ciddi şekilde doğru bir şekilde kullanırsa sanıyorum ki ciro ve karlılık, performansları daha da artabilir.
YEĞEN: Kesinlikle. Belki enteresan bir bilgi olacak; bazı yöneticiler işin başında bana sordular, “Tansu bu sizin çözümde kaç kişi işten çıkarabiliriz” diye… Onlara dedim ki; “O kadar kötü bir soru ki sizin bunu böyle düşünmemeniz lazım. Tam aksine, bu kişilerin işlerini robotlar yaptığı zaman, bu kişilerin size verimlilikteki katkısı hala çok daha fazla olacak. Neticede cironuz daha da artacak ama çalışan maliyetiniz aşağı doğru çekilecek. Uludağ’da her yıl Mart civarında bir zirve olur. Bütün CEO’lar katılır. Her yıl konuşurum orada, geçen yılki konuşmamda, bütün CEO’lara tam 3 kez söyledim. Eğer teknolojiyi ben eleman çıkaracam diye düşünüyorsanız, o projeniz kesinlikle olmayacaktır. Türkiye’de bunu unutun. Zaten bu bilgi çalışanlara sızar. Öncelikle onlar bu projenin olmaması için elinden geleni yapar. Ne olursunuz biliyor musunuz? Şirketiniz geriye düşer. Yapmak istediklerinizi gerçekleştiremezsiniz.
TEKNOLOJİ BİZE YENİ İŞLER ÇIKARIYOR, İŞLERİ ELİMİZDEN ALIYOR DİYE DÜŞÜNMEYİN
– Tansu Bey umut dolu konuşmalar yapıyorsunuz. İnsanlara ışık saçıyorsunuz. Bazı meslek grupları gelecekle ilgili korkuyor. Mesela, deniliyor ki sürücüsüz otomobiller yola çıkacak. Taksi şoförleri, kamyon şoförleri, tren kaptanları falan işsiz kalacak. Bunlar neler yapabilir? İkinci olarak sekreterler. İşsiz kalabilir. Üçüncüsü çağrı merkezlerinde çalışanlar işsiz kalabilir. Sizin ve başka paylaşımlardan anlaşılıyor ki postacılar işsiz kalabilir. En son paylaşımınızda postacılar tarihe mi karışıyor diye paylaşım yaptınız. Önümüzdeki dönemde bu kişiler neler yapmalı? Yeni alanlara mı yönelmeliler?
YEĞEN: Üzgünüm yine. Şu kötü haberi vermek istiyorum. Yerinizde oturuyorsanız, “Bana bir şey olmaz, ben son ana kadar devam edeyim” diye düşünüyorsanız işinizi kaybedeceksiniz. Çünkü yapay zeka bir yıkım olarak geliyor. Ama bir dakika, “Ben sekreterim ben yapay zekayı nasıl sekreterlik süreçlerime entegre edip patronuma yapay zeka destekli nasıl hizmetler verebilirim?” şeklinde odaklanırsanız patron sizden hiçbir zaman vazgeçmeyecek. Ama taksi şoförü arkadaşlara baktığımızda, Çin’de daha yeni yeni sürücüsüz taksiler yola çıkmaya başladı ama daha bir yol var. Bu yolların yapılması vs… Bu işin en az bir 10 yılı var. Tabii ki onlar da farklı işlere doğru geçecekler. Sürücüsüz taksileri çalıştıran bir şirketin parçası olacak. O arabaların bakımı, müşteri memnuniyeti. Her zaman teknoloji bir yerden bir işi aldığı zaman yanında o işi yürütecek insanlara muhtaç oluyor. Her zaman teknoloji bize yeni işler çıkarıyor. Lütfen teknoloji işleri elimizden alıyor vs. diye de düşünmeyin. Hani trafikte kırmızı, yeşil, sarı ışık yanar ya… Daha önce ne oluyordu? Bir polis arkadaş yolun ortasında yağmur, kar, kış, güneş demeden sen geç, sen dur diyordu. Can sağlığı büyük tehlike altındaydı. Kim çarpacak kendisine, soğuk hava hasta ediyor vs. Teknoloji genelde insan hayatında ki kaliteyi kuvvetlendirmek üzeredir. İnsan sağlığına zarar gelecek yerlerde teknolojinin devreye girmesinden güzel bir şey yok. Bunların hepsi radyasyon alanlarına, deprem alanlarına girecekler. Bizlerin yapamayacağı ve yapmak istemeyeceği işleri üzerimizden alacaklar. Bir yandan da işin öyle bir yanı var.
