Nice zeki insanlar, doğup, büyüyüp, sıradan insanlar olarak, ne kendisine, ne de içinde yaşadığı topluma hiçbir katkı sağlamadan yaşamdan kopup gidebiliyor. Oysa zeka düzeyi vasat, belki de vasatın altında olan, ama çok başarılı olabilen nice insanların olduğu da biliniyor.
Aşırı zeki olan istisna sayıda insanlar hariç tutulduğunda, çoğunluğu oluşturan büyük kümedeki insanların zeka düzeyleri arasında çok büyük farklar bulunmadığı biliniyor. Nihayet, yapılan bir araştırma, dünya nüfusunun sadece %2,2’sinin IQ seviyesinin 130 ve üstü olduğunu gösterdi.
Zeka günümüzde IQ seviyesiyle ölçülebiliyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre zeka; kavrama, anlama ve öğrenme kapasitesi olup, zihinsel performansı gösterir. Doğuştan kromozomlarımızda vardır, geliştirilemez. Besin, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimle ancak pratik zeka geliştirilebilir.
Eğitim, edinilen bilgilerin toplamından oluşan, süreç içinde kullanıldığında gelişen, kullanılmadığında ise giderek kaybolan çalışmalar dizisidir. Genetik olan zeka seviyesinin üstüne alınan sağlam bir eğitim, bilgi düzeyini artırır, bu da olayları yorumlamada ve isabetli kararlarda üstünlük yaratılması sonucunu doğurur.
ZEKİ AMA BAŞARISIZ, VASAT AMA YARATICI
Zeka düzeyinin yüksek olması, kendiliğinden başarı getirmez. Belki nice zeki insanlar, doğup, büyüyüp, sıradan insanlar olarak, ne kendisine, ne de içinde yaşadığı topluma hiçbir katkı sağlamadan yaşamdan kopup gidebiliyor. Oysa zeka düzeyi vasatken, belki de vasatın altındayken bile bunun tam tersi bir durum yaratabilen, çok başarılı olabilen nice insanların olduğu da biliniyor.
Eğitim, zeki insanlarda kendine daha kolay yer bulur. Aksi durumda olan birisinde ise bilgi birikimini artırır, ancak onu kullanım ve yorumlamada istenilen sonuçları vermeyebilir. Çok güzel bir söz var. “Zeka, bin kilit altında kasada saklanan mücevher gibidir” ortaya çıkarılamazsa kaybolur gider.
ÇABA VE TUTUM DAHA ÖNEMLİ
Kurumsallaşmış yapılarda eleman alımlarında kriter olarak zeki ve eğitimli insanların yanında, asıl olarak adayın IQ’suna, davranışlarına, uyumuna, iletişim becerisine, olaylara olan yaklaşımına, tutumuna bakarak değerlendirme yapılıyor. Zira iş hayatında bu hususlar çok büyük önem arz ediyor.
Buna örnek olarak, ismini hatırlayamadığım bir kişisel gelişim kitabında okumuştum. Amerika’da büyük bir şirkete bir mühendis alınacakmış. En iyi okullardan dereceyle mezun olmuş, zeki yeni mezun mühendislerle mülakatlar yapmışlar. Mülakatta, normal şartlar altında açılması imkansız bir pencereyi göstererek, onu açmasını rica etmişler. Adayların büyük çoğunluğu hiç yerlerinden kalkmadan oturdukları yerden, pencerenin açılmasının imkansız olduğunu söylemişler ve bunun üzerine elenmişler. Daha vasat bir okuldan mezun mühendise de aynı ricada bulunmuşlar. Aday ceketini çıkarmış, pencereyi açmak için yoğun bir şekilde uğraşmış, bir anlamda en kısa zaman içinde elinden gelen her şeyi yapmış ve sonrasında mülakat heyetine dönerek, “Pencereyi açmak için olası her yöntemi denedim, tüm çabaları harcadım, ancak bu pencere bu şekilde açılamaz. Bunun için gerekli olan araç-gereçler şunlardır” şeklinde açıklama yapmış ve yerine oturmuş. Mülakat heyeti, bir problemin çözümünde elinden gelen çabayı sarf etmeden “hayır” diyen, iyi okullardan mezun olanları değil, konuyu çözmeye dönük davranarak elinden gelen tüm çabayı sarf edeni işe almış.
Görüleceği üzere, bu mühendisin işe alınma nedeni, zeka düzeyi ve eğitimi değil, problemin çözümüne dönük tutumu ve çabasıdır. Gerçekten de iş hayatında böylesi insanlar çok daha başarılı olmaktadırlar. Çaba ve tutum bir eylemdir ve çok değerlidir. Zeka ise bu eylemi destekleyen bir araçtır, çoğu zaman kendiliğinden işe yaramaz.
Kurumsallaşmış yapılarda eleman alımlarında kriter olarak zeki ve eğitimli insanların yanında, asıl olarak adayın IQ’suna, davranışlarına, uyumuna, iletişim becerisine, olaylara olan yaklaşımına, tutumuna bakarak değerlendirme yapılıyor.
AZİZ SANCAR, ZEKA TESTLERİNE İNANMIYOR
Prof. Dr. Aziz Sancar, zeka seviyelerini ölçen testlere inanmadığını, kendisinin bu testlerde orta düzey çıktığını, bu nedenle başarı için çok çalışmanın elzem olduğunu ifade ediyor. Ritchie’ye göre, yüksek IQ’nun, mutlulukla da doğrudan bir korelasyonunu bulunmuyor. Ancak zeka, gelişime açık bir durum yaratıyor. Bu insanlar, öğrenmeye açık ve düşünmeye yatkın.(1) Edison da, başarının %5 zeka, %95 çalışmaya bağlı olduğunu ifade ediyor.
YÜKSEK ZEKA, HER ZAMAN BAŞARIYI GETİRMİYOR
Bütün bu açıklamalardan sonra “başarı nedir?” sorusunun yanıtı da aranmalıdır. Psikolog Nuray Sarp’a göre başarı, “önceden belirlenmiş hedefler doğrultusunda planlı hareket ederek sonuca ulaşmak” tır. Sarp’a göre, geleneksel zeka ile sosyal beceriler, aile faktörü, arkadaş ilişkileri, sosyal aktivitelerde yer alma, benlik algısı gibi faktörler arasında bir ilişki bulunduğu, ancak yapılan incelemelerde daha uzun vadede yüksek zekanın her zaman başarıyı getirmediği kanıtlandı. Bu noktada da duygusal zekanın, başarı üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu anlaşılıyor.
Özetlersek, işletmeler eleman alırken, zeki ve iyi üniversitelerden mezun olanların yanında, IQ düzeyi yüksek, pozitif tutuma sahip, çalışkan, uyumlu ama farklı düşüncelerini medenice ortaya koyabilen, beşeri ilişkileri kuvvetli, takım çalışmasına uygun adaylar içerisinden işe en uygun olanları seçebilmeli. (1) S.Deniz Karaali
Şaban Çağıran
Bankacı
cagiran@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.