*Ülkemiz için ibadet yanında, çok önemli bir ekonomik faaliyet alanı olduğuna inandığımız zekatla ilgili bir kurumsallaşma çalışmasının ve somut yapı önerisi geliştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Kamu tarafından veya kamu denetim ve gözetiminde özel sektör tarafından yönetilecek etkin bir kurumsal yapı kurulmasını öneriyorum.
*Bugüne değin zekatla ilgili ödemeler tamamen Müslümanların inisiyatifine ve sivil toplum kuruluşlarının ve cemaatlerin inisiyatifine bırakıldı. Halbuki bir çok İslam ülkesinde, başta Malezya olmak üzere bu konuda devletin kontrolünde, gözetiminde ve denetiminde kurumsal yapı oluşturuldu. Toplumun bilgilendirilmesi ve farkındalık oluşturulması hedeflendi.
Zekat, İslam’ın beş şartından biridir ve mali bir ibadettir. Hem ibadet hem de etkisi itibariyle ekonomik faaliyettir. Mü’min için bireysel ibadet, toplum için ekonomik fonksiyon icra eden zenginden fakire gelir transfer eden kurumsal bir yapıdır.
Bu açıdan zekat, ihtiyari bir sosyal yardım ve sadaka olmayıp, fakirin zengindeki hakkıdır. Zengin için ise inancının bir emridir. Anlamı; büyüme, temizlenme ve arınmadır. Yükümlülük mü’mine farzdır. Akıllı, reşit, hür ve yeterli zenginliğe sahip kimsenin zekat vermesi gerekiyor.
Yeterli zenginliğin ölçüsü ise; bir kişinin sahip olduğu ve kullanabildiği üretken malların değeri 85 gram altının o gün geçerli olan para karşılığını buluyorsa, o kişi zekat verecek kadar zengin sayılır. Zekatın ödemesinin yapılabileceği yer ve kişiler Kur’an’da sekiz kesim olarak belirlenir. Burada temel ölçü, zekat alacak kişinin fakir ve muhtaç olmasıdır. Fakir, yeterli mal ve geliri olmayan; muhtaç ise ihtiyacını karşılayacak geliri olmayan kişidir.
Zengin sayılan kişi, varlığının her yıl yaklaşık en az yüzde 2,5’unu fakir ve yoksullara kendi iradesi ile vermesi, aktarmasıdır. Zekat ödemeleri, vergi yerine sayılmaz. İkisi tamamen ayrı ayrı yükümlülüklerdir.
1400 YILI AŞAN BİR UYGULAMA PRATİĞİ
Ancak, devlet zekat ödemelerini teşvik için ödenen zekatları vergi matrahından düşme imkanı verebilir. İslami literatürde zekatın hesaplanmasında, ödenmesinde ve temel prensiplerinde herhangi bir tartışma bulunmuyor. 1400 yılı aşan bir uygulama pratiği, basit, anlaşılabilir olarak temel dini bilgiler çerçevesinde, her zaman ulaşılabilir durumdadır.
İslam ekonomisi, bir yönüyle infak kavramına ve olgusuna dayanır. Yani biriktirmeye değil, harcama yaparak mal ve hizmet arzını artırmaya, talep oluşturmaya çalışır. Dolayısıyla İslam ekonomisinde sermaye birikiminin esası sermayenin sürekli olarak harcama ve yatırım faaliyetinde tutulmasıdır. Batılı anlamda bir sermaye birikimi değil, yaygın bir sermaye birikimi hedef alınmış, zekat ve benzeri transferlerle sağlanan sosyal adalet ve denge; üretimin adeta bir finansman faktörü olarak kabul edilir.
SERVET VE MÜLKİYETİN YAYGINLAŞMASININ EN ÖNEMLİ ARACI
İslam’ın beş temel şartından biri olan zekat, ibadet olmanın yanı sıra, ister mali ister sosyal güvenlik kurumu olarak ele alınsın servet ve mülkiyetin yaygınlaşmasının en önemli aracıdır. Bu nedenle zekat, İslam ekonomisinin temel emniyet supabı olarak değerlendirilir. Servetin belli ellerde birikimini önleyen zekat, bu yönüyle de sistemin koruyucusu olma özelliğini taşır.
Zekat verilecek sınıflar içerisinde borçlular da vardır. Borçlu olanlara zekattan pay verilmesi maddi sıkıntı içinde olan girişimler için finansman sağlanması anlamına gelir. Bu yönüyle de zekat, karşılıksız bir finans kaynağı rolü görür. Diğer yandan, nisabın üstünde serveti olan zenginlerin zekattan kaçınmak için müsrif harcamalara yönelme ihtimali içinde “ Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez” ayetindeki israf yasağı devreye girer.