– Yapay zekadan acaba yönetimler, belediyeler, şehir yöneticileri şehrin güzelleşmesi, ekonomilerin kötüye gidişatının durdurulması veya iklimsel değişikliğe bağlı yıpranmalara karşı nasıl yararlanabilir?
YEĞEN: Sokakta iki insan arasında bir kavga çıktığını düşünelim. Yapay zeka diyor ki, burada kavga var. Hemen polise haber veriyor. Ya da bunlar birbirine böyle yaklaşırken direkt haber veriyor. Yapay zeka öyle güvenlik açısından bize bir çok şey sağlayabilir. Aynı zamanda tabii ki yollardaki hataları, tarımdaki potansiyel toprağın kuruluğunu vs. haber verebilir. Sulamada hemen suyu çalıştırıp, su yetmiyorsa gerekli haberleri verecek. Şu anda bütün belediyelerde de çok yakın çalışıyoruz. Özellikle Covid-19 döneminde, bizim ürünlerimize çok fazla talep arttı çünkü ne oldu biliyor musunuz? Mesela bir ülkede işsizlik yüzde 2 civarındayken, bu dönemde yüzde 25’e çıktı. Ne oluyor o zaman? İş ve işçi kurumundaki evraklar bir anda yığılıyor. Orada çalışan sayısı belli. Sistemleri kullanan sayısı belli, götürüp eğitemezler. Hep bizim robotlarla bu dönemi geçirdik veya hastanelerde kayda gelenlerin sayısında bir artış oldu. Hep bizim robotlar kullanıldı. Ülkemize de gerekli destekleri verdik. Hatta birçok işletmeye ücretsiz destek verdik.
– Bizi çok ürküten haberlerden biri şu. Elon Musk’ın Neuralink diye bir şirketi var. Beynimize bir çip yerleştireceğini söylüyor ve konuşmadan düşüncelerimiz ile anlaşacağımızı ve 5 yıl sonra da herhangi bir yabancı dili rahatlıkla öğrenmemizi sağlayacağını söylüyor. Bu insanlık için korkunç bir gelişme olmaz mı? İnsanlığı esir etmek anlamına gelmez mi? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
YEĞEN: Elon Musk, 2018 yılında MIT’in geliştirmiş olduğu bir teknolojiden etkilenmiş belli ki. O teknoloji şöyle çalışıyor: Mesela benim kulağımda bir kulaklık takılı. Siz bana bir soru soruyorsunuz. Bulgaristan’ın nüfusunu soruyorsunuz. Ben bilmiyorum o sorunun cevabını. Siz bana soruyorsunuz benim tek yapmam gereken şey o soruyu kafamda bir daha sormak. O esnada beyin dalgalarım o cihaza gidiyor ve o cihaz beyin dalgalarıyla Bulgaristan sorusunu algılıyor. Direkt Google’a bağlanıyor. Google da sonucu görüyor. Geri geliyor ve bana beyin dalgalarıyla 10 milyonu düşündürtüyor. Sonuç olarak ben diyorum ki 10 milyon iş. Şimdi beyin dalgalarıyla başladı bu iş. Elon Musk ise, Nörolink’i kurarken açıkçası, aslında güzel bir amaç için kurdu, bakmayın etraftaki pazarlama laflarına… Beynimize kurulacak olan çip görme bozukluklarımız, beyin bozukluklarımız, olabilecek hasarları hatta vücudumuzdaki sakatlıklarımızı bile çözecek. Bunlara çözüm diye pozisyonladı. Şimdi de şirketinin pazarlamasını yapmak için biraz da pazarlayıcı sözlerle bunu süslüyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde, açıkçası önümüzdeki yıl yerleştireceğim diyor bu çipi. Bu çip sayesinde bir süre sonrasında karşılıklı düşünerek anlaşacağımızı söylüyor. Beyin dalgalarıyla anlaşacağımızı söylüyor. Konuşmayacağız birlikte birbirimize bakacağız.
2050 YILINDA BEYNİMİZDEKİ BİLGİLERİ BİR YERE ALABİLECEĞİZ, DEPOLAYABİLECEĞİZ
– Ben şahsen bunu çok tehlikeli buluyorum. İnsanların tamamen köleleştirilmesi ve bir takım manüpilasyonlara açık hale getirebilir. İnsanlığın geleceğini ciddi bir şekilde tehdit altına alabilir.
YEĞEN: Elon Musk’ın yaptığı çok güzel şeyler de var. Kimi pazarlama aktiviteleri var. Her dediğine de çok da inanmayalım ama şunu da söylemek istiyorum. Fütürist denen bir kavram var. Bunlar geleceği gördüğünü iddia eden ve gelecek konusunda çok çalışan insanlar. Onların genelde söyledikleri iki tarih var. Bir tanesi 2050 yılında beynimizdeki bilgileri bir yere alabileceğiz. Depolayabileceğiz. Ondan sonra 2075’e doğru da bu bilgileri bir robota aktaracağız ve biz evde oturacağız. Ülkelerin refahları artacak. Biz sadece kendimizi geliştireceğiz. Biz şu anda hayatı yaşıyor muyuz çok büyük bir soru. Biz bence çok şanssız jenerasyonlarız. Bunların yaşanacağını söyleniyor. Ne kadar doğru ne kadar yanlış tartışılır. Çok fazla fantezi var. Birlikte göreceğiz ama merak etmeyin bunların hepsi kontrol altında olacak kanunlar altında.
– Yapay zekaya sahip robotlar insan gücünün yerini alacağına göre devletlerin vergiye ve gelire ihtiyacı olacak. Gelecekte bu yapay zekayla ilgili kanunlar da yapılacak. Bir yapay zeka vergisi gelebilir mi?
YEĞEN: Yapay zeka vergisi de gelebilir. Yapay zekayla ilgili çıkan o verilerin paylaşılması gibi zorunluluklarda gelebilir. Bill Gates’in önerisi vardı . Robot çalıştıran şirketlerden ekstra vergi alınsın. Sonuçta çalışan için minimum vergiler alınmıyor. Ama benim ümidim, bir süre sonra bütün o robotlardan bırakın vergi almayı, onlardan çok daha fazla teşvik edeceğimiz ülkenin refahını arttırma yönünde daha fazla destekleyeceğimiz yönünde hükümet politikalarını bekliyorum ben. Umarım bunları görmeyi bizim ömrümüz yeter.
– Çok sorulan ve merak edilen konulardan biri de arttırılmış gerçekçilik ve nesnelerin interneti. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
YEĞEN: Öncelikle arttırılmış gerçekçilikle ilgili konuşalım. Arttırılmış gerçekçilik ve sanal gerçekçilik diye iki teknoloji var. Sanal gerçeklikte gözlükler takılır. Tamamen toplumdan ilişkiler kesilir. Onun kullanıldığı alanlar çok keyifli, eğlenceli alanlar da var. Ben mesela geçen yıla kadar o gözlükle dünyadaki konserleri izliyordum.
Üretim alanında işçilerin eğitim alması için de kullanılıyor. İşçiler onu takıyorlar. Elleriyle hareket yapınca bir şeyler görüyorlar. Doğru şeyler yapıyorlar mı diye onları da görüyorlar. Ülkemizde İnfotron diye bir şirket var. Bazen beni çağırıyorlar. Ankara’da yine bir şirketimiz var. Onlarda sizi uçağın içine oturtturuyor. Oradaki araçların nasıl kullanılması yönelik sizi eğitiyorlar. Siz o gözlükle tank veya uçağı kullanıyorsunuz. Ben o teknolojiyi çok sevemedim. Çünkü sizi dünyadan çok koparıyor.
Arttırılmış gerçeklikte ise, etrafta dijital objeler görüyoruz. Bunun faydası ne? Mesela sağlık alanında eğitim gören arkadaşlar bir kadavranın nasıl parçalara bölündüğünü görüyor. Öncelikle o kalbi hastanın üzerinde görüp ona göre belirli aksiyonlar alabiliyor veya evimi döşemek istiyorum mesela. Mobilyacıya bağlanıyorum. Mobilyacı diyor ki sen gözlüğü tak. Senin odanın boyunu aldım diyor. Mobilyaları değiştiriyor. Odasında nelerin değiştiğini görüyor. Ama asıl olay karışım gerçeklikte. Karışım gerçeklik arttırılmış gerçekliğin bir sonraki aşaması. Elimde su şişesi var. Bu bir obje. Dijital obje. Ben bunu ittiğimde bu bardak sahiden itiliyor. Yere dökülüyor, kırılıyor. İçindeki su da yere dökülüyor. Diğer soruya gelirsek, bunu nesnel internet olarak çeviriyoruz. Burada en basitinden kullandığımız teknolojik ürünlerimizden sensör gibi bizlere sağladığı bilgilerden bahsediyoruz. Her yerde bir sensör. Bir süre sonra sürücüsüz araba teknolojilerinde nesnel teknolojinin yerini çok fazla göreceğiz. Sensörler birbirlerine veri aktararaktan önümüzdeki arabaya çarpmayacağız.