Ekonomik faaliyetten uzak kalan atıl servet, zekat olarak toplumun fakir ve yoksul kesimlerine aktarılmasıyla birlikte, bir taraftan yatırım, diğer taraftan tüketim harcamalarına dönüşürken, sonuçta artan arz yeni üretim ve yatırım harcamalarını harekete geçirecek, artan istihdam imkanıyla birlikte daha yüksek üretim ve milli gelir seviyesine ulaşılır.
SADECE İSLAM’DA DEĞİL, DİĞER DİNLERDE DE VAR
Sadece İslam’da değil, diğer dinlerde de zekat verme şartının olduğunu görüyoruz. Kuran-ı Kerim bunu açıklıkla ifade etmektedir; İbrahim, Lût, İshak ve Yakup (A.S) gibi peygamberlerin söz konusu edildiği bir yerde Kur’an şöyle der: “Ve onları emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık. Onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik”( Enbiya 73).
İslam ekonomisi, toplumda yaşayan kişilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması üzerine bina edilmiştir. Zekat, Hz Osman dönemine kadar, devlet eliyle toplanıp dağıtıldı. Ondan sonrada zekat vermek fertlerin bireysel inisiyatifine bırakılmış ve giderek bir toplumsal dayanışma uygulamasına dönüştü.
Günümüzde ise; halkının tamamı veya önemli bir çoğunluğu Müslüman olan devletler için zekatın, özellikle yoksulluğun azaltılmasında etkin bir araç olarak kullanılabileceği düşünülüyor.
Zekatla ilgili okumalardan edindiğim izlenime göre; özellikle son 20-25 yıldır, zekat ve zekatla ilgili uygulamalarla ilgili ciddi ve detaylı akademik tebliğ, doktora tezi ve araştırmalar yapıldı ve öneriler geliştirildi.
BAŞTA MALEZYA OLMAK ÜZERE SİSTEMATİK ZEKAT KURUMLARI
Bu güne değin zekatla ilgili ödemeler tamamen Müslümanların inisiyatifine ve sivil toplum kuruluşlarının ve cemaatlerin inisiyatifine bırakıldı. Halbuki bir çok İslam ülkesinde, başta Malezya olmak üzere bu konuda sistematik zekat kurumları oluşturuldu. Devletin kontrolünde, gözetiminde ve denetiminde kurumsal yapı oluşturarak zekatın toplanması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması zekat konusunda toplumun bilgilendirilmesi ve zekat ile ilgili farkındalık oluşturulması için kurumsal yapılar oluşturuldu.
Ülkemiz için ibadet yanında, çok önemli bir ekonomik faaliyet alanı olduğuna inandığımız zekatla ilgili bir kurumsallaşma çalışmasının ve somut yapı önerisi geliştirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu çalışma için, dünya uygulamaları ve akademik çalışmalarda dikkate alınarak aşağıda önereceğimiz fonksiyonları da içerecek bir kurumsal yapı oluşturabiliriz.
ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN YÖNETİLECEK ETKİN BİR KURUMSAL YAPI
1- Ekonominin canlanmasına talep artışı yoluyla katkı sağlayan zekat dağıtımının etkinliğinin artırılması için,
2- Sosyal güvenlik sistemimizin tamamlayıcı ve görünmeyen eli olan zekatın finansal ürün konseptinde ele alınması için,
3-Tamamına yakını Müslüman olan ve zenginlerinin zekat yükümlülüğü için bir kaynaktan bilgilendirilmelerinin temini, zekat konusunda farkındalık oluşturma ve zekat ödeme bilincinin geliştirilmesi için,
4-Dünyada G-20 içinde yer alan ve 18. büyük ekonomi olarak sosyal güvenliği ve gelir dağılımını ve düzeltmede ve desteklemede kullanabileceğimiz zekat kapasitemizi artıracak düzenlemeler için,
Kamu tarafından veya kamu denetim ve gözetiminde özel sektör tarafından yönetilecek etkin bir kurumsal yapı kurulmasını öneriyorum.
Zekat konusunun ekonomik boyutuyla ele alınması, birey iradesinin devre dışı bırakılmaması yerinde bir yaklaşım olacaktır.
Osman Akyüz
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri
akyuz@turcomoney.com
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsim *
Email *
Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
Δ
Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.