– Biz yıllar önce bilim kurgu filmlerini izlerken insanlar robot askerler yaptı. Bir dönem sonra o robot askerler insanlarla savaşmaya başladı. Dünyayı ele geçirmeye çalıştı. Gelecekte robotlar insanları yok etmeye çalışacak mı?
YEĞEN: Ben sevgili Cem Yılmaz kendisi ile aynı üniversiteden olduğumuz için bazen bir araya geliyoruz. Onun bir lafını söyleyeceğim. Kumandası bizdedir. Merak etmeyin.
SALGIN SÜRECİYLE BERABER SÜRÜCÜSÜZ ARABA TEKNOLOJİSİ ÇOK ÖNE ÇEKİLDİ
– Gelecekteki otomobiller, evler, uçaklar, aletler nasıl olacak?
YEĞEN: Birçok şey bahsedebilirim sizlere. Zaten paylaşıyorum da sosyal medyada ama ben bir tek şunu söylemek istiyorum. Sağlık alanında geliştirilmiş en önemli teknoloji sürücüsüz arabalardır. Sürücüsüz araba yoldayken üzerindeki teknoloji etrafı tarıyor. Araç çıkacağını bildiği için beni yavaşlatıyor ve ondan sonra devam ediyor. Kazayı önlüyor. Sürücüsüz araba teknolojileri geliştiği sürece özellikle bu salgın süreciyle beraber sürücüsüz araba teknolojisi çok öne çekildi. İnsanlar sokağa çıkamadığı için sürücüsüz araba şirketleri arabaları daha fazla denemeye soktular. O yüzden umarım en hızlı şekilde çıkarlar. Arkadaşlarım sürücüsüz arabaya binmeyeceğini söylüyorlar. Onlara bir örnek veriyorum. 1945 yılında asansörlerde operatör vardı. Operatör sizin yerinize tuşa basıyor. Asansörler tamamen güvensiz olduğu için o zamanlarda bu kişiler bizim güvenliğimizi sağladığı için daha rahat kalıyoruz. Birgün operatörlerin hepsi greve gidiyor. New York’ta insanlar o gün işlerine gidemiyorlar çünkü binalar çok katlı. Onun üzerine şirket sahipleri diyor ki asansör şirketlerine bize güvenli asansör üreteceksiniz. İnsanlar önce operatörsüz asansöre binmem diyorlar. Bugün de aynı. Sürücüsüz arabaya yavaş da olsa bineceksiniz. Keyif de alacaksınız.
– Koronavirüs sürecini yaşıyoruz. İnsanlar eve kapandı. 5-10 yıl sonrasında çıkacak hangi teknolojiyi öne çekti?
YEĞEN: Bundan sonra hayat 2 teknoloji üzerine kurulu olacak. Bir tanesi temassız ekonomi. Temassız ekonominin altını ticaret diye dolduralım. Uzaktan ticaret. Bunun birçok alt kısmı var. İkincisi uzaktan sağlık. Biz bunu bazı hastanelerimizde görüyorduk. Daha çok yaşlılar için görüyorduk. Kendimiz şu anda uzaktan bir doktora erişmek istiyoruz. Sizinle böyle rahat rahat konuşabildiğim gibi. Bence tüm Türkiye olarak psikolojik Covid-19 geçirdik.
YAPAY ZEKA ALANINDA BİRAZ DAHA HIZLANMAMIZ LAZIM
– Biraz önce Endüstri 4.0 dediniz. Şimdi bir de endüstri 5.0 geliyor. Biz endüstri 4.0 sürecinin neresindeyiz? Treni kaçırdık mı? Endüstri 5.0’ı yakalamak için bu yeni döneme hazırlanmak için neler yapmalıyız?
YEĞEN: Endüstri 4.0 arttırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, karışım gerçeklik vs. büyük veriler, robotlar, süreçler, robot yazılımlar, dijital dönüşüm, yapay zeka falan hepsi konuşuluyor. Biz ülke olarak hiç birini kaçırmış değiliz. Yapay zeka dışındaki diğer bütün alanlarda da gerekli çalışmaları yaptım. Yapay zeka alanında biraz daha hızlanmamız lazım. Ülkemizin içerisinden geçmiş olduğu politik ve ekonomi sıkıntılar yapay zekayı biraz arkaya attı ama treni kaçırmış değiliz. Hala önümüzde yıllar var. Atı alan Üsküdar’ı geçti diye bir şey yok. Hala yakalama ihtimalimiz var ama artık atı almamız lazım. Bu çok önemli. Ben dedim 100 ülkeden sorumluyum. Özellikle gittiğim zaman ülkelere şey soruyorum. Yapay zeka konusunda kaç şirketiniz var? Mesela İsrailliler 650 şirketimiz var diyor. Azerbaycanlılar 10 şirketimiz var diyor. Türkiye’de de yaklaşık 60-70 şirketimiz var. Bu konuşmadan sonra Tansu Bey bana 70 şirket dediniz, onların listesini paylaşır mısınız derseniz paylaşamıyorum. 5-6 tanesini biliyorum. Onların hepsinin bir yerler de de olması lazım ve onlara biraz daha iltimas göstermemiz lazım. Beşinci endüstri devrimi robotlar ve insanların bir arada çalıştığı bir dönemi tarif ediyor. İki dönem arasında geçiş var. O dönemi de kaçırmış değiliz ama hazırlanmamız lazım. Çalışmamız lazım. Robotlar arkadaşlarımız olacak. Telefon asistanlarımız olacak. Whatsup’tan bana bilet al diyeceğiz. Hayat daha da kolaylaşacak.
– Yapay zekaya sahip robotlar aşık olabilir mi? Duyguya sahip olabilir mi?
YEĞEN: Tabii ki ilk tepkimiz hayır bugün itibariyle… Ama oraya doğru gidiyoruz. Yapılan araştırmalar onu gösteriyor. O duyguyu da biz tanımlıyor olacağız. Ali’ye duygu duy. Ali sana şunları yaparsa duygu duyarken de şu belirtileri ver. O tanımları da biz vereceğiz onlara. Hiçbir zaman robot duygu duymayacak. Sofi diye bir robot var. Programlanmış her şey. Belli ama keyif olsun diye izliyoruz.
– Gençlere neler tavsiye edersiniz?
YEĞEN: Öncelikle bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Benim Twitter’da yer almamın nedeni de bu. Ben bütün arkadaşlarıma, yapay zekadan korkmamaları gerektiğini söylüyorum. Ben şu yaşımda bile kafamı yastığa koyduğumda sen bugün kendin için en yaptın? Bir önceki Tansu’ya göre rekabet edebildin mi, diye soruyorum. Gelecek çok net tanımlı. Yapay zeka üzerine kurulu. Lütfen yerinizde oturmayın. Sadece derslerinize değil, bunun dışındaki alanlarda da kendinizi geliştirmeye çalıştırın. İş adamları için şirketlerinizde bu eğitimlerin gerçekleşmesi konusunda öncülük yapın. Bireysel olarak kendinizi geliştirin.
PORTRE / TANSU YEĞEN
1985 yılında Alman Lisesi’nden mezun olan Tansu Yeğen, 1989 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Marmara Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yapan Yeğen, profesyonel çalışma hayatına 1991 yılında Digital Equipment’ta başladı. Tansu Yeğen, kariyerine 1994 yılında Hewlett Packard Türkiye’de Satış ve Pazarlama Müdürü olarak devam etti. Yeğen, HP Türkiye’nin; PC, dizüstü bilgisayar ve sunucu bilgisayarları pazarında, birinci sırada konumlanmasında rol oynadı.
1998 yılında Microsoft Türkiye bünyesine Pazarlama Müdürü olarak katılan Tansu Yeğen, bu şirketteki görevine 1999 yılı itibariyle Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürdü. Tansu Yeğen’in yedi yıl çalıştığı Microsoft Türkiye’de, ekibiyle birlikte gerçekleştirdiği KOBİ’lere yönelik 2000 Projesi” ise Microsoft’un dünya çapındaki 245 projesi arasından “en iyi uygulama” seçildi.
Daha sonra sırasıyla Apple, Turkcell Ukrayna, Turkcell Avrupa ve IBM’de Genel Müdür olarak çalıştı ve 2013 yılında Samsung Türkiye’ye başkan yardımcısı olarak atandı. 2018 Ağustos itibariyle UiPath’de 30 ülkeden sorumlu, Avrupa Başkan Yardımcısı olarak görevini sürdürüyor.
Genç Yönetici İş Adamları Derneği (GYİAD) tarafından 1998 yılında yapılan araştırmada “Türkiye’nin 50 başarılı iş adamı” arasında gösterilen Tansu Yeğen, Capital dergisinin 2001 ve 2002 yıllarında gerçekleştirdiği iki araştırmada ise “Türkiye’nin en iyi 25 pazarlama yöneticisi” arasında yer aldı.
Kariyeri birçok ödülle dolu olan Tansu Yeğen, 2008 yılında Stevie Awards tarafından Avrupa’da yılın CEO’su seçildi.
Tansu Yeğen, çok iyi derecede İngilizce ve Almanca biliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.